bugün
- yigitzsche17
- icardi190511
- psikoloğa gitmek mi içki almak mı14
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak22
- junkman13
- anın görüntüsü17
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı14
- erdoğan'dan sonraki başkan19
- başıboş köpek sorunu25
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız14
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği15
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
Lise 1 de iken ingilizce dersinin seçmeli ingilizce dersi isimli baska alani vardı. Seçmeli ingilizce olduğuna bakmayın zorunlu aliyorduk. O derste ingilizce kitap okuyor ve o kitabın doğrultusunda sınava giriyorduk. Ilk okuduğumuz kitap buydu. Gizemli bir kitaptır ve sonu beklenmedik şekilde bitiyordu. Güzel zamanlardı.
Zamanında orijinal dilinde okuma fırsatı bulmuş idim.
(#42466865)
(#42466865)
oscar wilde’ın ilk ve tek romanıdır. sen roman yazamazsın diyen arkadaşına ithafen üç gün içerisinde yazmıştır.
üç gün içerisinde yazılmış olduğunu öğrendiğimde, kitabın güzel olmayacağını düşünmüştüm. üç gün içerisinde yazılan bir roman ne kadar güzel olabilir ki? fakat okumaya başladım ve kitabı bitirdiğimde favori kitaplarım arasına girdi. hayatımda okuduğum en derin, en etkileyici romanlardan biriydi. inanılmaz gizemler barındıran, uçurumaların ucunda sallanan bir uçurtma gibi söylenen sözler ciddi anlamda sarsıyor insanı. sarsmaktan öte aslında altüst ediyor.
ahlak, soyluluk gibi kavramlara karşı çok farklı bir bakış açısı sağlayan bir kitap olmasıyla beraber, kötülük problemine de farklı bir biçimde değiniyor. kitabın içerisinde bolca aforizma bulabilirsiniz. açıkçası şu ana kadar en çok altını çizdiğim cümle bu kitaba ait.
benim en çok ilgimi çeken karakter lord henry wotton olmuştu. okuyucuların çoğu pek sevmez bu karakteri lakin kimse de zeki biri olduğunu inkar edemez. ben bu karakterde kendimi bulmuştum.
oscar wilde’a bu karakter siz misiniz? diye sorulduğunda dünya beni lord henry zannediyor, oysa ben basill halward’ım ama dorian gray olmak isterdim şeklinde cevaplıyor.
üç gün içerisinde yazılmış olduğunu öğrendiğimde, kitabın güzel olmayacağını düşünmüştüm. üç gün içerisinde yazılan bir roman ne kadar güzel olabilir ki? fakat okumaya başladım ve kitabı bitirdiğimde favori kitaplarım arasına girdi. hayatımda okuduğum en derin, en etkileyici romanlardan biriydi. inanılmaz gizemler barındıran, uçurumaların ucunda sallanan bir uçurtma gibi söylenen sözler ciddi anlamda sarsıyor insanı. sarsmaktan öte aslında altüst ediyor.
ahlak, soyluluk gibi kavramlara karşı çok farklı bir bakış açısı sağlayan bir kitap olmasıyla beraber, kötülük problemine de farklı bir biçimde değiniyor. kitabın içerisinde bolca aforizma bulabilirsiniz. açıkçası şu ana kadar en çok altını çizdiğim cümle bu kitaba ait.
benim en çok ilgimi çeken karakter lord henry wotton olmuştu. okuyucuların çoğu pek sevmez bu karakteri lakin kimse de zeki biri olduğunu inkar edemez. ben bu karakterde kendimi bulmuştum.
oscar wilde’a bu karakter siz misiniz? diye sorulduğunda dünya beni lord henry zannediyor, oysa ben basill halward’ım ama dorian gray olmak isterdim şeklinde cevaplıyor.
bugün koleksiyonerlerin paha biçemediği değerli bir tablodur.
Etki, özünde tümden gayri ahlakidir. Bir insanı etkilemek ona kendi ruhunu vermektir. Etkilenen kişi artık kendi fikirleriyle düşünemez, kendi tutkularıyla yanıp tutuşamaz hale gelir.
lord henry karakteri için spin off çekilse harika olmaz mı?
Oscar wilde'in ağır imgelerle doldu, hazcılığı yücelten romanı.
