bugün

martin scorsese'nin kendini aştığı ve isa'ya hiç beklenilmeyecek kadar ilgi çekici açılarla yaklaştığı önemli film. kazancakis'in kitabını senaryolaştıran kişi ise, scorsese'nin taxi driver ve raging bull gibi üst düzey filmlerinde de beraber çalıştığı paul schrader'dır.

willem dafoe'nin kariyerindeki zirvedir.

scorsese tarafından çizilen isa portresi, o güne kadar sinemada hiç böylesine 'irdelenmeyen' o kutsal figürün ötesine geçmesi ve isa'yı da sonuçta etten kemikten bir insanoğlu olarak ele alması nedeniyle, çok farklıdır. the last temptation of christ gösterime girdikten sonra, en çok konuşulan, isa ile magdelene'in sevişme sahneleri olmuştur. film günlerce protesto edilmiştir.

ülkemizde 'günaha son çağrı' adıyla gösterime girmiş olan filmde, david bowie'nin de romalı bir kumandanı oynadığı küçük bir rolü vardır.
Zamanında kiliseden çok tepki almış kitabında,filminde asıl amaçı mükemmel bir isayı anlatmak değil insansı bir isayı daha gerçekçi bir isayı anlatma amacı taşıyan film.Harvey keitel,williem dafoe gibi çok önemli oyuncular vardır.2.entrydede yazdığı gibi mükemmel bir dafoe vardır bu filmde karşımızda ki bence filmin en güzel sahnesi şeytan'ın türlü yollarla isa'yı baştan çıkarmaya çalışmasıydı.O çölde geçen ağaçlı,aslanlı sahne...
sinema tarihinin en aykırı isa yorumudur. oyuncuların performansları dudak uçuklatır cinstedir. elbette çocukluğunu isa'nın hayatını ve hikayelerini dinleyerek geçirenler için çok başka anlamlar taşır bünyesinde. mitlerden çok metaların hakim olduğu günümüz dünyasında, her yönüyle tutarlı bir yaklaşım sergilemiştir tüm zamanların en yaygın inanışına.

filmde isa israil'e geldikten sonra, yahuda ile arasında geçen şu diyalog, hayatın temelini oluşturan olguyu özetler nitelikte; şüphe.

--spoiler--

Jesus: Judas, my brother, I have something to tell you. I have a terrible secret from God. You know why I came to Jerusalem?
Judas: Yes. This is where the revolution is going to begin.
Jesus: Last night, Isaiah came to me. He had a prophecy, I saw it written. It said, "He has borne our faults; he was wounded for our transgressions, yet he opened now his mouth. Despised and rejected by all, he went forward without resisting, like a lamb led to the slaughter."
Judas: I don't understand.
Jesus: Judas, I am the lamb. I'm the one who's going to do.
Judas: Die? You mean you're not the Messiah?
Jesus: I Am.
Judas: That can't be. If you're the Messiah, why do you have to die?
Jesus: Listen, at first, I didn't understand myself...
Judas: No, *you* listen. Every day, you have a different plan. First it's love, then the ax, and now you have to die. What good could that do?
Jesus: God only talks to me a little at a time and tells me as much as I need to know.
Judas: We need you alive!
Jesus: Now I finally understand! All my life-all my life, I've been followed by voices, by footsteps, by shadows. And do you know what that shadow is? The cross. I have to die on the cross, and I have to die willingly. We have to go back to the temple.
Judas: And after you die on the cross, what happens then?
Jesus: I come back to judge the living and the dead.

--spoiler--
bir türlü academy'e yaranamayan, ne yaparsa yapsın altın heykelciği avuçlarında göremeyen scorsese'nin zannımca başyapıtıdır, kazancakis'in zorba'sının altında ezilmiş ve kaybetmiş isa'nın hikayesidir.

isa'nın insan olduğu, insani özellikleri acımasızca gözler önüne serilmiştir. isa bir babadır bu filmde, babasını aramaktan yorulmuş bi çocuk sahibidir. aldatan bir eştir, tanrıya inanmayan bir peygamberdir, sadakat arayan bir aldatandır. isa bu filmde bir insandır.

keşke nietzsche'de görebilseydi bu filmdi, belki biraz daha mutlu ölebilirdi.
yamulmuyorsam dan brown'un the da vinci code kitabında da bahsi geçen filmdir.
bu film sadece isa'yı değil din denen olguyu da inceden-inceye çok güzel işlemiş.hakkında uzunca yazılması ve tartışılması gereken filmi herkesin izlemesini tavsiye ederim.

üç büyük dinin ortaya çıkmasında ülkü, ırk ve ülke faktörü en önemli itekleyici.

ama benim dikkatimi çeken bir sahne var ki; binlerce yıldır insanoğlunun kanayan yarasına parmak basıyor...

bir konuşmacı halkın karşısında isa'nın sözlerinden dem vuruyor.dinleyiciler arasında isa da var ve konuşmacıya doğru yönlenir ve ''yalan söylüyorsun ben böyle demedim'' diyor.
cevap herşeyi açıklıyor; ''senin ne dediğin değil insanların neye inandığı önemli''
güncel Önemli Başlıklar