bugün

martin scorsese ve de niro işbirliğinin en iyilerinden bana kalırsa.film kara komedi olarak geçiyor, bir çok kişi dram dese de ben bu film için dram demem ama filmin ilk yarısı korku filmi kadar gerdi beni. joker için travis brickle karakterinden çok fazla esinlenildiği söylenmişti, bana kalırsa rupert karakteriyle benzerlik daha fazla. masha ve jerry nin masa sahnesi efsaneydi, masha nın 'boğulmamış olmanı diliyorum' demesi vs. filmin beni en etkileyen repliği 'bedelini ödediği müddetçe insan her şeyi elde edebilir'di.

bu arada ilk yarım saati gerçekten creepy. bir şeyleri zihnimde çok fazla yaşıyor olmamın beni tatmin ettiğini düşünürüm. üretmek açısından değil, nasıl desem kendi içimde hayalperestim ve rupert ın o halleri tanıdık ve bu yüzden rahatsız edici geldi.
görsel

görsel
de niro'nun bana göre en iyi performanslarından birini ortaya koymasına rağmen pek meşhur olmayan filmi. senaryosundan yönetmenine, yönetmeninden oyuncularına kadar kusursuz bir film. de niro ve jerry lewis'in yanı sıra ruh hastası hayran rolünde sandra bernhard 'ın da olağanüstü performansı var. de niro bir akıl hastasından çok, zeka geriliğine yakın bir saflıkta adamı canlandırmış.

de niro akıl hastalıklarıyla ilgili rolleri hep iyi kotarıyor. robin williams'la oynadığı awakenings'teki düzelip bozulan hafif spastik karakteri, burdaki saf rolü, cape fear 'daki saf kötü psikopatı hep 10 üzerinden minimum 8'lik oynamış ki bu 3 ruhsal ya da zihinsel problemli karakter de birbirinden çok uç roller.

--spoiler--

koparan iki sahne, jerry'nin eli kolu bağlıyken masa (sandra bernhard) ın tam anlamıyla delirdiği sahne ve yine sandra bernhard'ın jerry'i sokakta kovaladığı sahnede jerry'nin yavaştan hızlıya kaçış sahneleri bana göre.
--spoiler--

bunun dışında bir komedi filmi denmese de dram da değildir. dram-komedi karışımı bir sistem, daha doğrusu medya eleştirisi denebilir.
komedi ile alakası olmayan bir scorsese - de niro eseri. bazılarına göre değeri bilinmemiş baş yapıt, ama beni pek etkilemedi açıkçası. sebebi de sanırım rupert abinin adına utanmam. utanmaktan filmi izlemeye fırsat bulamadım. bir diğer yorumum da rupert abinin karakterinin derinliğine sanki pek inilmediği yönünde. daha bi tanısaymışız kendisini, süper olurmuş.

ama tabii the big bang theory'deki howard'ın annesine benzer bir anneye sahip olmasına bir şey diyemedim.
de niro, de niro olmaktan çıkmış bildiğin serkan ercan olmuş bu filmde ya da ben benzettim bilmiyorum. dram ağırlıklı ara ara komedinin inceliklerine dokunan sanat dünyasına göndermeli bindirmeli sonunda yüzde hafif bir tebessüm bıraktıran sıcak güzel bir scorsese yapımı.
martin scorsese - robert de niro ortaklığında yapılmış en mükemmel işlerden biri. fakat nedense pek şöhreti yoktur bu filmin. şu anda 8. entryi giriyor olmam bile açıklıyor durumu.

gören duysan izlesin, büyük filmdir.
'komedi filmi olarak sanılsa da aslında dramdır' fikrine hiç katılmıyorum. evet film bütün olarak incelendiğinde dram unsurları içeriyor olabilir ama son zamanlarda kendini tekrar tekrar izletip de beni bu kadar güldüren bir film daha hatırlamıyorum. robert de niro her filminde biraz komedyendir ama rupert pupkin' i canlandırırken gösterdiği performans 'the king of comedy' sıfatını en azından benim nezdimde hakediyor. çok güzel çok.
(bkz: jerry lewis)
(bkz: kemal sunal)
martin scorsese ve robert de niro birlikteliğinin şiddet içermeden de gerçekleşebileceğini kanıtlayan film.
senaryo, paul d. zimmerman'a aittir. 1983 yılında çekilmiştir.
(bkz: Rupert Pupkin)
martin scorsese, robert de niro birlikteliğinin, sıradışı olanlarından sadece bir tanesi olan, 1983 yılında çekilmiş, içinde komedi unsuru olarak görülmese de, jerry lewis'in de oynadığı, özellikle filmin ismi itibariyle, komedi filmi olarak sanılsa da, komediden çok dram'a kaçan, robert de niro'nun sadece ve sadece bir günlük kral olmak için verdiği amansız mücadeleyi, mükemmel oyunculuğuyla harmanlayan, pek bilinmese de, bilinenleri tarafından en sevilen birliktelik filmlerinden birisi olarak bilinen, süper film. De niro ise, yine üzerine yapışmak bilmeyen, farklı karakterlere hayat verme tekniğini çok iyi kullanmıştır bu filmde. ne yapılırsa yapılsın, nasıl kazıklanmaya çalışılırsa çalışılırsın, düşüncesinden, ideolojisinden vazgeçmeyen, idealleri için belki de hayatını harcamış, delirmeye ramak kalan kişiyi eşsiz derecede canlandırmıştır, girer binadan, sekreter olup olmadığına karar veremediğim kadının önünde bilmem kaç kere oturur, izleyici ''artık bir yere bağlansın'' dese de yavaş yavaş, De Niro da, '' cevabı sonunda koyacam'' dercesine filmi tek başına sürükler. izlenilmesi gereken filmlerden birisidir...
güncel Önemli Başlıklar