bugün

erkekleri saf yerine koyan Atasay reklamında yapılan, sinir bozucu şeydir.

http://www.youtube.com/watch?v=g0CFuHabBbc
bu reklam afrika'da kanlarıyla elmas çıkaran, adeta bir köle gibi çalıştırılan işçileri getirir akla. ondan sonra maddi durumu el vermediği için et bile satın alamayan insanları düşünürsünüz.

sonra nefret edersiniz. atasay'dan, de beers'dan, tüm elmas-pırlanta işiyle uğraşan kanlı şirketlerden.

şu kadarcık ha? pırlanta = sevgi ha?

midemi bulandırıyorsunuz sadece. asla müşteriniz olmayacağım. kürke bir, size iki.
tektaş yüzük fiyatını 1 liralık bozukluklar halinde hatunun eline verip,'bu kadarcık dediğin şey ahanda bu kadar tutuyo' demeyi isteten gıcık reklamlar silsilesi.
kanlı elmas filmini izlememiş olan şu kadarcık beyinli bayanların saçma beklentisi.
reklamların insanları nasıl gerizekalı yerine koyduğunun kanıtı. espiri yaptılarını zannediyorlar kendileri.
"lan garı o tek taşlar mukabili çakıl taşları tepene yağsın da bırak bu elmas hevesini" denilesi olaydır bence. bloody diamond filmini izletip vaz caydırılmalıdır hatunlar. reklamları yazan zihniyet oturup sabah programları da yazıyordur bence. fahriye sen set dışına çık bursadan bağlanan şiddet görmüş kadın ol. osman da stüdyoda kalsın. fezeyan da sunucu olsun hepinizi eleştirsin orda. *
efenim asıl anlatılmak istenen maddelerin boyutunun bir değer arzetmediğidir. yoksa o kadarcık şey nasıl milyarlarla ifade edilebilir?
bu reklamın kadınlarla en ufak bir ilişkisi yoktur. kurgudur. kadınlar ima eder ama bu kadar aşikar değil .
o şu kadarcık şeyin, insanı ne borçlara sokacağını bilmeyen kişi söylemidir. *
"sahtesine de olsa razıyım bey, yeter ki beni hatırladığını bileyim." diyecek en asil duygunun kadınından beklenmeyecek harekettir.
tek taş yüzük hediye etme eylemini, bir ritüel haline getirmeyi amaçlayan, aşağılık bir stratejiye sahip olmaktır.
yavşaklıktır afedersin.
insanlıkla bağdaşmayacak harekettir.
yüzsüzlüktür. **
takılan büyük şeylerden sonra, erkek alınmasın diye öyle denmiştir.

(bkz: ben reklamcının yalancısıyım)
hedef kitle değiliz, hedef kitlenin de birtarafında değiliz. boşa çene yormayınız. bakınız tam bize göre konular var, türban falan konuşalım biz. oyalanırız hem!
taşın boyutlarından bahsetmektir. reklam repliği olarak dikkat çekici olduğundan başarılı sayılabilir.
- şu kadarcık tek taş yüzük.
- bu kadarcık düğün.
- o kadarcık ev.
- bunlar kadarcık çocuklar.
- şunlar kadarcık masraf.
- dünya kadarcık malın yerine, şu kadarcık amcık.
reklamcıların ve reklamverenlerin düştüğü, sürekli düştüğü yanıldan nasibini almış reklam. yanılgının ne olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım, kadın para-pul,mal düşkünüdür ve bunlara sahip edindirilmenin sevgiyle ilintili olduğuna inanmaktadır. erkekse aptaldır, yolunacak kazdır, sevgisini ispatlamak için lapin gibi atlar,atlamalıdır.

aynı yargı şu blendaxreklamında da vardır:

kız ve erkek alışveriş merkezindedir,kız her istediğini dolgun saçlarını ve belkide kalçasını da sallayarak,adetaa erkeğini hipnoz ederek elde eder ve reklamın sloganı gelir dolgun saçmalarıma baktıkça değişti canım caaaaan!..

verilmeye çalışılan: erkekler maymundur, oyna oynayabildiğin kadar.

muhtemel sonuç: 'şu kadarcııık' bir yumruk.
(bkz: diamond/water paradox)
dayak sebebidir.
batının aşkı ifade biçimidir. batı 19. yüzyılda tanrısını öldürdü ve son yüzyılda aşkı. şimdi cinsler birbirlerine birkaç dakikalık zevk veren et parçalarından başka birşey ifade etmiyor. aşk diye ağızlarında kirlettikleri kelime içi boş koca bir hiçten başka birşey değil.

