bugün

içinde bulunduğum nesildir. hatta 200 küsür pokemon tasosunu saklama fırsatı bulmuş biri olarak şanslıyım sanırım. baktıkça çocukluğum ve apartman merdivenlerinde taso kapıştığımız yıllar geliyor aklıma.
O kadar taso zaman içinde ne oldu da kayboldu? Zira bana kalsa hala oynarım.
Taso beyblade yugioh futbolcu kartı envai çeşit ürün halen 51. Bölgede sakladığım yerde duruyor. Bu arada kulağnıza küpe olsun koleksiyoncular taso başı 20 lira veriyormuş söylemesi. Geçen sene evdeki ansiklopedileri 300 liraya bi koleksiyoncuya okutmuştum.
hepsin kökmüş nesildir.
beyler :(
5 vs 5
10 vs 10

oynamaya cesaretli olan kişiyimdir. Gizli taktiklerim sayesinde ne kökerdim alayını behh.
Pokemon lu tasolardan önce looney Tunes li olanlar vardı. Onlarla başlamış nesildir.
Bilye de oynayan nesildir. Bana çocukluğumu getirinn
artık iş güç sahibi olmuş nesil.
Ev taşırken kaybettiğim tasolardır. Üzen bir başlık,Kaybettiğimi hatırlatmıştır.Çok emek emek biriktirmiştim onları be.
içinde bulunup duygulandığım nesildir.Merdivenlerde taso oynardık deli gibi.Yüzlerce tasom vardı.Hey gidi günler.
(bkz: efsane)
bizim o zamanlar cips alacak paramız yoktu, o yüzden hiç taso biriktiremedim.
taso biriktirmek için aldıkları cipsleri indirdikleri göbekli gövdeyi eritmek için şimdilerde pokemon go ile sokak sokak geziyorlar.
Mahallenin ilk Ash'i bana çıkmıştı. Sokağın en başından aşağı doğru koştuğum günü hatırlıyorum. Ulan o günler unutulur mu be.
Bir torba tasomu anasınıfı öğretmenim olan kevaşe almıştı, sınıfta oynamak yasak dedi ama sonra kendi oğluna verdi tüm sınıftan topladıklarını. Bakın bu dramdır. O yaştaki travmamı bir düşünün. Hala içimde bir yaradır.
Benimdir efendim. Kız çocuğu olmama rağmen çok severdim bilye oynardım taso oynardım bebeklerimde vardı ama onlar çok ilgimi cekmezdi. Çok çamur oynardım ellerim catlardi.şimdilerde hiç göremiyorum dışarda çamur oynayan çocukları.
zamanında çok can yaktı misali zamanında çok cips yedirtti. iki şey hala aklımda: ilki dört kollu bodyci kılıklı bir pokemon için pikachu verdiğimde mahalledeki çocukların mutluluk ve hayranlığı (pikachu'ya). ikincisi de bu tasoları üst üste koyup kule yapıp oynadığımız oyun.
1 kavanoz tasomuz vardı abimle biriktirdiğimiz,mahallede taso turnuvaları düzenlerdik.

ne günlerdi be.
kasabada önüme gelen tüm rakiplerimi bir bir üttüm, keptim. geride gözü yaşlı çok çocuk bıraktım ben. 10 tasoyla evden çıkar 100 tasoyla geri dönerdim. bir zaman sonra artık ne kepebileceğim bir çocuk ne de kazanacağım bir taso kalmıştı. kasabanın en büyüğü bendim.

gel zaman git zaman büyüdük. tasolarım; çocukluğumdan bana kalan madalyalarımdı, değerliydi. bir gün bu şeref madalyalarıma bakmak, eski günleri yad etmek istedim. ama gözüm gibi baktığım tasolarım koyduğum yerde değillerdi.

hemen annemin yanına gidip: ''anne tasolarım nerede?'' diye sordum. annem ise sobayı işaret edip: ''bak ısınıyon ya'' dedi. yıkılmıştım...
Kökmek kelimesini hic kullanmazdık. Ütmek denilirdi daha cok.
taso neymiş?mahallerler,aileler arası boncuklu tabanca maçları vardı bizde.Hiç unutmam zenginler uziyle gelirdi.
Ütmek kelimesini hiç kullanmazdık. Kekmek denilirdi daha çok.
boncuklu tabancayla kedi vurmuşluğum da var allah affetsin, cami bahçesinde kaçak bilye oynarken çaycının şiddetine maruz kalmışlığım da. taso çıkacak diye sürekli cips alıp hastanelik olan yaşıtlarımızın arkadaşı olan nesiliz biz.

edit: kedi yaralanmadı.
Her defasında max çıkıyordu yav bir kerede kinamiyo takao çıksın diye bakkalcı Necmeddin amcaya çıkışmışlığım bile vardı. Sonra bir sabah cips aldım gene veee takao çıktı. Ne kadar sevinmiştim o ara valla.
kaldırımda oynamaktan pantolonunun baldır kısımları zedelenen, misket* oynamaktan baş parmaklarının tırnak altları yara olmuş nesildir aynı zamanda.