bugün

(bkz: şikebahçe)
linkte sarı lacivert göremeyeceğimize göre bu şikeden en çok zarar gören takımın renklerini görmemiz doğaldır. tamam şikebahçe yüzsüzdür ama şike yaptıktan sonra şike haberinin kendi sitesindne yayınlayacak kadar da yüzsüz değildir.
Sadri şener ve efradının yabancı basından medet umuşunun canlı belgesidir.
(bkz: salıverin küçük enişteyi).
fenerbahçeli arkadaşların, bordo mavi renklere, sadri şener acemiliğine falan takılmaları yerine "şu şu söyleniyor ama böyle bir şey yok ki" demelerini beklediğim yazıydı.

olmayan bir şeyi yazmamış adamlar. rakip takıma, rakip kulüp başkanına sallayacağınıza yazıya dair bir şey karalasaydınız. gerçi her şey ortada, adamlar olanı anlatmış ne yazacaksınız ki!
fenerasyondan dolayı türkiyedeki kurumlardan umudunu kesenlerin ^^adaletin sağlanması^^ için yabancılardan medet umması ne kadar doğal ve doğruysa bu yazı da o kadar doğru bir yazıdır.
medyamız tarafından görmezden gelinecek açıklamadır. herzaman olduğu gibi.
tek sorun nedir biliyormusunuz? körü körüne bir takıma, futbolcuya, yöneticiye tapmaktır. çünkü hata yaptıklarında kabul etmiyorsunuz, görmezden geliyorsunuz, avukatlığa soyunuyorsunuz dahada kötüsü destek çıkıyorsunuz.

italya' da şike olayı patlak verdiğinde hepimiz diyorduk öyle "düşürsünler ligden, akılları başlarına gelsin". bir kaç sene sonra kendi takımının başına gelince "şunun bunun işi, bizi bitirmek istiyorlar, arkandayız xxx başkan".

yazık, gerçekten çok yazık!
biz zamanında boşuna mı sıçtık bu tesbitleri;

(bkz: tff nin ince detayını fark edemeyen bizler/#12799640)

(bkz: #12919690)
medya tarafından tabiki görmezden gelinecektir.

yahu ne zannediyorsunuz? ben aylarca burada götümü yırttım bin tane entry girdim bir tane cevap alamadım siz neyden bahsediyorsunuz ağalar beyler bayanlar merdivenden kayanlar?

ulan "oyun oynanırken kural değişti" diye diye dilimde tüy bitti. mecliste maddeler değişti, cas'ta namus davaları çekildi, tff'nin küme düşme maddeleri kaldırıldı, koç grubu'nun yapı kredi bankası şampiyonlar ligi'ne 30 milyon dolar karşılığında sponsor oldu, etik kurulu raporları hiçe sayıldı, yıldırım demirören gibi bir isim tff başkanı oldu. şike davası gerekçeli kararı bir tane gazetede haber dahi olmadı! pfdk etik kurulu raporlarının "maç sonucuna etki etmek" fiillerinin tamamını "etki etmeye teşebbüs" diye değiştirdi, hem de tamamını. kulüp yöneticileri internet sayfaları kiraladı, taraftarın gazını aldı, hedef saptırdı, besledi, büyüttü.

daha sayarım, öyle şeyler söylerim ki mideniz bulanır. bu ülkede o süreçte insanların gözünün içine baka baka taşak geçtiler.

velhasıl; trabzonspor kulübünün avukatlarından bir ağabeyimizle 1 senedir facebook ve twitter üzerinden sohbetlerim olmuştu, olmaya da devam ediyor. kendisi bana iç hukuk yollarının tüketilmesini beklediklerini söylemişti. ancak siyasi baskı var tabi... hangisini söyleyelim, götümüze kaçmasın şimdi bu entry.
canı yanan ingilizlerin akıllarınca türkiye'den intikam alma planıdır.
orjinalinin adresinde olduğu haberdir.
cüneyt çakır'ın hatalı kararından sonra ingiliz gazetesinin acısını gösteren yazı.
hazırlık süresi haftalar alan haberdir. üç gün önceki olay için "canı yanan ingiliz blablabla" demek gerçekten "fener şike yapmamıştır" demek kadar gerçekçidir ancak.
08.03.2013 Dünyanın en önemli gazetelerinden The Times, Türkiye'deki şike sürecine yönelik çok çarpıcı bir haber yayınladı. sayenizde bütün dünyaya rezil olduk! işte haber metninin tamamı ve Türkçe çevirisi...



