bugün

sıklıcı, gıcık edici bir reklemdır. *
Monoton diyorlar hayatıma
(Evet öyle diyoruz, bir zahmet çalışıp, kocana bağımlı olma; Kimse onun hayatına monoton demiyor bak)
Hadi ordan canım
(Nerden canım ve hatta neden canım? Ekonomik özgürlüğün olsa, kendi paranı harcasan ve kocandan kazık yediğinde bir güvencen olsa fena mı olur?)
Perdeme bakarım ben, renklenir günüm hemen
(Yoksa perden sürekli kapalı mı? Dışarıya bakman yasak mı? Trene bakar gibi perdene bakmanın makul ve mantıklı bir açıklaması var mı? Kocanı işe yolcu eder etmez koşarak perdelere bakmanın bilinçaltı nedenleri konusunda profesyonel yardım almayı düşünmez misin? Gününü renklendirmek için gazete, kitap falan okusan, internete girsen, beynine bir şeyler soksan, cereyan yapmasını engellesen nasıl olur?)
Severim nevresimi, deseni anlatır beni
(Yalnızca üzerine yattığın bir kumaş parçasıyla duygusal bağ kurduğuna göre psikosomatik bir hatsızlığın olmalı; Bak senin iyiliğin için söylüyoruz: Kocana bu ilişkinden sakın bahsetme, nevresimle aranızda sır olarak kalsın, çaktırma sakın. Hem nevresimin deseni seni nasıl anlatabilir? Mesela ne der? Embesil mi? Kocana da seni anlatıyor mu? Kocan akşam eve geldiğinde bütün gün ne yaptığını nevresimden mi öğreniyor?)
Bakma ona göremezsin, yatak örtüm duvak gibi
(Evet bir yatağa baktığımda kesinlikle orada duvak, gelinlik, kırmızı kurdele falan göremeyiz. Yalnızca çarşaf, yastık, yorgan nevinden zerzevatı görebiliriz. Sen duvak gördüğüne göre her gece kendini gerdeğe girmiş gibi mi hissediyorsun? Yoksa senin gerdek travmatik miydi? Sen de bekaretin 'o yüce varlığa' hediye edilmesi gereken bir 'namus göstergesi' olduğuna inandırılıp bunu sorgulamayanlardan mısın?)
Evimde mutluyum ben
(Bu durumda zaten evinden hiç çıkma. Çıkma ki, nevresiminle konuştuğunu, seni tanımak için nevresimin desenleriyle konuşmak gerektiğini, gününü renklendirmek için kocan gider gitmez perdelere koşturduğunu kimse bilmesin)
Yok hiçbir şeye değişmem
(Mesela daha çok pencereli, perdeli, nevresimli bir eve de değişmez misin? Düşünsene daha renkli, daha çok nevresim arkadaşlarının olduğu cennet bir mekan!)
Evimde mutluyum ben
(Biliyoruz)
Havluları katlarım, bornozları koklarım, ruhuma yer açarım
(Katlanmış havluları bozup yeniden mi katlıyorsun? Bu havlular kaç günde bir yıkanıyor? Bornozları neden durup dururken kokluyorsun? En fazla yumuşatıcı kokusu alabilirsin? Katlanmış havlularla, koklanmış bornozların neresinde ruhuna yer açıyorsun? Ruhun ve sen ayrı mı takılıyorsunuz? Yoksa ruhun da mı monoton hayatından sıkıldı ve teselliyi bornozlarda arıyor?)
Bak elimde Taç'ım, buraların sultanıyım
(Nerelerin? Perdelerin, nevresimlerin, havluların ve bornozların mı? Canım bak, onlar cansız. Yani karşılarına geçip kafana da kıytırıktan bir taç koyup 'ben sizin sultanınız' dediğinde asla sana yanıt veremezler. Bunu sürdürürsen kafana taç diye taktığın huninin ardından bir de kolları arkadan bağlanan gömleklerden giymek durumunda kalabilirsin. istersen apartman yöneticiliğine aday ol)
Taç bende Taç bende
(Tamam, Taç sende olsun ve sen de kalsın; Biz de olamaz zaten. Şu aralar birbirimize de 'aman bizde olmasın' diye tembihliyoruz. Vakti zamanında kazara taçlandıysak da onları yakıyoruz)
Evimde mutluyum ben
(Evin batsın, Taç'ınla birlikte!)
gelmiş geçmiş en gıcık eden reklamlar sıralamasında en üstlerde kendine yer edinen reklamdır. iyi, sen kapıyı kocanın arkasından kapat, sabahtan akşama kadar perdelerinle seviş bornozlarınla koklaş manyak kadın! yok öyle bir kadın cinsi kardeşim şu dünya üzerinde. bu reklamı yapan reklam firmasının da, onaylayan, pek güzelmiş tamam aldık bunu deyip reklama para veren firmanın da aklına şaşıyorum!
kadın haklarına saldıran reklamdır. işi bırak evinin kadını ol demektedir. Hatta tehlikenin farkında mısınız.
kocası sabah evden gidince bütün gününü taç ev tekstili ürünleriyle sarmalanarak geçiren yurdum ev kadınının kocası eve geldiğinde neden şiddete maruz kalabileceğini bizlere gösteren reklamdır.

+selma ne yemek var?
-kocacım bişey yapamadım bugün gene,hiç vaktim olmadı.
+lan ne yaptın koca gün evde?
-havluları katladım, bornozlara sarındım.
+seni bana parayla mı verdiler lan? havluları katlamış, bornozlara sarınmış, bi tas sıcak çorba yapamadın mı dinine yandımın gavurun kızı seni ya.
kadınların ayrı ayrı kişilerden oluştuğu reklam filmi.
ajda pekkan'ın bu benim dünyam şarkısını coverlamışlar.
sloganları da pek hoş; (bkz: taç bende taç bende)
seyrederken afakanlar bastıran reklamdır.

üç beş siki taşağına denk kocaya sahip ev hanımı bu reklam filminde karakterize edilmiş, türk milletinin mutluluğu tasvir edilmeye çalışılmıştır.

şimdi bu reklam filminde havluları, bornozları koklayıp mutlu olan ablalarımız mı fazla bu memlekette yoksa havlu ve bornozları (ne bornozu lan bornoz giymemiş kadınlar var bu toplumda) yıkıyabilecek deterjan parası bulamayan ablalar mı daha fazla.

bu memlekette ev hanımları devlet çocuk yardımı yapıyor diye kuyruğa giriyor efendiler!

aldığı 20-30 ytl para ile de evine erzak almaya çalışıyor. siz ise tüm ev hanımları villada oturuyor, evlerinde taç ev tekstili ürünleri kullanıyor sanıyorsunuz, millete bu gazı verip, üç kuruşla geçinmeye çalışan türk aile yapısını baltalamaya, ev hanımlerını özendirmeye ve birbirleriyle sidik yarıştırmaya çalışıyorsunuz.

ha bunların da hesabı sorulmayacak mı?
gün gelecek sorulacak elbet.

bu pazar da sıktınız ya canımı hadi hayırlısı çaylak olmazsak iyidir...
güncel Önemli Başlıklar