bugün

Skyblivion modu için henüz oynanış demosu çıkmadı
Ama şöyle muazzam bir fragmana sahip:https://youtu.be/0OAVFugWtow?si=MGlz3Qzjx-d8BH3a
Skyblivion çıksa da Bethesda sağlam bir Remake görse.
millete bulaşmaktan bir türlü bitiremediğim frp oyunudur.
serinin diğer oyunlarına göre daha derin ve ayrıntılı görevlere sahip, elder scrolls serisinin 4. oyunudur. skyrim'in gri ve kasvetli atmosferinden daha canlı ve yeşil bir atmosfere sahiptir. bethesda, fallout 76 diye boktan birşey yapıp işini zora sokacağına bunun remastered versiyonunu çıkarsaydı ortalığı kasıp kavururdu. ayrıca oblivion'u skyrim oyun motoruyla geliştirip daha yeni nesil oyun seviyesine çıkartmayı hedefleyen "skyblivion" adında bir proje de mevcuttur. sanırsam nexus mod topluluğundan elemanlar bununla uğraşıyordu.
Remastered versiyonu çıksa piyasada ne Skyrim ne de witcher bırakacak olan, hikaye olarak da skyrim'den 200 yıl önceki oblivion krizini konu alan 2006 yapımı oyundur.
Başlık the elder scrolls iv oblivion diyor birileri gitmiş eser demiş bilmemne demiş. neyse.

--spoiler--
Water frontta bir gemiye bindim 1 oda kiralayıp dinlendim. Nereden bilebilirdim o geminin kaçırılacağını??
veya katil olduktan sonra black hand in beni gelip müritleri yapmak isteyeceğini.
--spoiler--
Skyrimle de kıyaslayınca bi çamur etmişler oyunu ( skyrimi ) görüntüler grileşmiş questler popileşmiş ejderyalar gelmiş vs vs.
Zamanın nasıl geçtiğini unutturan oyundur. Ayılarla boğuşayım, imp doğrayayım, deadra kalbi toplayayım, alchemy puanı alayım, level atlayayım, harita açayım derken bir de bakarsınız develer kervan olmuş.
dip not: korkunç görünüşlü daedraları iki hamlede biçip, tek boynuzlu at toslamasıyla ölmek paha biçilmez.
şu oyun hakkında bana başlangıç rehberi tarzında bir bilgi birikim verebilecek yazar aramaktayım.

tanım: ilgi çeken rpg yapısı ile bu yaşta kendine çeken oyun.
Tartışmasız en iyi oyunlardan biridir. Ancak onca görev yapıp, can sıkıcı oblivion kapısı kapatıp, bir çok nadir eşya bulup veya satın aldıktan ve güçlü bir nord oluşturduktan sonra oyunun kayıt dosyasının silinmesi ile geri dönmemek üzere terkettim.

Ayrıca umbra sword bu oyunda da varmış.
(#13247948) devam niteliğinde...

ilk zebani kapısı görevini hallettikten sonra bizim keşişin guildine katılıp tövbe ettim. görev verecekti de cehennemden yeni çıkmışım biraz gezeyim dedim. ha bir at hediye ettiler ki hiç sormayın uçurumdan atladık birlikte o öldü ben yamuldum. ancak hızlı seyahat olayını çözdüğümden en yakın şehre ışınlandım. ammavelakin gelir gelmez muhafız "kanun namına teslim ol" diye çıktı karşıma. 2087 lira ceza birikmiş ki ne çaldım hatırlamıyorum bile. efendi efendi yatayım derken mapusda hücre arkadaşım varmış ilk kez gördüm. kaydedip daldım adama, muhafızlar araya girdi benim arkadaşı öldürdüler... ancak kapıyı açık unuttular. pii kaçtım bende, yolda yakalandım... artık göle kadar aynı hikaye.

