bugün

tatlısu müslümanlarını çoğumuz duymuştur. yaşamımızın her anında karşımıza çıkan kişiler olmuşlardır onlar. bu kişiler dinlerini olduğu gibi değil de, değiştirerek, keyiflerine göre yontarak ve cımbızlayarak kabul ederler. kutsal kitaplarını dahi okumamış olan bu kesim genelde "ya varsa?" diyerek inanan kesimdir. şiddet içeren bir hadis götürdüğünüzde hadis inkarcılığına, şiddet içeren bir ayet getirdiğinizde "arapçada öyle yazmıyor!" önermesine sığınırlar. kutsal kitaplarını kendi dillerinden okuyup uygulayan araplar gerçek müslüman değildir de sadece kendileri gerçek müslümandır...

tüm bu müslümanlara "tatlısu müslümanı" diyoruz. dilimize öyle yapışmış bir kere. fakat bu yazımda sizi şaşırtıp bu kesimden değil de farklı bir kesimden bahsedip onları eleştireceğim: tatlısu dinsizleri...

1- ateist olmak için kuran'ı okumak veya diğer dini metinlerin hatasını görmek yeterli değildir. çoğu zaman yeni ateistler kendilerine neden ateist oldukları sorulduğunda "kuranı okudum ateist oldum" gibi bir cevap verebiliyorlar. buna çok şahit oldum. fakat bir dini metnin reddedilişi yalnızca dinin yanlışlığını ve o dindeki tanrının olmayışını gösterebilir. bunun dışında çok sayıda tanrı modeli öne sürülebilir. bir ateist tanrıları reddeder, sadece dinleri değil. örneğin kurandan bağımsız tanrı modellerine ne denilebilir? bir deist tanrı modeline inanmayışını ateist sadece kuran'ı sorgulamasıyla nasıl açıklayacaktır? bunu sadece dini metinleri okuduktan sonra "ben ateist oldum" diye böbürlenen kesime söylüyorum. dini metinleri okumak bir kişinin ateist olmasına doğrudan sebebiyet vermez, vermemelidir...

ateist olmak çok daha kompleks bir araştırma gayretine girmek demektir. tanrı konusu yalnızca dinlerle değil aynı zamanda kozmolojiyle, felsefeyle, biyolojiyle ve tüm bilim dallarıyla alakalı bir konudur. o zaman nasıl yalnızca dini reddederek, tanrıyı da reddeden kesim bu kadar çoktur ki? eğer kendinize ateist diyorsanız dinlerden bağımsız tanrı modellerini de incelemeli ve onların da mantıksızlığını kabul etmelisiniz. "neden ateistsin?" sorusuna "kuranı okuduğum için." cümlesi sadece başlangıç olabilir. bu cümle dinleri nasıl reddettiğinizi gösterecektir, tanrıyı reddedişinizi değil. nitekim kutsal kitabı okuyup, dinleri reddedip tanrıya inanan kişiler de vardır. o halde bu sorunun cevabı (neden ateistsin) yalnızca dinlerin reddedilişinden geçmemelidir.

2- bu madde tüm günümüz gençlerini kapsayan bir madde olacak. okumama sevdası veya okuma üşengeçliği... uzun bir yazı gördüklerinde "özet geç bla bla" diyen, bir kitabı karıştırıp resim var mı yok mu diye bakan, eline kitabı dahi almayan kişilerden söz ediyorum.

eğer gerçekten ülkenin cahillikten ve cahillerden çektiğinin farkındaysanız dediğimin önemine daha fazla varacaksınızdır. insanlar okumuyorlar. okumayınca bilgilenmiyorlar. bilgilenmeyince cehalet ortaya çıkıyor. cehalet tüm insanları etkileyen bir sorun haline geliyor. o halde sorunun kilit noktası olarak okuma alışkanlığı kazanmaya çalışın. elbette hepinizin eğlenmeye de ihtiyacı var. gülün, kahkaha atın, sosyal aktivitelerde bulunun, gezin, dolaşın ama kitap da okuyun. muhakkak ilgilendiğiniz bir konu vardır. kimi felsefe sever kimi aşk, kimi gerilim sever kimi populer bilim; ama mutlaka herkesin okuyabileceği bir şeyler vardır. sizin yapacağınız tek şey, o ilgilendiğiniz konuyu bulup onunla ilgili okuma listesi çıkarmak ve günde en az 30 dk okumak. bunu yapmanız o kadar zor değil diye düşünüyorum.

zira kendine "sorgulayan" "karanlıkları yenen" "zincirleri kıran" diyen onlarca ateist 4-5 paragraflık metni bile okumuyor. eee siz daha okuma üşengeçliği tabusunu yıkamamışsınız, ne sorgulamasından ne karanlığı aşmasından bahsediyorsunuz?

