bugün

sanırım artık sağcılık ya da solculuk diye bir şey kalmadı günümüz dünyasında.

insanların ideolojilerini öncelikleri yahut tehlike algıları oluşturuyor.

söz gelimi ülkesinin dış siyaset nedeniyle geleceğini tehlikede gören muhafazakar bir Katolik ile dinsiz biri aynı platformda buluşabiliyor.

ya da ülkedeki ekonomik durum, orta ölçekli bir işletme sahibi ile -kapitalist ekonomik düzeni savunsa da- tam tersi bir dünya görüşüne sahip bir işçiyi bazen aynı noktaya getiyor.

modern dünyanın problemi, tam da budur zaten. kafalar karışıktır. bir bombardıman altında yaşıyoruz. istisnalar haricinde, bombalar ülkelere değil beyinlerimize atılıyor.

müzikle, içi boş siyasi argümanlarla, filmlerle, gıdayla fethediliyor ülkeler.

tüm bu anlatılanlar tahtında, her şey bu kadar birbirine girmişken sadece anılan yazarı değil herhangi birimizi sağcı ya da solcu diye kategorize etmek, yumurtanın sarısını akından söküp almaktan çok daha zor. ki bence elzem de değil böyle bir ayrım. bahsi geçen kavramlar metodolojik, biçimsel şeyler. pratikte değeri yok artık.
kapı tokmağı.
ne yana çevirirsen o yana..
görsel
Tasmasini bir yere bağlamadan havlamayan itler için kurdu bir yere bağlı görmemek rahatsız edicidir.zira köpekler özgürlüğün ne olduğunu bilmediği için bir tarafta olma birinin köpekliğini yapma gayreti güderler.