durumu toparladıktan sonra, dark brotherhood amcası ziyaret etti. ha ama çok acaipti. bir görevdeydim kankalarla mekanı temizliyoruz, yatak gördüm uzandım böyle bi saat. derken amca kankaların yanında bana adam öldürme görevi verdi. bizimkilerin suratı ekşidi galiba ama emin değilim. neyse onu da hallettim, beni mekanlarına davet ettiler. gezinirken bir sıçan vardı öldürdüm. "dernek dışısın" dediler. meğer ki sıçan onlardanmış, derneğe geri dönüş için bir daha uyuduğumda herifin teki gelecekmiş onu ölüdrecekmişim. pii... sıçanlı dernekleri de onların olsun. demiyorum tabi sinsilik veren elbiseler verdiler çok pis farkedilmeden hırsızlık yapmak mümkün oldu. sevdim keretaları, o amca da gelsin kıtır kıtır keserim hemen. onların verdiği ciciler sayesinde yolda bir kadının anahtarını çalıp akşam evine daldım... lakin evinde sadece patates vardı. girdiğime bin pişmanım tabi, üzerimde bulunan 3 şarap şişesini kapının önüne bırakıp geri döndüm.

yani bu oyun çok fena şimdilik, veya ben çok kişiselleştiriyorum. ki ilk yazdığım entry'e ithafen yeni karakter yapsam tamamen hırsızlık üzerine yaparım lan. zaten hitman'le büyümüş bir insanım. çok fena süikast yapmışlığım var. galiba yeniden açacağım şimdi oyunu, galiba.
5. yıldönümü şerefine tekrar piyasaya sürülmeye hazırlanan bethesda efsanesi.

oyun aslında o kadar basittir ki, dümdüz oynamaya kalksanız dünyanın en sıkıcı oyunu bile gelebilir size. ama rol yaparak oynayan her oyuncuda anıları vardır oblivion'ın.

dünyanın en tipsiz wood elf'i yaratıldıktan sonra oyuna başlanır. karakter rogue olarak oynanmaktadır. dark brotherhood görevleri kurcalanırken bir noktada vampir olunur ve oyunun akışı tersine döner. doğrudan güneş ışığı karaktere sürekli hasar vermektedir, bu yüzden bütün seyahatler gece yapılmaya başlanır. kan içilmeyince güçlenilmesine rağmen tipsiz karakter iyice tipsizleşir, insanlarla konuşulamaz hale gelir. kafamdaki karakter, yapısı gereği adi ve şerefsiz bir karakter olduğundan her gece masum insanların kanı düzenli olarak içilir. bazen de görev yapılırken gece gündüz dengesi şaştığından kan içilmeyen geceler dördü bulur. dört günden sonra maksimum güç ve maksimum insanlıktan çıkmışlığa ulaşılır. bir gün yine görev peşinde dağ bayır gezinirkene kan içme ritüeli aksatılır. görevler henüz gidilmemiş yerlerden oluştuğundan fast travel yapılamamaktadır. şafak sökmeye yakın, bir şehire kan molası yapmaya karar verilir. fast travel açılır ve imperial city'e gitme talimatı verilir, saatler ilerler ve karakter güneş ışığında seyahat ettiği için ölü olarak şehre ulaşır. ceset şehrin ortasında yatmaktadır. son save'e uflaya puflaya dönülür. oyun içi zaman ile bir ay vampirlikten sonra güç bela vampirlikten çıkılır ve vampirliğe tövbe edilir.

dark brotherhood görevleri bitirildikten sonra yancı olarak dark brotherhood'dan bir murderer (en alt seviye) alınır ve görevlerde işe yarasın diye gezdirilmeye başlanır. soluk tenli yancı abla bütün buglara ve zorluklara rağmen benimle beraber ana görevlere katılır, guardlardan kaçar, oblivion'a gider gelir. çok sadıktır kısaca. skingrad yakınlarında bir ormanda bir ayı saldırır, biz güç bela hayvanla uğraşırken bu yancı abla ölür. ben de bu yancı ablayı hizmetlerinden ötürü gömmek isterim, fakat bu teknik olarak mümkün değildir. dik ve yüksek bir uçurumdan ceset aşağıya fırlatılır. bunu takriben beş dakika sonra yine bir ayı saldırısına uğrarım. fakat nasıl olduysa birden bire yancı abla arkamda belirir ve ayıya karşı benimle savaşır! maalesef yancı abla yine ölür. bu sefer ceset olduğu yerde bırakılır, 180 derece dönüp hızla topuklanır.

bütün maceralar bittikten sonra, kullanılan itemlar hariç elde ayakta ne var ne yoksa satılır ve skingrad'daki üç katlı malikane satın alınarak karakter emekli edilir. ev baştan aşağı dayanır döşenir ve kullanılmış itemlar evin bütün display case'lerine itina ile yerleştirilir. zırh çıkartılır, normal vatandaş kıyafetleri giyilir. ziyarete gelen bütün arkadaşlara emeklilik evi karakteri evde gezdirerek gösterilir.

