bugün

Çok güzel film.
izlenmesi tavsiye edilir. ikincisi boktan ama.
“Ben 14 bin yıl yaşasam peygamberliği ilan ederdim”
diyordum ki…

Neyse izleyin.

Kesinlikle izlemeye değer.
ilginç bir film ama izletiyor.
“Ben Tevrat'la büyüdüm, karım Kuran'la, en büyük oğlum Ateist, en genci Scientologist, kızım ise Hinduizm öğreniyor. Sanıyorum, oturma odamda din savaşı yapılacak kadar boş yer var. ama hepimiz "yaşa ve yaşat"ı uyguluyoruz.”
sanki siz de o odada köşede bir koltukta oturuyormuşsunuz gibi hissettiren film.
az bilinen ama en enteresan filmlerden. şimdi bu amerikalılara kızıyoruz filan ama bir odanın içinde 7-8 kişiyle sadece diyaloglarla geçen bir filmi bu şekilde çekmek bu adamlara özgü.
filmde gram masraf yok, şöhret bir oyuncu yok, çekimler tek mekanda.
ama film heyecan verici.
Her diyaloğu dikkatle ve defalarca dinlenilesi Harika film.

“Ben Tevrat'la büyüdüm, karım Kuran'la, en büyük oğlum Ateist, en genci Scientologist, kızım ise Hinduizm öğreniyor. Sanıyorum, oturma odamda din savaşı yapılacak kadar boş yer var. ama hepimiz "yaşa ve yaşat"ı uyguluyoruz.”
izleyeni ateist yapan film.
Millet babasıyla altyazılı yabancı film izliyor. benim babam da anca kemal sunal filmi izlesin amk.
Çok da harika olmayan film. Senaryosu özgün. Abartıp kabartma timi uyanık görüyorum ki.
"Acaba?" sorusunu kendinize sormanızı sağlayabilen müthiş film. Yamulmuyorsam tek mekan çekim tekniği ile çekilmişti. Uzun sezonlar sürecek bir dizi olsa idi, çok büyük ses getirirdi.
babamla birlikte alt yazılı olarak izlediğimiz mükemmel sürükleyici bir film.
sözcüklerin ne kadar etkili olabileceğinin kanıtı olan, başlarda "anlat kanka güzel oluyor" diyen profesörler eşliğinde tatlı tatlı ilerleyip zaman geçtikçe odadakilerden bazılarının gerilmeye ve heyecanlanmaya başlaması ile olayların boyut değiştirdiği film. tek mekanda geçtiğinden bazıları için sıkıcı bir film olsa da ben en azından bu türde 12 angry man'i, özellikle de bu filmi değindiği konular ile bu konulara yaptığı ilginç eleştiri tarzından ötürü seviyorum.
Sonu oyle olmasaydı keske ama guzel. Sevdim kaliteli. Sikik bunak isa isa diye diye bokunu çıkarmis sinir etti. Ilk filmini izledim guzel. 2.filmi de varmis bakip yazacagim en kisada iyi geceler
isa ve Hristiyanlık bokuna fazla bulanmasa çok daha güzel bir film olabilirmiş. Tabi bu demek değil ki film kötü, hayır çok güzel.
hepi topu 6 karakter olması ve tek bir mekanda geçmesine rağmen kendini dikkatlice izlettirmeyi başaran güzel bir film.

edit: hepi topu 8 karakterlermiş
iyi gibi de kötü gibi de bir film. Underrated denilebilir mi bence denilemez. Kendinize bile itiraf edemezsiniz içinizden sık sık "sktir ordan" dediğinizi.
az önce tekrar izlediğim harika film. adını duymayanlar varsa açsın direkt izlesin. özellikle bir sahnesi var ki enfes. bu sahneyi enfes yapan şeylerden biri de arka planda çalan parça. mark hinton stewart- the christ reaval parçası sahneye farklı bir atmosfer katmış

----spoiler---

adamımız, jesus' ın gerçek hikayesini anlatırken odada onu dinleyen herkesin nutku tutulur. özellikle yaşlı kadının. çünkü karşısında konuşan bu adam, hristiyan inancında küfür kabul edilebilecek şeyler anlatmaktadır gerçek isaya dair. anlattıkları incildeki ve hristiyan inancındaki efsanevi anlatılardan çok çok uzaktadır çünkü.