3- dindarlara bakarak bir dinin yanlış olduğuna karar veremezsiniz. bir imam gidip hırsızlık yapmış, birkaç genç tartışma grubunda "işte islamiyet bu" diyor. bu kadar büyük mantık hatası olabilir mi? bir kişinin yaptığını doğrudan dine yükleyemezsiniz. bir imam hırsızlık da yapar, yardım da. bir ateist kötülük de yapar iyilik de... kişilerin hareketleri bağlı oldukları düşüncelerden bağımsız olarak değerlendirilmelidir. çıkıp birinin "x kişisi ateisttir. x adam öldürmüştür. dolayısıyla ateizm adam öldürmek demektir, ahlaksızlıktır. işte ateizm bu" demesindeki mantık hatasının aynısını ılıman ateistler de yapmaktalar.

ben de dindarlar üzerinden çok sayıda eleştiride bulundum. ama şu ana kadar ben ve birçok arkadaşım bu konuda çok yanlış algılandık. evet biz de dindarlar üzerinden eleştiri yapıyoruz fakat yaptığımız eleştiri şu şekilde "günümüzde ve geçmişte dünyaya en çok dindarlar zarar vermiştir. bu oran kişilerin dine bağlanmaları ile orantılı şekilde olmuştur. bir kişi dine ne kadar çok bağlanmış ve iman etmişse insanlara çok sayıda zararı dokunmuştur. intihar bombacılarından haçlı seferlerine kadar dünyaya en çok zararı dokunanlar din adına yapılan ve işlenen suçlardır. dolayısıyla din en büyük sorunlardandır ve ancak dindarların dinlere bağlanması engellenirse iyi bir dünya elde edebiliriz. bizler daha iyi yarınlar ve daha iyi bir dünya istiyoruz dolayısıyla dinlerle bilgisel bir savaş içerisindeyiz. "

bu tür bir argüman kabul edilebilirdir ve bir ateistin takındığı tavır bu şekilde olmalıdır. dindarların yaptıkları dine değil dinin toplum üzerindeki etkisine delil olabilir. bir ateist de olaylara bu şekilde yaklaşmalıdır. ve ya yukarıdaki argümanı şu şekilde değiştirebilir:

1- x kişisi kötülük yapmıştır
2- x kişisi bu kötülüğü din adına yapmıştır.
3- dolayısıyla din toplum üzerinde zararlı etkilerde bulunmaktadır.
4- o halde din engellenmelidir

bu şekilde br argüman bizzat dinin yanlışlığına yapılmış bi argüman değildir ve kişinin neden dini reddettiğine dair bir koşul oluşturmaz. bu önermeyi kullanmak isteyen ateist "hırsızlık yapan imam" örneğinde ancak imam hırsızlığı din adına yapmışsa, örneğin allah'ın ona böyle bir şey emrettiğini iddia ederek yapmışsa kullanabilir. peki bir kişi dini reddeşini kişiler üzerinden yapabilir mi? elbette yapabilir. fakat yukarıdaki gibi "bir müslüman kötülük yaptı dolayısıyla islaiyet budur" diyerek değil. şu şekilde:

1- a kişisi insan öldürmüştür.
2- a kişisi bu hareketini kutsal kitabından ve dininin kaynaklarından yararlanarak yapmıştır
3- dolayısıyla a kişisinin bağlandığı din etik bir din değildir.

