bugün

simülasyon evren modelini anlatan, inception filminin fikir babalığını yapan 1999 yapımı güzel bir film. düşünmeden açın izleyin

7.5/10

edit: filmin sonunda " lan acaba ?" dedirtti yalan yok.
kıyıda köşede kalmış, fazla duyulmamış, simülasyon argümanı üzerine bir film. hatırlatmakta fayda vardır diye düşündüm.
"Şöyle bir felsefesi olan, içine de çeken bir film olsa" şeklindeki açlığımı bir nebze dindirmiş olan film.

Fikir ve çıkış noktası çok güzel. Filmin sonuna dair pek çok ince nüans filmin çeşitli yerlerine serpiştirilmiş. Unutkanlıklar, karakterlerin nerden geldim lan buraya tepkileri "ulan bak bura da mı yalan bir dünya yoksa" sorusunu size sorduruyor.

Ayrıca arabaya binip durduraksız sürüp sonra o manzarayı görmek... Büyük bir yıkım olsa gerek. Belki de filmin tek eksiği o dramı tam hissettirememiş olması. O 'kuklaların' hikayesi bize daha çok anlatılmalıydı diye düşünüyorum.

Benim için mutlaka izlenmesi gereken bir film.
(bkz: gecenin filmi)
descartes'ın "cogito ergo sum" sözü ile açılışı yapan retrofütüristik bilim kurgu filmi. ardından gelen sözde ise "ignorance is bliss" sözüne atıfta bulunulur. "ignorance is bliss" sözü aynı zamanda matrix'te de geçmiştir. film matrix ile aynı yılda çıkmıştır ve bir takım yönlerden ortak özelliklere sahiptir.

filmin başında çalan şarkı lee wiley'in easy come easy go isimli şarkısı olup credits kısmında çalan şarkı ise the cardigans'ın erase and rewind isimli şarkısıdır.
Kulvar olarak ne bir matrix ne de bir inception olmasa da izlenebilir güzel bir filmdir. Hele de türe ilgi duyuyorsanız ve henüz izlemediyseniz muhakkak izleyin.
inceptiondaki dünya içinde dünya kavramını işleyen filmlerin atası, yılına göre güzel ve ara ara durağan olan iyi filmdir. Matrixle aynı yılda çıkması şanssızlığı olsa da düşük bir bütçeyle nasıl güzel bir film yapılır göstermişlerdir.
izlemesi eğlenceli ve merak uyandıran filmlerden.

filmde üst dünyaya çıkmak için bug bulunmuş.

--spoiler--
Eğer bağlantılı halde iken ölürsen bağlantıda olduğun kişi bir üst dünyaya çıkıyor. ilginç düşünce.
--spoiler--
hakkında nasıl bu kadar az entry girildiğini anlamadığım film. kaç kez izlesem mi yoksa izlemesem mi diye arada kalıp izlediğim filmdir. izlerken beyni yoruyor ve sizi düşünmeye itiyor. görsel bir şeyi izlerken bile aklında farklı senaryolar kurduran ve seni düşünmeye iten filmler bence oldukça başarılıdır. 99 yapımı olmasına rağmen görsel açıdan başarılıdır ve 2015 yılı teknolojisiyle yapılsa başyapıt olabilcek türden bir filmdir. kesinlikle tavsiye ederim
dipnot: matrixle karşılaştırıp filmi kücümseyenler olmuş, karşılaştırılcak tek yanı farklı dünyalar kavramı ama konu bakımından işleniş tamamiyle farklı.
--spoiler--
Bir bilgisayarın içindeki taklitlerden başka bir şey değiliz.
--spoiler--

(bkz: simulacra and simulation)

evet, matrix güzel bir film, hatta bu filmden de güzel ama kitabın özü bu filmdir.
bir the matrix fanı olarak yeni izlediğim film. belli noktalarda matrix'ten ayrılsa da yine onun gibi 1999 yapımı, simülasyon temalı film.

sanıyorum matrix senaryosu hollywwod'da dolaşmaya başladığında çekilmiş. benzer mesele deep impact ve armegeddon'da yaşanmıştı, ilk aklıma gelen örnekler. matrix'ten bildiğim kadarıyla birkaç ay sonra gösteirme girmiş, ayrıca matrix'in çekimlerden önceki uzun hazırlık süreci göz önüne alınınca orjinal fikrin buna ait olması düşünülemez.

şahsen tarafsız bir gözle izledim, genel olarak iyi bir film. ama matrix'le kıyaslamamak lazım.
hayatımda izlediğim en güzel filmlerden. böyle film çeksinler işte hocu. düşünelim biraz. ayrıca kanımca sinema tarihinin üzülerek söylüyorum ki en underrated filmlerinden biri. çok daha fazlasını hak ediyor bu film.
ya bizde similasyonsak! işte felsefesi budur.
Döneminin ve şu an bulunduğumuz anın en iyi filmlerinden biridir. Sınırlar kimin için nerede?
Hakkında sadece 11(bununla beraber 12) entry girilmesi üzücü olan film.

Zaten bu çoğu güzel filmin kaderidir. Orjinali değil onun fikrini çalıp birazcık makyajla tekrar çekilen filmler her zaman daha ön planda olur.

