bugün

az demektir. her şeyin azı terbiyedir, çoğu arsızlıktır. mesela ben dert arsızıyım.
ralph waldo emersona göre çocuğa saygıyla başlar.
terbiyesizlikten utanmadığın sürece terbiyeli olmanda sadece nötr durumdadır.
kendini gizleyebildiğin kadar terbiyesizsin, felsefesini benimsemişler var.
Zor bulunan bir özelliktir. Herkeste olmaz. Olmadığı kişilerden de uzak durmak gerekir. Çünkü onlar her türlü ahlaksızlıği yapabilecek tiğniyettedirler.
bunu yıllardır soruyorum kendime:

evinde yatağını toplamayıp anasına ihale eden adam otelde yatağını utanıp toplarken terbiyeli olma durumunu mu örneklemiştir yoksa terbiyesizlik için mi misaldir.
çoğunluğu aileden alınan bir edep.
yerini pedagoji'nin alması gereken, çocuğun erginin egemenliği önünde diz çökmesi ve erginin arzu ve taleplerini yerine getiren bir birey olması için kalıba sokma girişimlerinin tümüne denir. terbiye işleyiş itibariyle pedagojinin tam karşıtıdır.
pedagoji yardımıyla çocuk, empati kurabilen, anlayışlı, üretken, olayların muhasebesini yapabilen, özgüven sahibi ve sosyal sorumluluğu olan bir birey haline gelir. aile terbiyesi ise çocuğu ancak ebeveyn psikoloji altında ezilen, onların dediklerini doğru sanan bir birey haline getirir ki bugün toplumumuzun hastalıklı olmasının en büyük sebebi de budur.
ülkemizdeki özgüven eksikliğinin, cehaletin, ahlaksızlıkların temel sebebi pedagojinin uygulanamamış olmasıdır. terbiye verilmemesi ile alakası yoktur. lakin türkiyede her birey bir şekilde aile terbiyesi almıştır ancak terbiye bir şeyi değiştirmeyen, sadece varolanı bastıran bir olgu olduğu için bir işe yaramamış, hastalıklı toplumun daha da hasta olmasında önemli bir rol oynamıştır.
tekstil materyallerine uygulanan boya, baskı, ağartma, haşıl sökme gibi işlemlerin genel adıdır.
toplumda az rastlanan her kişide bulunmayan kişiler tarafından sevilmene, sayılmana yarayan soyut bir kavram.
bakkallarda satılan ve tadı çok güzel olan gofret markası.
gezdim şam ile bağdat ı etmek için ilmi talep
ilim ta geride kaldı illâ edep illâ edep!
(bkz: edep)
bir demet tiyatroda mükreminin annesini canlandıran zerrin sümeri in oynadığı karakterin adı. her şeyi geç anlayan, hatta anlamayan biridir.
ne yazık ki futbolu zevk olarak değil, savaş olarak gören empati ve bilinç yoksunu fanatiklerin, galatasaray' ın sembolü olan aslanı da katarak kullandığıdır. bu tip tanımlamalar sadece sinir harbine ve bağların kopmasına yol açar, başka bir amaca da hizmet etmez. saygısızlıktır.
"Terbiyenin gâyesi, insanlarda bulunan kabiliyetleri geliştirmektir." eflatun.

ne yazık ki bizim insanımızda terbiye anlayışı, çocuğunda bulunan kabiliyetleri geliştirmekten çok bastırmak, mümkünse bazılarını yok etmektir.
(bkz: klasik yaşlı teyze sözleri)
olmazsa olmazlardan biridir.
en yalin ifadeyle, baskalarini rahatsiz etmemek demektir. Cagimiz kisi hurriyetlerinin en hat safyada yasandigi bir cagdir.* Kisi sahibi oldugu hurriyetlerin dozajini ayarlayamaz ise hem terbiyesiz olur hem de medeni insan olma niteliginden cikmis olur. Farazi herkesin muzik dinleme hakki vardir. ama hurriyet gecenin bir yarisi, yuksek ses ile kullanilirsa burada terbiyeden ve medeniyetten bahsetmenin kabili yoktur.
şu an itibariyle sözlüğümüzde bulunmayan şey.
ham kumaşların satış için uygun duruma getirilmesini sağlayan tüm işlemlere verilen isim.
safhaları;
1- ön terbiye (kasar)
2- boya
3- apre
tavuk ızgarada ona büyük lezzet veren baharatlı karışımdır.
memnun kaygısız'ın üç karısından biriydi...
edep ya Hu sözünü hatırlatan kelime.
(bkz: aradığınız kelime sözlükte bulunamadı)
sahip olmayanlarin hayatina wallpaper yapilmasi gereken deger.