http://bordomavi.net/inde...?page=ayrinti&hid=670

http://www.sabah.com.tr/S...ye-sike-atesinden-kaciyor

emekleri için bordomavi.net ailesine teşekkürü borç bilirim.
08.03.2013 dünyanın en önemli gazetelerinden the times, türkiye'deki şike sürecine yönelik çok çarpıcı bir haber yayınladı. sayenizde bütün dünyaya rezil olduk. işte haber metninin tamamı ve türkçe çevirisi...

http://bordomavi.net/inde...?page=ayrinti&hid=670



http://www.cnnturk.com/20...ciyor/699355.0/index.html

http://www.sabah.com.tr/S...ye-sike-atesinden-kaciyor



emekleri için bordomavi.net ailesine teşekkürü borç bilirim.

------------------------tam metin---------------------------

Türkiye Şike Ateşinden Kaçıyor

iki kıtayı birbirine bağlayan istanbul, sporun cazibe merkezlerinden biri. Didier Drogba, Wesley Sneijder ve Dirk Kuyt gibi oyuncular için son bir büyük gelir kaynağı olan şehir, spor liderlerinin hem Avrupa hem de Asya’daki takipçileri memnun edebileceği de bir yer aynı zamanda...

Eğer işler yolunda giderse, Türkiye’nin bu en büyük şehri, 2020 Olimpiyatlarına ve Avrupa Şampiyonası’na aynı yıl ev sahipliği yapabilir.

Fakat Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), UEFA ve batılı politikacılar istanbul üzerinde incelemeler yaparken, şehrin arka sokakları geçtiğimiz yıl yaşanan ve hiç var olmamış gibi davranılan şikenin izleriyle dolu.

Türkiye’nin en güçlü adamlarına yönelik polisin telefon kayıtları üzerinden yürüttüğü soruşturmayı takiben, ülkenin en saygın hâkimlerinden biri, bu kişiler hakkında şike, rüşvet, dolandırıcılık ve yasa dışı suç örgütü üyeliği suçlarından toplamda 42 yıldan fazla hapis cezasına hükmetti.

Yasa 11 saatte değiştirilerek şike için belirlenen azami hapis cezası 12 seneden 3 seneye düşürülmemiş olsaydı, cezalar çok daha büyük olabilirdi.

Mehmet Ekinci’nin 93 yönetici, futbolcu ve menajer hakkındaki hükmü arasında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a şikeden verilen 3 yıl 9 aylık ceza da bulunuyordu.

Davanın yalnızca 2010-2011 sezonunun ikinci yarısını kapsadığı düşünülürse, durum oldukça ürkütücü. Birinci ligde oynanan 17 maçın tam 13’ü manipüle edilmiş…

Bunların 7’si Fenerbahçe’nin oynadığı müsabakalarken, 6’sı da Fenerbahçe’nin en yakın rakipleri olan Trabzonspor ve Bursaspor’un rakiplerine yönelik “teşvik primini” içeriyor maç sonuçlarına başkanlar arası anlaşmaya dayalı bir yaklaşımla etki edilmiş.

Yasa dışı bahse dair herhangi bir kanıt yok ancak organize suç örgütü liderleriyle olan bağlantılar, telefon görüşmelerinde ve buluşmalarda, polisin gizli operasyonları sayesinde kayda alınmış. Almanya’daki Bochum davasına benzer şekilde burada da ilk operasyonların esasen şikeyi açığa çıkarmak gibi bir niyeti yoktu.

Her ne kadar kulüp yöneticilerinin aldığı ciddi cezaların uluslararası futbol dünyasına da şok dalgaları yayması beklenilse de olan biten Türkiye dışına neredeyse hiç çıkmadı.

Aksine, Fenerbahçe şimdilerde cezalarıyla ilgili üst mahkemenin kararını bekleyen ve hapisten kefaletle serbest bırakılan mahkum yöneticilerinin liderliğinde Avrupa Ligi’nde çeyrek finalin eşiğinde duruyor.

Sezonun son maçında gol averajı farkıyla şampiyonluktan olan Trabzonspor ise hala adalet bekliyor. Taraftar birliği Bordomavi.net’in kampanyaları ve Nyon’da UEFA merkezinin önünde yapılan protestolara karşın Trabzonspor hala sesini duyurmak için çabalıyor.

UEFA Türkiye’deki davayla ilgili en başta “sıfır tolerans” yaklaşımını gütmüş... Genel sekreter Gianni Infantino’nun olaydan bir ay sonra Ağustos 2011’de Türkiye Futbol Federasyonu’na gönderdiği mektupta şike için “hatırı sayılır oranda kanıt”tan söz ediliyor.