Romanda ressam basil, tanrıyı temsil eder. Harika bir portre yapmıştır. kusursuz güzellikteki dorian gray, tanrının yarattığı insandır. Portre de insanın vicdanı. Lord Henry ise karşımıza şeytanı temsilen çıkar. Dorian gray'in yaptığı her büyük hatada fikirleriyle onun vicdanıyla yüzleşmesini engeller. Bir cinayeti, intiharı bile normalleştirir.
Dorian gray ise basil'i yani tanrıyı öldürür. Fakat kendi tablosundaki yani vicdanındaki kararmaya, çirkinleşmeye engel olamaz. Kendisi adeta bir lanetli gibidir. iyi insan olduğunu düşündüğü zaman bile portresi ona ikiyüzlü olduğunu hatırlatır. Ve vicdanını yok etmeye çalıştığı gün kendisi yok olur.
Diyalog ve aforizma sevenlerin mutlaka okuması gereken bir eser.
Romanda ressam basil, tanrıyı temsil eder. Harika bir portre yapmıştır. kusursuz güzellikteki dorian gray, tanrının yarattığı insandır. Portre de insanın vicdanı. Lord Henry ise karşımıza şeytanı temsilen çıkar. Dorian gray'in yaptığı her büyük hatada fikirleriyle onun vicdanıyla yüzleşmesini engeller. Bir cinayeti, intiharı bile normalleştirir.
Dorian gray ise basil'i yani tanrıyı öldürür. Fakat kendi tablosundaki yani vicdanındaki kararmaya, çirkinleşmeye engel olamaz. Kendisi adeta bir lanetli gibidir. iyi insan olduğunu düşündüğü zaman bile portresi ona ikiyüzlü olduğunu hatırlatır. Ve vicdanını yok etmeye çalıştığı gün kendisi yok olur.
Diyalog ve aforizma sevenlerin mutlaka okuması gereken bir eser.
1945 yapımı, yönetmenliğini albert lewin'in yaptığı amerikan yapımı film. gül gibi bir delikanlının hedonist zevkler uğruna ne hale gelebildiğini gösteren şeytani göndermeler ile dolu yapıt.
20 küsür yıl boyunca zevkten zevke koşan yağız delikanlının görsel biyografisi adeta. lord henry wotton gibi bir karakterin yönlendirmesi ile bozulmuş bir ruh çıkar karşımıza, acı bir aşk hikayesi ile beraber tabi.
siyah beyaz ve nispeten uzun bir film olduğu için sıkabilir fakat, sinemaya uyarlanmış hikayenin en güzel hali bu sanırsam.
20 küsür yıl boyunca zevkten zevke koşan yağız delikanlının görsel biyografisi adeta. lord henry wotton gibi bir karakterin yönlendirmesi ile bozulmuş bir ruh çıkar karşımıza, acı bir aşk hikayesi ile beraber tabi.
siyah beyaz ve nispeten uzun bir film olduğu için sıkabilir fakat, sinemaya uyarlanmış hikayenin en güzel hali bu sanırsam.
herkese tavsiye ettiğim bir kitap dünyaya bir defa geliyorsun anı yaşa ve istediğin her şeyi yap önermesini gözümden düşüren kitaptır kendileri.
"Bir hüznün resmi gibiydi kalbi olmayan bir yüz.."
kitabın son cümlesi.
"Bir hüznün resmi gibiydi kalbi olmayan bir yüz.."
kitabın son cümlesi.
şu an okumaya devam ettiğim kitap. açıkçası sürükleyici bir üslubu var. çok önemli bilgiler edindim. bitirince de zola nın nana sına başlayacağım.
bir zamanlar bunun ingilizce dersinde okutturmuşlardı. tabi kıt ingilizcemizle bir şey anlamamıştık. portre mi konuşuyor yoksa bana mı öyle geliyor demiştim. geçenlerde rastgeldim kitapçıda. baktım adını bilmediğim yayınevlerinin çevirileri. bir tane can yayın evi gördüm. eskidir can yayınları iyidir klasik çevirileri diyip bugün aldım. kitabın ilginç bir konusu var da ben çeviri konusunda titizim. can yayınları beni yarı yolda bırakmaz. okumaya başlayalım bakalım.
Romanda hiçbir şey olmazken, size çok şeyler olan gizli denemeler cenneti Oscar Wilde şaheseri.