değinildiği üzere afrika'daki kardeş kavgalarından, silahlanmaya karşı birleşmiş ülkelerin silah satışlarını artırmalarından, birilerinin habire zenginleşrken birilerinin habire bir deri bir kemik kalmasından başka birşey ifade etmeyen reklamdır.

herşeyini satmış insanın elinde kalan son şeyi kalbidir. kimsenin onu bu kadarcık küçük şeylere satmamasını dilettiren reklamdır bu.
(bkz: ıslak odunla dövülesi reklam senaristleri)
Sinir bozucu atasay reklaminin sloganinin insaa edildigi davranis bicimidir, evet. Reklam erkeklerden cok kadinlari asagilamaktadir, bu da kabul. Son yillarda pirlanta satislarini artirmak icin sektorde buyuk bir yaris vardir, hatta pirlantada kdv'nin olmamasi, pirlanta sektorunun yahudilerin elinde olmasi da farkina varilabilecek gerceklerdir, eyvallah. Pirlanta cikarmak icin insanlarin kole gibi calistirildigi yerden goge kadar dogrudur, tamam. Fakat anlayamadigim tek bir nokta var. Bugun pirlanta uzerindeki vurgu cok cok bir 10 sene oncesine kadar bilezige, daha oncesinde besibiryerdeye verilmiyor muydu? Yani altinin gelenek olmasi basimiz gozumuz ustune de; pirlanta niye batiyor? Altin da manasiz ve hayati bir ihtiyaci sondurmeyen bir nesne degil mi? Altinin cikarilmasi sirasinda da ayni kolelik zihniyeti, cevre katliami, iktidar savasi vesaire gerceklesmiyor mu? Altini cikaran sirketlerin sahipleri pirlantayi cikaranlardan cok mu farkli? Sadece altin da degil, pekcok degerli ya da yari degerli maden ve mineral hemen hemen ayni durumda. Ya da kapitalizm araci olarak sadece bunlar mi var? Ornegin futbol, muzik, sinema, yeme icme kulturu, moda, kozmetik... bunlar da birer kapitalistik nesne ve/veya kavram degil mi?

Ortada net bir gerceklik var, insan istiyor. Insan isteyen bir yaratik, ve bu durum maalesef bu hicbir ideoloji ya da din tarafindan engellenemedi. Istemek insan dogasinin bir geregi, hatta daha ileri goturursek gelisimin de lokomotifi. Elbette modern yasam, nesneye dayali mutluluk, insani ve insanligi acze ya da bozulmaya surukluyor; ama bir dusunelim, bu kavramlar yeni mi var oldu? Bugun pirlanta istenirken eskiden altin zumrut yakut istenirdi, bugun araba istenirken dun toprak kole at istenirdi. Yarin belki gezegen istenecek, ama kesin olan birsey var ki hep birseyler istenecek. Biz begensek de begenmesek de - begendigim anlasilmasin- kapitalizmin basarisi burada.

bu durumda bir tur mutsuzluk/tatminsizlik sarmalina girmek istemeyen, tuketimi fistekliyen hayat tarzinin pencesine dusmek istemeyen insanlarin yapmasi gerekenler; beklentilerini ulasilabilir duzeylere cekmek ve nesnel mutluluklara alternatif olacak manevi mutluluklara hayatlarinda yer acmak olacaktir. Yine de sunu belirtmek isterim ki birakalim da insanlar gucleri yetiyorsa, kendilerini zora sokmuyorlarsa, pirlantayla, converse ile ya da neyi istiyorlarsa onunla mutlu oluversinler. Herseye, her kavrama, her nesneye olumlu ya da olumsuz o kadar anlam yuklemek, herseyi bir-tur ust insan olmak pahasina kendimize zehir ya da yasak etmek yerine azicik bilincimizi kuvvetlendirsek, hem oyunlara alet olmayip hem de nesneden mutlu olmanin / mutlu etmenin zevkini yasasak ne olur? Hayat inanin o kadar ciddi birsey degil, kimse de tum dunyanin gam yukunu cekecek kadar guclu degil.
ilginç bir satış taktiği olup kadınlar tarafından alkışlarla desteklenmektedir.