bugün

– Mutsuz görünüyorsun?
+ Canımı sıkan biriyleyim.
– Kim?
+ Kendim.

görsel
hayatı karşılığında ölümle satranç oynayan şövalye antonious block'un monologları filmin boyunu nerdeyse aşar.

''insanın duyularıyla tanrıyı kavrayabilmesi o kadar imkansız mı? o neden yarım vaadlerin ve görülmeyen mucizelerin ardına saklansın ki? kendimize inancımız yoksa başkasına nasıl inanç duyabiliriz ki ? benim gibi inanmak isteyen ama yapamayanlara ne olacak? ya inanmayan, inanamayanlar?''

''içimdeki tanrı'yı neden öldüremiyorum? onu kalbimden atmak istememe rağmen neden alçaltıcı ve acı verici şekilde içimde yaşamaya devam ediyor. neden her şeye rağmen bu şaşırtıcı gerçeklikten kurtulamıyorum?''

''ben bilgi istiyorum. inanç ya da varsayım değil bilgi. tanrı'nın elini uzatıp kendini göstermesini benimle konuşmasını istiyorum.
karanlıkta ona sesleniyorum. ama sanki hiç kimse yok.''

görsel
ismi geçen şaheserin bir türlü tam bir kabuğu dolduramayan Son sahnesi.

görsel

"La danse macabre" Yani diyor ki; ölülerin dansı.
sinema tarihinin en seksi sahnesini barındıran film.
sayısız savaşa bizzat katılmış, savaştan bıkmış, vebaya karşı gelmiş ve hatta azrail ile sonucunun ölüm ya da yaşam olan bir satranç oyununa çekinmeden dahil olmuş, haçlı ordusuna bağlı bir şovalyenin "inanç taşıması zor bir yüktür. Ne kadar yüksek sesle çağırırsan çağır karanlıktan sıyrılıp hiç gelmeyen birini sevmek gibi." sözleriyle farkındalığın dibine vurduğunu anlatan (izleyenleri de düşündüren) bir hikayesi.
ingmar bergman'ın ateist olması ile daha da kişisel ve ilginç bir hal alan film, hatta film değil, bir satranç oyunu.
(bkz: det sjunde inseglet)
ingmar bergman ın yönettiği 1957 isveç yapımı film.

on yıl süren bir haçlı seferinden vebanın kol gezdiği ülkesine dönerken yolu ölüm tarafından kesilen bir şövalyenin öyküsü anlatılıyor.
(bkz: yedinci mühür).