bugün

taşın sesini tüm galaksiye duyururmuşcasına tahtaya vuran insanlar vs taşın sesini kendisinin bile duyamayacağı şekilde tahtada hareket ettiren insanlar.
örnek verilen insanların kendi oyunlarında mükemmel oynadıklarına şahit ola bilirsiniz.
Tavlayı oynamasını bilmiyorum pek ilgimi de çekmiyor. Satrancı ise ilkokuldayken öğrenmiştim o zamandan beri oynamasını severim hatta bazı dönemlerde saatlerce oynadığım olur..
Tavlada yenilince şansım yokmuş diye biliyordum. Moralin bozulmuyor fazla. Satrançta yenilince eziklik duyuyorsunuz yenildiğiniz kişiye.
tavla boş uğraştır takılmalıktır. öğrenmesi de kolaydır zaten. şans faktörü de vardır hayattaki gibi.

satranç ise bir tutkudur, ona hayatınızı adamanız gerekebilir. usta satranç oyuncusu olmak için uykuya ayırdığınız süre kadar vakit ayırıyorlar her gün.

satranç beyni bulandıran bir şey bana göre. taktikler, varyantlar günümüzde inanılmaz bir seviyeye gelmiş. para getirisi olsa da o seviyeye gelmek için hayatınızı adamak gerekiyor. zaten satrancı çok iyi oynayan insanlar tuhaflardır. yerlerdeki fayanslara bakarak hamle yaparlar zihinlerinde.

amatörün iyisi bir seviyeye gelinip hakem olunabilir belki.

ayrıca çok tuhaf bir versus.
Tavlanın hızlı temposu beni kendisine daha çok çekiyor. Bir de biz Türk üz tarihin hiç bir döneminde her şeyi ince ince hesap edip ona göre hamle etme olmamış yapımızda. Dolayısıyla satranç bize o noktada da hitap etmiyor genetiğimize aykırı..
Birbirinden çok farklı iki oyundur. Tavladaki pulların hareketleri tek yönlüdür. Satranç ise bambaşka bir dünyadır. ikisinin de seveni vardır. Satranç oynarken daha fazla konsantrasyon gerekir ve zaman kullanımı da önemlidir. Bu iki oyunu birbiriyle kısaylamak yersizdir. Ben tavla bilirim, satranç da bilirim. Zar gelmezse eğer tavlayı yeni öğrenen birine dahi kaybedebilirim. Satrançta ise yeni öğrenen birisinin orta seviyede oyun bilgisi olan kişiye karşı kazanma ihtimali yok denecek kadar azdır çünkü şansa yer yoktur. Tavlayı, batakla kıyaslayabilirsiniz ya da şans faktörünün olduğu herhangi bir oyunla ama satrançta bunlar geçersizdir.
Bana hep satranç burjuva oyunu tavla ise avam oyunu gibi gelmiştir. Ne yazık ki satranç oynamayı sevmiyorum ve tavla oynamak daha eğlenceli. Tavla tercih ettiğim için hep eziklik hissetmem bundan dolayı sanırım.
Satrançta hiyerarşik bir düzen vardır.
Tavlada bütün pullar eşittir, daha komünist bir görüşe sahiptir.

Satranç mantık ve tedbiri öğretir.
Tavla cesareti ve risk almayı.

Peki hayat, her hamlesini oyuncunun seçtiği, öngörü ve ustalık sayesinde kazanacağı bir tür satranç mıdır?
Yoksa sonucunu zarların saptadığı, kimilerinin şans, kimilerinin önceden belli bi yazgı olarak kabul ettiği bir tür tavla mıdır?
efsaneye göre
hint imparatoru danışmanlarına, çocuklarının savaşta iyi düşünen başarılı birer general olmaları için bir yol bulmaları talimatını vermiş ve bu talimat üzerine imparatorun danışmanlarından herssabbin dahire adlı bir hint düşünürü (bkz: satranç) oyununu bulmuştur.

daha sonra hint imparatoru, bir satranç takımını, yanında bir mektup ile birlikte, hediye olarak pers imparatoruna göndermiş. mektubunda oyunla ilgili hiç bir açıklama yapmamış ve pers imparatoruna;

“kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha çok ileriyi görüyorsa o kazanır. işte hayat budur…”
diye yazmış.

pers imparatoru bu mesajı dönemin en alim veziri olan buzur mehir ile paylaşmış ve ondan önce oyunu çözmesini, sonra da karşılık olarak hint imparatoru’na hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini istemiş.

tavla; karşılıklı 12'şer hane üzerine 15 tek renk ve 15 zıt renk ten oluşan pullar ile oynanan iki kişilik bir oyundur

tavlanın 4 köşesi 4 mevsimi, içindeki karşılıklı 6'şar hane 12 ayı, pulların toplamı ayın 30 gününü, siyah-beyaz pullar gece ve gündüzü, karşılıklı 12'şer hane günün 24 saatini simgeler…

hediyesine iliştirdiği mektupta ise şöyle yazıyormuş:
“evet, kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha çok ileriyi görüyorsa o kazanır.
ama şansı da (bkz: zar) unutmamak gerekir.
işte hayat budur…”

zarların iyise geri kalan her şey boştur.
işin garibi… zarların kötüyse de geri kalan her şey boştur.
tavla tavla beni tavla, salla pulları zarları alır.
Tavla avam, satranç asortik.
Satranç daha büyük bir ustalık gerektirir ve dolayısıyla daha büyük bir vakit kaybıdır. Ayrıca oynayanları çoğu kişi itici bulur.

Yararları belki vardır ancak zararları daha çok gibi.
Satranç, entel tavlasıdır. Kültürlü beyler piyon feda edip fil avlama peşinde egolarını yarıştırılar.
Satrancın kendine göre bir havası ve karizması var. Ama tavlanın da samimi tarafı bulunuyor. Ben, mesela koltuk altına satranç tahtası sıkıştırıldığına rastlamadım.
tavla'nın şarkısı vardır. satrancın yoktur.

tavla tavla beni tavla
salla pulları zarları
salla salla beni salla
vallahi geldim oyuna
Tavla 3.elde sıkar. 3-0 öne geçip çok kaybetmişliğim var bu yüzden. Satranç bizim ülkede "hadi oyna beee amma düşündün aq" tarzında oynandığı için hemen biter.
ikisininde yeri ve verdiği zevk faklı.
neden vs diyerek "tek boyutta" ısrar ediliyor, bu genetik kodlarımıza işlenmiş "tek doğru"yu bulma çabası mıdır diye düşündürür.
tavla. satrançta karşındaki senden iyiyse asla yenme şansın yok, mazeret de uyduramazsın. Ama tavlada yenme şansın var ve yenilirsen de şans deyip kendini uyutabilir ve moralini nispeten az bozarsın.
Net olarak satranç.

Tavla sadece kahvedeki insanlara hitap eder. Fakat satrançta herkesle hitap eder.
tavla mirkelam şarkısıdır, satranç değil.
ikisi de zeka, taktik ve strateji oyunudur. ikisinde de psikolojik hamleler yapılabilir.
akıllı adam işidir satranç, tavla ise kumarbaz işi.
bi kere santraç değil satranç.

benim için satranç her zaman önde olacaktır. satranç bir yaşam felsefesidir benim açımdan.
tavlada zara gore stratejı olur, satrancta her sey stratejıdır.
iki dillera destan oyunun kıyaslamasıdır.

Tavla hayattır, Satranç hobi.
güncel Önemli Başlıklar