"Bizi en zorlu biçimde kendine köle eden tutkular, kökenleri bakımından kendimizi aldattığımız tutkulardı. Bizim en zayıf dürtülerimiz, niteliklerini bildiklerimizdi. Sık sık öyle olurdu ya: Başkaları üzerinde deneme yapıyoruz sanırken, gerçekte kendi üzerimizde deneme yapardık."
(bkz: Oscar Wilde)
*
"Bizi en zorlu biçimde kendine köle eden tutkular, kökenleri bakımından kendimizi aldattığımız tutkulardı. Bizim en zayıf dürtülerimiz, niteliklerini bildiklerimizdi. Sık sık öyle olurdu ya: Başkaları üzerinde deneme yapıyoruz sanırken, gerçekte kendi üzerimizde deneme yapardık."
(bkz: Oscar Wilde)
*
2009 da filme uyarlanmş oscar wilde romanı. dorian gray için ben barnes den iyisini bulamazlardı* aforizmalar şahane ve ürkütücü, oscar wilde ın her zaman kadın/erkek ilişkisine farklı bakış açısı olmuştur.
görsel
görsel
" Evet dorian.. her zaman seveceksin beni, Çünkü ben senin işlemeyi göze alamadığın bütün günahları simgeliyorum. " cümlesi ile beni benden almış oscar wilde üstadın eseri..
hollywood tarafından günümüze uyarlanmış filmini bekliyorum. günümüz amerikasında geçsin mesela.
kafamda kadro da belirledim.
dorian gray - jensen ackles ya da hayden christensen
Basil Hallward - hugh dancy
Lord Henry Harry Wotton - johnny depp
kafamda kadro da belirledim.
dorian gray - jensen ackles ya da hayden christensen
Basil Hallward - hugh dancy
Lord Henry Harry Wotton - johnny depp
oscar wilde'nin erkek ve kadın tasvirleri ve göz önüne serdiği iki cinsiyet arasındaki farklılıkları görmek adına bile okunabilecek bir kitaptır.
kitabın kahramanı lord henry'nin insan ilişkileri ve dünya görüşleri konusundaki aforizmaları baş döndürücü...
"Mutlu olduğumuz zamanlarda hep iyi bir insan oluruz da iyi insan olduğumuz zamanlarda ille de mutlu olmayabiliriz."
"bir kişiliği bozmak istiyorsan ıslah et, yeter!"
"Mutlu olduğumuz zamanlarda hep iyi bir insan oluruz da iyi insan olduğumuz zamanlarda ille de mutlu olmayabiliriz."
"bir kişiliği bozmak istiyorsan ıslah et, yeter!"
okuduğum en güzel ingilizce hikaye kitabı.
Aynı zamanda dorian'ın hapsolmuş ruhudur nitekim sonunda çok çirkinleşir ve dorian'ın 'neden benim gibi güzel olamıyorsun' diye isyan edip bıçağı saplaması üzerine portre eski haline döner, dorian ölür.
kendisi gittikçe güzelleşirken; portresi yaptığı kötülüklerle kirli ruhunu gösteren bir beyin hayat hikayesini anlatan bir oscar wilde romanı.
dünyalar güzeli bir erkeğin gittikçe çirkinleşen simasını anlatan hikayedir.
oscar wilde ın klasik olarak sayılan tek romanıdır. okuması keyiflidir kolaydır kimi yerlerde ise hazcılık ile ilgili über cümleler vardır.
klasiktir. ayrıca şöyle bir klasikliği vardır. (bkz: kitap güzeldi ama film kötü olmuş)
kitabını okumadım ama filmini izledim.
imdb puanı 7 küsür.
dorian'ın kızları götürmesi aksiyon yarattı baya. şaka lan şaka. olaya kamyoncu gözüyle bakmamak lazım. filmden alınabilecek en büyük mesaj gençliğin geçici olduğu gerçeği.
''sikinizin doğrusuna giderseniz sonunuz kötü'' diyor film.
imdb puanı 7 küsür.
dorian'ın kızları götürmesi aksiyon yarattı baya. şaka lan şaka. olaya kamyoncu gözüyle bakmamak lazım. filmden alınabilecek en büyük mesaj gençliğin geçici olduğu gerçeği.
''sikinizin doğrusuna giderseniz sonunuz kötü'' diyor film.
güncel Önemli Başlıklar