bugün

türk siyasi tarihinde askerden medet umma polikaları ilk kez gözlenmlenmeyen bir partinin tekerrür eden çığlığıdır. tarihler, olaylar, başkanlar değişir ama ne hikmetse bu alışkanlık değişmez.

sonra yetişen gençlik der ki: efendim darbelerde hep asker bizi ezdi. e ezer tabi askeri çağıran senin ağa babaların olursa askerin yaptıklarından sızlanmayacaksın.
bu parti değil miydi acaba asker siyasete karışmasın diyen zamanın da yoksa yanlış mı hatırlıyorum? o gün asker siyasete karışmasın denmesinin nedeni hüseyin kıvrıkoğlu'nun toplumdaki belli bir kesime hitap eden siyasal görüşleri miydi? şimdi karar zamanıdır. ey milletvekili temsil ettiğin topluluk adına konuş: bu asker bu siyasete girsin mi? girmesin mi?

yaşar büyükanıt ise askerin meclisin askeri olduğunu bilmektedir. ama cumhurbaşkanının ise tsk nın anayasa gereği doğal başkomutanı olduğunu da bilmektedir. başkomutan da zaten yorumunu yapmıştır ve bu satırların yazarı tarafından farklı bir cepheden de olsa desteklenmektedir.
önceki genel kurmay başkanımız sürekli "ordu meclisin ordusudur" diye bir cümle söylerdi. gerçekten de kanunlar bu şekildedir. peki meclisi kim seçer halk seçer. ordu meclisten aldığı görevleri hakkıyla yerine getirmeye çalışır.

şimdi sormak lazım sayın vekile : neden sana ait olan bir görevi başkasına vermeye çalışıyorsun, bu görevi vatandaş bizzat sana vermiş, senin verilmiş bir vazifeyi başkasına verme hakkın var mı? yani duyarlı davranmaya çalışırken hiç de şık olmayan bir hareket yapmıştır sayın vekil.
güncel Önemli Başlıklar