The Times olarak okuduğumuz mektupta, UEFA TFF’ye Fenerbahçe’nin 2011-2012 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesini, aksi takdirde çok daha ağır cezalarla neticelenebilecek olan kendi soruşturmalarını başlatacağını söylüyor (Makedonya Kulübü FK Podeba 2009 yılında Avrupa turnuvalarından sekiz yıl men edilmişti).

Bunun üzerine Fenerbahçe’nin yerine lig ikincisi Trabzonspor şampiyonaya katıldı. Ancak iki yıldır devam eden sürede ve 11 Fenerbahçe görevlisinin mahkûm edilmesinin üzerinden altı aydan fazla süre geçmesine karşın UEFA hala gereğini yapmış değil. TFF ise yöneticilerin suçlarını ayrı tutarak kulüpleri aklamış durumda.

Geçtiğimiz ay Uluslararası Spor Hukuku Gazetesinde avukat Alara E. Yazicioglu şu ifadeleri kullanmıştı: “Suç örgütü lideri olduğu belirlenen bir kişinin futbol federasyonundan ceza almaması mantığa aykırıdır. Sonucu etkilendiği kanıtlanan 13 maçın iptal isteğinin reddi anlaşılmazdır.”

Trabzonspor taraftarları ise UEFA’nın da işin içinde olduğunu iddia ediyor. Ağustos Ayında UniCredit ve Koç Holding’in sahip olduğu Yapı Kredi Bankası Şampiyonlar Liginin resmi sponsoru oldu üç yıllık sponsorluk bedelinin yaklaşık 10 milyon Euro olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye’nin en zengin ailelerinden birinin oğlu olan Yapı Kredi müdürü Ali Koç ise, herhangi bir kanuna aykırı eylemde bulunmamış olsa da şikeli sezonda Fenerbahçe kulübü başkan yardımcısıydı…

Taraftarlar gizli bir ittifakın olduğu iddiasında. “Üç maymun oyunu bu duyma, görme, konuşma” diyor Trabzonspor taraftarı avukat Erdem Egemen. “Açıkça konuştuğunuzda siyasilerin baskısına maruz kalıyorsunuz.” Interpol ve FIFA’nın geçtiğimiz ay istanbul’da gerçekleştirdiği şike çalıştayına katılan Egemen, konuşmacılarının hiçbirinin bu konuya değinmediğini de not ediyor.

Europol’un 2008’den bu yana oynanan 680 maçta şike olduğuna dair gündeme bomba gibi düşen açıklaması da tesadüfen çalıştayla aynı güne denk gelmiş. Bu maçların 79’u Türkiye’den ve Türkiye bu konuda listenin başında yer alıyor…

“Interpol ve FIFA yetkililerinden, Fenerbahçe’nin davasıyla ilgili konuşmamalarının rica edildiği izlenimini edindim” diyor Egemen.

Konuyla ilgili birçok insan sessiz kalmayı tercih ediyor ya da buna zorlanıyor. Davanın başsavcısı Mehmet Berk The Times’a konuşmayı kabul etse de yüksek kurul tarafından engellendi. Aracılardan edindiğimiz bilgiye göre o sezon istanbul BB takımının forveti olan ve Fenerbahçe’ye gol atmaması için kendisine 100.000 Dolar teklif edildiğini polis ifadesinde söyleyen ibrahim Akın da konuşmaya yanaşmadı.

Görüştüğümüz taraftarlar isimlerinin verilmesini istemedi. Devletin savunma sanayi ihaleleriyle servet kazanan inşaat mühendisi Yıldırım da röportaj tekliflerini reddetti.

Bizimle konuşmayı kabul edenlerden biri, üç futbolcu ve dört kulüp yöneticisini bir ile üç yıl arasında futboldan men eden TFF disiplin komitesi üyelerinden olan Yusuf Reha Alp’ti.

Fakat Alp, kişilerin eylemleriyle kulüplerin birbirinden ayrılmasına yönelik TFF’nin kural değişikliğinden sonra Ağustos ayında görevinden istifa etti.

Bu değişiklik, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Fenerbahçe taraftarı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl Mart ayında istanbul’da gerçekleşen UEFA Kongresi’nde yaptığı konuşmadan sonra gerçekleşti. Erdoğan, kulüpleri cezalandırmak milyonlarca masum taraftarı da cezalandırmak olur demişti.