oblivion bambaşka bir şeydir. bugüne kadar çıkmış en iyi rpg olmayabilir, ama size rol yapma şansı verir.
çok değişik tecrübeler veren oyundur. misal ilk başladığımda dark elf olayım dedim, kılıç kalkan takılınca çok ilerleyemedim tabi, oyunu da bilmiyorum o da var. neyse ikinci kez başladım, insan olayım basit tutayım mantığı ile ilerliyorum. hala başlardayım aslında ama çok gezdiğimden. sağda solda item toplayıp satarak 500 para toplamışlığım var daha oyunun başında. sonra o parayla gittim bi at aldım, ki bazı yerlerde fiyatı 1000lira, ben 500lük buldum diye seviniyorum. söylemesi ayıp, tıkıdık tıkıdık giderken kurtlar saldırdı, atım yalan oldu. az daha ben de ölüyordum. neyse gecenin bir vakti ormanın ortasında hasar almış silahlarımla kaldım tabi. üstümdeki tüm ağırlıkları atıp tabana kuvvet en yakın şehre koştum ama yolda neler düştü peşime... ne can var ne ilaç.büyü kullanmayı bilmiyorum daha, haritadan ışınlanmayı ise bu olaydan 15 dakika sonra çözüyorum.

neyse şehre girişte at satılan yer vardı yine. dedim, 500ü bir daha hayatta toplayamam çalayım bari. seyisi öldürdüm önce (o arada silahım tamamen kullanılmaz oldu, seyisin elindeki çakı var sadece elimde) güvenlik görevlileri de takıldı peşime 2 ok tutturdular az daha ölüyorum canım çok az kalmış. çaldığım at da çok mu yavaş anlamadım herifler 10 dakika kovaladı beni, gördüğüm bir denize atlayıp 10 dakika da ölye kaçtım. sabıkam olduğundan o şehre dönemiyorum. bir şekilde zaten her yerde bir şeyler çalıp en yakın göle kadar kaçmışlığım var, o nedenle hiç bir şehre giremiyorum aslında. çalıntı malları alacak adam da bulamıyorum... yaptığım tek şey mantar toplayıp satarak geçimimi sağlamak. derken dedim, bari hapse gireyim de kurtulayım. bu hayat bana göre değil. bu arada topuklama skill'im çılgınlar atmış at falan istemiyorum bile.

yeni hayatımda artık şehirlerde rahatça gezebilmemden ötürü yan görevleri yapıyorum bir yandan da. o görevlerden birinde de adamın tekinin evine girmem lazım. kapıyı maymuncukla açarken ilk seferinde hemen yakalandım, huyum kurusun kaçmaya başladım ve eski hayatıma 2 saat kadar devam ettim (dağlarda mantar toplamak, ayı kurt ve eşkiyalardan kaçmak) derken yine teslim oldum aynı göreve döndüm. bu sefer eve girdikten sonra polis(güvenlik güçleri) evi bastı kaçamadım bile. derken işte son seferde girdim eve, bir kitap var bakkal defteri tarzında okuduklarımla bir adama gittim. adam dedi "inanmıyorum, kitabu göster" baktım kitap hala o evde... 2 kere daha polisle münakaşa yaşadıktan sonra en sonunda elimde kitap, peşimde polis adama kanıtladım herşeyi ve yine teslim oldum.

özet: eğer ki gerçek hayatta da aynı tercihleri yaparsam vay halime. oyunda o kadar içeri girdim, polisten kaçtım ki bilmediğim ara sokak girmediğim ayı ini kalmadı. hala kimse fark etmeden at çalabileceğime inanıyorum. içimde bir at hırsızı var...
bu oyun ilk çıktığında arkadaşımda izlemiş ve şöyle demiştim "lan bu oyun çok boş lan , büyücüler çok zayıf , bütün işi biz yapıyoruz yanımıza 1 adam bile alamıyoruz"
arkadaşım da onaylayıp "ama çok zevkli abi" edebiyatına girmişti.
kendisi morrowind ı da oynamıştı. netekim beraber baldurs gate 2 gibi bir şaheseri bitirdiğimizden midir nedir. oyun görsel şölen olmasına rağmen içi boş görünmekteydi.