-----spoiler----
Linda; Saatler zamanı ölçer.

Dan; Hayır, saatler kendilerini ölçer. Bir saatin referansı, yine başka bir saattir.

Şu filme overrated diyenlerin ağzına vurmak farzdır.
Birinin tavsiyesi uzerine izledigim film. Dusundukce dusunuyor aslinda insan filmi. 1,5 saat nasil geciyor anlamiyorsunuz. Ben bu filmi nasil izlememisim anlayamadim. Bazi yerleri sacma gelse de kafaya cok degisik fikirler sokuyor. Ozgun bir senaryo.
izlerken sizi sebepsizce mutlu eden, her ayrıntıyı sorgulamanıza sebep olan Richard Schenkman filmi.
ikinci bölümünün 20. dakikalarında ilk bölümdeki heyecanı vermeyeceğini hissettirir.

Mr. Schenkman youtube üzerinden emeğe saygı adlı videosuyla şaşırtmıştı fakat videoyu izleyince haklı olduğunu göreceksiniz.
ohhhhhhhhh 8 senenin ardından 2. kez izleyip yine yeniden hastası olduğum film.

--spoiler--

eleştiri olaraksa; 10 doktora sahibi olup harvard gibi bir okulda hocalık yaptığını da söylemiş olması. be kardeş bu okullara girmek selamın aleyküm aleyküm selamla mı oluyor amq. senin tahsiline bakılmıyor mu. kimdir nedir necidir diyip geçmiş yaşamın irdelenmiyor mu adamlar içine dahil etmeden önce. hep aynı yaşta kaldıysan 14 bin yıl, nasıl oluyor da buralarda eğitim verebiliyosun asıl kimliğini açıklamadan amk.

eleştiriyi bırakalım şimdi.

en çok kitlendiğim, gözlerimin dolmasına sebep olan sahne şu;

din bilimci yaşlı kadın : y
biyolojici : b
esas adam : john

<

y : sen isa değildin!!!
b : " tepedeki ilk vahiy neydi? " söyle.
john : hangisi? darby mi? kral james mi? yoksa standart amerikan mı?
y : hepsini biliyor musun?
john : hiç kimse bilemez, ben bile.

**kilit kısım**

john : günün birinde bir tepede bir şeyler anlattım. pek fazla insan yoktu(odadaki insan sayısına gönderme). isa dedi ki (isa kendisi bu arada) : " sizce ben kimim? " onlara seçim şansı verdi.

sizde de veriyorum..

y : sen misin? :(((((((((((((((((((((((((

/>

ve gözyaşları şelale olur akar...

ikinci sahne de son sahne. kendisine inanmayan yaşlı psikoloji profesörü amcamızın babası olduğunun ortaya çıktığı an.

genel olarak çok güzeldi. düşük bütçeyle güzel bi içerik nasıl üretilir adamlar kitabını yazmayı geç filmini çekip önümüze koymuş.

--spoiler--
düşük bütçeyle ne kadar güzel bir bilim kurgu filmi yapılabilir? sorusunun cevabı niteliğinde bir film.

film gerek seyircide merak algısı uyandırması ve şaşırtmasıyla gerek sağlam argümanlar ile seyirciyi ikna edebildiği noktalarıyla oldukça iddialı ve iddialı olduğu kadar başarılı.

c.nolan'ın görsel zenginliğinden çok kafasına hayran olanlar için mutlaka izlenmesi gereken bir film, beğenilecektir.
görsel
görsel