bugün

bu konu hakkında bir hikaye anlatayım:
günlerden bir gün bir padişah halktan biri kılığına girip. birinin evine gitmiş. ev sahibi onu ağırlamış. yemek yemişler ve sofra kalkmış. sonra konuşmaya başlamışlar:
padişah: sence asalet mi daha önemli yoksa terbiye mi?
köylü: tabiki de asalet
padişah: bence terbiye demiş
böyle devam etmişler. daha sonra padişah saraya geri gelmiş. başka bir gün köylüyü evine çağırmış. yemek yemişler muhabbet etmişler.
sonra padişah: şimdi sana terbiyenin daha önemli olduğunu kanıtlayacağım demiş.
köylü: e hadi bakalım demiş.
birden iki kedi patilerinde kahve ile iki ayaklları üzerinde gelmişler.padişah: bak ben bu kedileri terbiye ettim. kahve bile getirebiliyorlar. demiş.
sonra köylü ambardan bir fare almış. kediler bardakları götürürken fareyi önlerine atmış. ikisi de fincanları atıp farey, yakalamak için koşmaya başlamışlar. bunu üzerine köylü: bak demiş. bir canlıyı ne kadar terbiye edersen et o hep aynıdır. hırsız sa hırsıza dolandırıcı ise dolandırıcıdır demiş.
(bkz: asalet)

insanın her yerde ki etiketidir.