Erdoğan’la yaptığı toplantının ardından UEFA Başkanı Michel Platini de bu prensibe katıldığını ifade etmişti. 2010-2011 şampiyonu sıfatıyla 64.1 milyon Türk Lirası elde eden Fenerbahçe hiçbir yaptırıma uğramadı…

“Kulüplerin olanlardan sorumlu tutulamayacağını söylüyorlar. Bu kesinlikle doğru değil” diyor Alp. “Öyle ya da böyle, cezalandırılmaları gerekiyordu. Birçok seçenek var. Kupalarını geri almak bunlardan biri.” Yusuf Reha Alp, UEFA’nın şikeden cezalandırılan kulüplerin puanlarının silinmesi ya da şampiyonluğunun tescilinin bozulmasını belirten yasasını uygulaması gerektiğini ifade ediyor.

Son karar beklenedursun, eleştirmenler Türkiye’nin gösterişli etkinliklere ev sahipliği yapması yerine, spor dünyasında geri plana atılması gerektiğini düşünüyor.

“Olimpiyat Oyunlarını ya da Euro 2020’yi istiyorsanız, en azından adil oyun ilkelerine itaat etmelisiniz” diyor Egemen.

“Birçok taraftar kupa elde ettikleri müddetçe bunu umursamıyor ama siyasiler umursamalı, Türkiye Futbol Federasyonu umursamalı… Futbolun özü şudur eğer ahlaki değerleriniz yoksa, hiçbir şeyiniz yok demektir.”

UEFA kurallarını uygulayacağını belirtmişti, lakin disiplin incelemesi dava resmen görülmeye başlamadan çok önce karara bağlanmak üzereydi.

"Dava UEFA disiplin komitesinin önünde bekliyor hala. Disiplin sürecinin sonuçları ortaya çıkmadan önce kulübe herhangi bir yaptırım uygulamak uygun olmayacaktı.”

Esasen 1949 Avrupa güreş şampiyonaları için inşa edilen istanbul kongre merkezinin karşısındaki restoranda çayımızı yudumlarken Alp şikeyle kirlenen oyuna olan aşklarını kaybeden Türk taraftarların adına konuşuyor:

“Futbolu, sonunda ne olacağını bilmemenin heyecanıyla izliyoruz” diyor Alp. “Ancak her şeyin bir kurgudan ibaret olduğunu anladığınızda, artık bu oyunu izlemenin bir anlamı kalmamış demektir.”

istanbul’da şike kanıtlandı, ancak çok az şey değişti…
times'ın bilimum şahane türk medyasından arak yaparak yayımladığı haber. acaba emenike'nin para sayma görüntüleri var mı merak etmiyor değilim?
bordomavi.net'e tek bir şey soruyorum çıkıcam:takım küme potasında akıllı olun akıllı, bırakın bu ayakları!
(bkz: günahların takımı fenerbahçe)
para ile yaptırıldığı soyleniyor. Verilen para 2-5 bin dolar arasıymış. The time gazetesine bu fiyata haber yaptırabiliyorsak keşke daha önce aklımıza gelseymiş. Biz saf gibi ulusal gazetelerle ugrasıyoruz.
şebekleri yine yeniden çılgına çevirmiş haber

gerçekler genelde acıtır..
fenerlilerin 3 bin dolara yaptırıldığını iddaa ettikleri haber

hahahahhahahaaaaaa

bak görüyor musun işi. bileydik 3 binle ne haberler yaptırırdık

(bkz: gülmekten yazamadım)
(bkz: yazın yazın amk ben o taymsın)
bu haberle trabzonspor'un düşme potasında olmasının ne alakası var bu nasıl aciz zihniyettir!
fenerlilerin 3 bin dolara yaptırıldığını iddaa ettikleri haber

hahahahhahahaaaaaa

bak görüyor musun işi. bileydik times'de 3 binle haber yaptırılabildiğini neler neler yapardık yahu

(bkz: gülmekten yazamadım)
3 temmuz 2011'den beri uyuyan dev times'ın yeni uyandığını gösteren haber.
yok birileri de times'ı acayip yakından takip eder olmuşlar! lan bi soraydınız sabah ne zaman olmuş o kıtada! times ne zaman uyanmış bunu!
manchester united'ın elenmesinden sorumlu gördükleri hakem cüneyt çakır'a olan kızgınlıklarını bu şekilde haber yaparak çıkarmaya çalışıyor ingilizler.
güncel Önemli Başlıklar