bugün

2003 cıkışlı explosions in the sky albümü.

first breath after coma
the only moment we were alone
six days at the bottom of the ocean
memorial
your hand in mine
bugüne kadar en çok dinlediğim, en çok keyif aldığım ve en beğendiğim albümlerden biridir the earth is not a cold dead place. explosions in the sky...

albüm; kafalarda kalıplaşmış olan "içerisinde yaklaşık 10 şarkının bulunduğu müzikal kayıt" olmanın çok çok ötesinde, adeta albüm kavramının tanımını tekrardan yapıyor içerisinde bulunan 5 adet başyapıt niteliğinde parçayla.

şarkı uzunlukları, standart bir algı mekanizmasına sahip bir insan için fazlasıyla can sıkıcı bulunabilir, zira albümdeki en kısa şarkı 8 dakika 17 saniyelik süresiyle your hand in mine... şarkıların uzun olması, dinlediği müziği kompozisyon okurmuş gibi okumak isteyen, tadına gerçek anlamıyla varabilmek isteyenlerin karşısına bir avantaj olarak çıkıyor.

albümün açılış parçası; first breath after coma. şarkının ismi her ne kadar, komadan sonraki ilk nefes anlamına gelse de, dinlerken duygusal anlamda komaya girmeniz mümkün. şarkıyı dinlerken kendinizi bir hastanede tek başınıza hissetmeniz mümkün, ben hissediyorum en azından. çok hasta olursunuz, uyursunuz. kalktığınızda etrafınıza bakıp her şeyin aslında ne kadar güzel olduğunu farkedersiniz. tam olarak "o" anın müziğidir first breath after coma. her ne kadar duygusal bir şarkıymış gibi gözükse de, gizliden gizliye "yaşama sevinci" verir. kapalı ve sıkıntılı bir havada dinlenildiği takdirde hava durumunu bir anda değiştirebilme özelliği vardır. bu açık ve güneşli havayı 9 dakika 33 saniye boyunca içinizde, en derin yerlerinizde hissedersiniz.

ikinci parça; the only moment we were alone. tam bir uzun yol şarkısı. fan yapımı klibini izlediğimden midir bilmiyorum, bu şarkı bana "her şeyi bırakıp gitme isteği" veriyor. uzun yola çıkayım, saatlerce dinleyeyim istiyorum bu şarkıyı. arabanın sağ arka camından bütün dünya'yı görebildiğimi sanayım istiyorum. yollarda sabahlayayım, güneş'in doğuşunu izleyeyim istiyorum. çok şey mi istiyorum? hayır... sadece "her şeyi bırakıp gitmek" istiyorum, 10 dakika 14 saniyelik süresiyle albümün en uzunu olan bu parçayı dinlerken.

üç; six days at the bottom of the ocean. okyanusun dibinde altı gün... explosions in the sky şarkı ismi seçimlerinde çok başarılı. bu başarıları, şarkıyı dinlerken kafanızda oluşan görüntülerin kalitesiyle doğru orantılı. örnek olarak bu şarkıda, kendinizi okyanusun dibinde hissetmeniz mümkün. e nasıl? diyeceksiniz. eğer eits dinliyorsanız, öncelikle beden kavramını, sonrasında ise mantık kavramını unutun. çünkü yaptıkları müzik beden ve mantık kavramlarının tamamıyla dışında apayrı bir şey... ruhunuz bedeninizden ayrılıyor ve gerçekten ayrı dünyalara, ayrı boyutlara geçiyorsunuz; tabi yeterince odaklanabilmişseniz. odaklanma hususunda alkolün de yeri büyük, hakkını yememek lazım. okyanusun dibindeki zihinsel yolculuğumuz sadece 8 dakika 43 saniye sürüyor ne yazık ki.

4!; memorial. albümün geri kalan kısmına oranla daha sakin ritmler. üç şarkıdır art arda üzerinize atılan duygu yüklü atom bombalarının üzerine geldiğinden midir bilmem, kızgın sulardan buz gibi çöllere atlanıyormuş hissi veriyor bu şarkı. mantık arıyorsun değil mi? yok sana mantık falan. hele bir dinle albümü, anlayacaksın ne demek istediğimi. 8:50

final; your hand in mine. ellerin, ellerimde. final, albümün en duygusal parçası kuşkusuz. eits gerçekten, gerçek duygunun müziğini yapıyor... gerçek duygu! her ritm, her nota... gerçekten, gerçekten 'duygu'nun en saf hali. bu özelliklerin en belirgin olarak kulağa çarptığı şarkı your hand in mine. kelimelerle, betimlemelerle ifade edilemeyecek bir şarkı. her ne kadar, "bu şarkılarda gerçeklik aramayın." desem de, kendimle çelişmeyi dahi kabul ettirebilecek kadar "gerçek" bir şarkı. her şeyiyle...

explosions in the sky sizi hayaller aleminde 45 dakika 37 saniye uzunluğunda bir yolculuğa davet ediyor.