bugün

şu dünyadaki biricik gayem.

ölüp de göçüp gidersem şu topraklardan gözüm açık kalacaksa bundandır.

öyle bir ukdedir ki içimde volkan olup taşmış ve bir entry şeklinde şehri basmıştır. yöre halkı paniktedir filan.

yahu kardeşim telefonla konuşurken bir insan neden şekilden şekle girer anlamıyorum. karşındaki cumhurbaşkanı mı, obama mı? (hayır bunlar olsa sanki kaç yazacaksa?1+%)

bugün şahit oldum bunlardan birine. gittim büfeden halk ekmeğimi alacağım. sevinçliyim, ümitliyim. (400 lira, normalin yarısı. ama poşete 100 lira alıyor hainler)

büfe sahibi tam poşete ekmeği doldururken birden telefonu çaldı. adam poşeti fırlattı sağa sola... şekli şemali değişti böyle... afalladı, gözü döndü filan. görüşmesini kan ter içinde, kırk takla atarak, boğazı düğümlenerek bitirdikten sonra bana dünyanın en anlamsız gözleriyle baktı ve şöyle dedi:

-hayırdır?

(hayırdır mı? ulan dallama ben müşteriyim. ekmek almaya geldim. ne çabuk unuttun?)

+3 ekmek demiştim..

-ha tamam. şimdi verecem.. (bu sırada elleri titriyor...)

şimdi kameralarımızı günün yorumcusu uvjb'ye bırakıyoruz:

şimdi bu olay bana göre özgüvensiz ve telefonla konuşmayı bir bok sanan insanların yaşadığı garabettir. sonuçta telefon bir iletişim aracıdır ve insanlar içindir.

ama telefonu hali hazırda iletişim halinde olduğumuz bir insanı ikinci plana itecek şekilde kullanmak en hafif tabirle nezaketsizliktir. ayrıca telefonla görüştüğümüz bir insan bizi göremediği için (3g yaygınlaşmaz, korkmayın) rahat olmamız gerekir. hatta mümkünse bir yandan telefonla konuşurken diğer taraftan canlı olarak iletişim halinde olduğumuz kişinin taleplerini yerine getirmeliyiz. zira öncelik her zaman için bizzat karşımızda olan insandır. telefon nihayetinde bekleyebilir.
uğraşmaya bile değmez, imkansız bir durumdur.
telefondaki kişiye yalan söylediği için eziliyor olabilir.
arayan kişi borcunu ödemediği arkadaşıdır. telefonu yanlışlıkla açmış ve açtığına bin pişman olmuştur. borcunu ödeyemeyeceği için de ezik büzük ilginç hareketler yaparak konuşur.
güncel Önemli Başlıklar