Sokakta bi adama ghost in the shell desen sana bön bön bakar ama matrix diyince işler değişir.

Aynı durum bu film ve inception arasında da var maalesef.

Keşke hakettiği değeri görseydi.
(bkz: dark city)
inception'ın fikir babasıdır. Matrix + inception'dır. izleyin. ancak ahım şahım şeyler de beklemeyin.

7/10
bu filmi izlemiş olmanın artılarından bir tanesi de, sözlük yazarlarının yere göğe sığdıramadığı inception filminin aslında o kadar da abartılı olmadığını anlamanıza yardımcı olmasıdır..matrix ile yakın ama matrix den önce vizyona girmesine rağman matrix filminin gölgesinde kalmış yazık olmuş pek bilinemeden tarihin tozlu raflarına gönderilmiş değerinin bilinemediğini düşündüğüm bir filmdir.
-sende de daha önde karşılaşmışız gibi bir his var mı?
-başka bir yaşamda belki de.

-deja vu
-ilk görüşte aşkın anlamı.(ve öpüşürler)

filmdeki nerdeyse tüm oyuncular birden fazla karakteri canlandırmış görsellik açısından farklı bir tat vermişlerdir.
Craig Bierko'nun mükemmel oyunculuğulya birleşince izlemeden geçilemeyen bir film olmuştur.
inception'un matrix'ten çok buna benzediği film.
yalan dünya temalı, 1999 yapımı bir bilim kurgu filmi.

"görmek, duymak, hissetmek gerçek olduğu anlamına gelir mi? ya da bir yazılım bunların hepsini sağlıyorsa gerçek kabul edebilir miyiz?" gibi sorularla boğuşan etkileyici bir film.

bir grup yazılım uzmanının yarattığı sanal dünyadaki karakterlerin, beklenmedik davranışlar sergilemesiyle işlerin rayından çıkışını konu edinen the thirteenth floor, dark city ve the matrix ile benzer konuları işleyen iyi bir seyirlik. matrix kadar iyi bir görsel şov sağlayamasa da en az dark city kadar sürükleyici.
yönetmenliğini josef rusnak'ın yaptığı, başrollerinde armin mueller stahl, craig bierko, ve gretchen mol gibi isimlerin olduğu 1999 yapımı başarılı bir bilim kurgu filmi.
bir kere her şeyden evvel vizyona girme aşamasında aynı zamana tekabül ettiği için matrix filminin talihsizliğine uğradığını düşündüğüm bir film bu. vizyona girdiği yıl ciddi başarılara imza atmış olan matrix'in yanında josef rusnak'ın sağlam rejisiyle ortaya koyduğu the thırteenth flor bence hak ettiği ilgiyi almamıştır. çünkü iki filmde tematik olarak ciddi benzerliklerin ürünü. zaten sanal dünyalar, simülasyon temalı yapımlar 90'lı yılların belki de en çok işlenen konusu oldu. bununla birlikte bir sürü proje de doğdu. bu açıdan filmin, matrix in dışında dark city benzerliği de yadsınamaz.
lakin bana kalırsa ortaya koyulduğu yıla göre gayet iyi bir iş çıkarmış başarılı bir yapım. aslına bakılırsa bu yapım diğer simülasyon temalı yapımlardan çok daha farklı. çünkü bu defa film "simülasyonun içinde simülasyon" gibi bir hadiseyi barındırdığı için daha farklı, orijinal bir senaryonun ürünü olduğunu düşünüyorum. bu tabi işin daha çok reji ve senaryo kısmı ile ilgili değerlendirmelerdi. bana kalırsa reji kadar oyunculuklarda mükemmel. özellikle craig bierko'nun farklı ve bir o kadar da zıt karakterleri tek bir bedende başarı ile canlandırması takdire şayan.
filmin afişinde de gözlemlenebilir olduğu gibi "dünyanın sonu" kavramı bu filmde de mevcut. lakin bana kalırsa bu "son" seyirciye gayet iyi görsellikler ile sunulmuş. aslında tam da bu noktada bir truman show benzerliği yaşanmıyor değil. orda da buna benzer baş kahramanın "sanal dünya" farkındalığını tattığı an yaşadığı trajedi burada da yine kendini hissettiriyor.
bu tür simülasyon temalı filmlerde işin belki de en klasik tarafı film bittiğinde " lan yoksa bizde simülasyon muyuz? " tarzı bir sorgulama, " ya öyleyse " gibi kuşkucu yaklaşımlar söz konusu olabiliyor. lakin bir de işin şu kıvamı var " amaaan yalan dünya, her şey bomboş. " tarzı gayet saçma bir yaklaşıma da bürünebiliyorsunuz.
işin şakası bir yana bu film her şeyden evvel türünün başarılı bir örneği. çekildiği yıla rağmen gayet iyi teknik ve görsellikle donatılmış sağlam bir josef rusnak rejisi. izleyiniz, izlettiriniz. iyi seyirler.
gretchen mol un oldukça iyi bir performans sergilediği türün meraklılarını cebedecek türden bir film**.