şu ara oyun kıtlığı yaşadığım için bir indireyim dedim. heryerde övüyorlar. puanlar yüksek vs. belki ben maldım anlamadım diye yükledim fakat. hayır oyun hala boş , hala sıkıcı. manasız , gereksiz , özensiz...
yapılmış en içler acısı oyunlardan biri.
ingilizce öğrenmek için oynayabileceğiniz en iyi oyun. duydum ki (bkz: skyrim)'de yoldaymış. heyecanlandım bak şimdi.
bruma city görevini * bitirdiğinde yarattığın karakterin heykelini bruma meydanında, hem de üzerindeki pusat ve zırhlarla yaptırılıp sana adandığını görürsün. o andan itibaren sen bir kahramansın. herkes seni kvathc'un kurtarıcısı, bruma kahramanı olarak çağırmaya başlar.

ama popon kalkmasın çünkü imperial city tehlike altındadır. mankor cameron denen ibnetorun yarattığı sanal cennete gidip doğrarsın deadric yaratıkları. en son mankor cameron var sırada. ama sana direnmez çünkü aslında en başından beri senin oraya geleceğini ve bu cenneti yıkacağını biliyordur. * öldürür ve amulet of kings'i alırsın. bir kahraman olarak bu görev kesmez seni. bu kolyeyi veliaht prens martin septim'e verdiğinde, artık martin themriel ülkesinin imparatorudur.

ancak o büyük portal şimdi daha yakında, hem de imperial city'nin tam ortasında; tapınak bölgesinde açılmıştır. maalesef sadece deadric yaratıklar değil o korkunç sıfatı ile mehrunes dagon da vardır. elindeki hiçbir silah bu yaratığı yok edemez ancak bu yaratık şehri yok ediyordur. o sırada martin septim'i tapınağa getirir ve olacakları seyredersin.

işte o günden sonra sen themriel ülkesi'nde bahşedilebilecek en yüksek makama, champion of cyrodiil katına yükselirsin. etrafındakiler seni şampiyon diye çağırır. hayatta ilk defa bir oyunun biteceğine üzülür içlenirsin.

themriel ülke haritası

(bkz: sakin ol şampiyon)
insanı ekranın kölesi eden oyun.Oynadıktan sonra gerçek hayattan soğutabilir.yapımcılar biraz daha zorlasalar gerçek dünyayı tamamen terk edebilirdim.
oyunda ki fps olayı mükemmel.sırf bu yüzden bile oynanır.ve oyun içndeki fps modunun grafiklere hiç bir etkisi olmuyor.fps olarak büyü yapmak - ok kullanmak daha zevklidir.Ayrıca oyunda bir dark brotherhood vardır ki insanı tiribe sokar.sırf dark brotherhood için oynanır.o derece.
Aşırı doz alınsa bile güzel kalan oyunlardandır. Halisülasyon görmeye başlıyorum, geçen gün tuvaletten kajiit çıktıydı...
2006 dan beri hergün bir saat mutlaka oynadığım oyun.
bir ay kadar önce tüm görevlerini zevkle bitirip "soul trap" yaptığım (oyun müziklerini mp3 formatında telefonuma aktardım) frp oyunu. bu oyun bitmez diyenlere selam olsun.
hakkında bu kadar az şey yazılınca şok olduğum oyun hatta oyun dememek lazım o bir efsane.
her topluluğun görevlerini ayrı bir senaristin yaptığı, bütün görevlerin tamamlanması 200 saatten fazla süren dünyanın en geniş haritalı oyunlarından biri.
müzikleri Jeremy Soule'a ait olan, indirilen eklentilerle oyunu çok çok daha güzel hale getirebileceğiniz, kanımca gelmiş geçmiş en başarılı * oyun.
fallout 3ün eski çağ hali gibin. benim sığ görüşümce böyle. he o şu şekil der bu şu şekil der ama lakin öyle değildir. eyvallahım.

(bkz: dünyanın en saçma konuşan adamı)
haritasındaki ölebilen tüm insanları öldürüp 2.5 milyon bounty'e ulaşarak 48 level bir bard'a sahip olduğum oyun. çok zevkli birşey çünkü tüm evlerin anahtarları var ve adam durdurulamıyor. ayrıca dinlediğim en güzel melodi bu olabilir dedirtebilecek kadar güzel bir astor piazzola eseri.