bu şekilde bir argüman ise en etkili argümandır. örneğin bir müslümanın pedofili olması doğrudan islamiyet ile bağdaştırılamaz. fakat bu kişi pedofili oluşunu dinine bağlayabiliyorsa kişinin o hareketinden din eleştirilebilir. mesela pedofili kişi savunmasında "peygamber efendimiz aişe annemiz ile 9 yaşında evlenmiştir. o halde bunu yapmamda bir problem yok" derse kişinin yaptığı bu hareketten din eleştirilebilir. yani dindarlardan yola çıkarak din eleştirdiğinizde iki şeye dikkat etmeniz gerekir

a) kişi bu hareketi din adına mı yapmıştır?
b) kişi bu hareketini dini bir metine ve kaynağa dayandırabiliyor mudur?

bu sorulardan sonra dindarlar aracılığıyla din eleştirilebilir. aksi takdirde oldukça karşılaştığım o eleştiriler boşunadır ve kişiler üzerinde etki bırakmamalıdır

4- kendini ateist olarak tanımlayan gençlerin en büyük sorunu ise yeterince sorgulamamış oluşlarıdır. kendilerine her ne kadar sorguladıklarını söyleseler bile aslında yeterince bilgisi ve araştırması olmayan o kadar çok kişi bulunmaktadır ki, haddi hesabı bulunamaz. örneğin henüz tanrının varlığına dair argümanların zerresini bilmeyen ateistler vardır. ateist argümanları hiç duymamış olan gençlere rastladım. o kadar ki bundan kısa bir süre önce bir ateist arkadaşla tanıştım ve kendimi müslüman olarak gösterdim. kısa bir tartışmaya girmem sonucunda aslında hiç bilgisi olmadığını farkettim ve ona tanrının doğruluğunu kabul ettirecek noktaya geldim (daha sonra sohbetlerimizde elbette kendi sunduğum argümanları çürüttüm).

kişiler o kadar ki daha dünyanın en ünlü ateist filozoflarını ve bilimadamlarını bilmiyorlar. richard dawkins'i, stephen hawking'i, lawrence krauss'u, daniel dennet'ı, sam harris'i, lewis wolpert'ı bir kenara bırakın adamların kerem cankoçak'tan sevan nişanyan'dan bile haberleri yok. kişilere kelam kozmolojik argümanı soruyorum susuyorlar. ince ayar argümanından bihaberler. descartes'in ontolojik argümanını duymamışlar.

sizler tüm ateist ve inançlı kişilerin fikirlerini görmeden nasıl görüşünüzü seçmekte karar verebilirsiniz, anlayamıyorum. eğer kendinize ateist diyecekseniz bu ünvanın hakkını vermeli ve belli konularda araştırma yapmalısınız. hiç araştırma yapmayan kesimden bahsediyorum. bırakın inançlıların argümanlarını, ateist argümanları bile bilmeyenler var. kötülük problemini, gizlilik sorununu, tanrı paradokslarını bilmeyenler var.

5- şu an için aklıma gelen son eleştiri ise büyük çoğunluğun dindarları küçümseyişidir. "dindarlar dar kafalıdır, sorgulamazlar, aptaldırlar bitti." gibi sığ bir düşünce bazı kişilerde bulunuyor. oysa günümüz dindar din felsefecileri arasında çok iyi felsefeciler bulunur. dindarları küçümsemek oldukça hatalı bir önyargı. alvin platinga, william lane craig, robin collins, john lennox, caner taslaman, enis doko gibi çok sayıda entelektüel inançlı sayabilirim. dolayısıyla sandığınız gibi dindarlık her zaman cehaleti yanında getirmez. evet çoğu zaman içiçedirler ama her zaman değil. bu nedenle tartışma programlarında kişilerin dinlerine göre değil de düşüncelerine göre onları yargılarsanız daha hoş olacağını düşünüyorum.
Nasıl ateist oldun sorusuna "kuran okuyarak" cevabını veren ateistlerdir.
alfa sorgulama'da hakkında geniş analiz yapılmış olan ateistlerdir.
--spoiler--
2- bu madde tüm günümüz gençlerini kapsayan bir madde olacak. okumama sevdası veya okuma üşengeçliği... uzun bir yazı gördüklerinde "özet geç bla bla" diyen, bir kitabı karıştırıp resim var mı yok mu diye bakan, eline kitabı dahi almayan kişilerden söz ediyorum.
--spoiler--