bugün

olayların arka planını araştırır. sosyal-psikolojik, neden-sonuç ilişkisine dikkat eder. olaylara ideolojik yaklaşmaz. karakterleri, zamanı, mekanları başarıyla kullanır. anadolu'yu iyice tanıdığı eserlerinden anlaşılır. ancak bir kusuru vardır, o da araştırmak gibi bir adetinin olmayışıdır.
çoğu kişinin sırf kulaktan dolma bilgilerle dudak büktüğü, okumadan hakkında yorum yaptığı oysa okunduktan sonra insan beyninde çok güzel etkiler bırakan bir yazar olduğunu bilmediği değerli edebiyatçımız. kitaplığımda kemal tahir'le yanyana duruyorlar ve bana her ikisi de gurur veriyor.
yalnızlar' isimli eserinde şöyle der ' insanın içinde bir şey vardır, bir şey. Kopar mı, kırılır mı, zedelenir mi ? Bir şey olur işte.. ondan sonra dünyaları versen de o, o ışığı, o cıvıltıyı bulamazsın artık. Artık olur mu ?
Toplumsal sorunlari, bireysel ahlak yönünden ve psikolojik acidan degerlendirmistir.

Romanlarindaki karakterler ideal tiplerdir.

Roman: küçük ağa, Osmancık, ibişin rüyası, firavun un imanı, siyah kehribar, gecligim eyvah, donemecte...

Hikaye: oğlumuz, yarın diye bir şey yoktur, iki uyku arasında.

Tiyatro: ayakta durmak istiyorum, dört yumruk, üç oyun, güneş ve aslan.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının tanınmış yazarlarındandır. bundan 24 yıl önce bugün vefat etmiştir.
konya-akşehir doğumlu yazar.
Boşuna değil, bazı insanlar, hayatı çok severler. iyidir bu, güzeldir.

Bazı insanlar, bir de hayatı çok sevdirirler. Bu çok daha iyidir, güzeldir. Onlar, yalnızca hayatı çok sevmekle yetinmeyip, o sevgiyi başkalarına da yayabilecek denli yücelenlerdir.

Arkadaş çevremin adını bile bilmediği, bilse de anmak istemediği, Türkçe'min en iyi yazarlarından biri, Tarık Buğra'dır.

Bana göre, Türk Edebiyatı'nın en değerli yazarlarından biri olması, onun romanlarındaki kurgunun, anlatımın, çarpıcı diyalogların, gerçekliğin, yalınlığın hep önde olmasından çok, ayrıntılardaki içe dokunan, (Aslında dokunan sözcüğü yetersiz, batıp kanatan) güzelliklere yer vermesidir.
Kanatan güzellik mi olur demeyin, oluyor... Güzelleştiren kusurlar düşünün (Haldun Taner rahmet istedi, anıyorum.), onun gibi...

Tarık Buğra, Yağmur Beklerken romanında, baş karakter avukat tiplemesini uyaran bir yan karakteri, "Tarlalara suyu daha kolay getiren bir sistem getirdin, güzeldi. Bunu, diğer çiftçilerle paylaştın, bu daha da güzeldi." diye konuşturur.
içe dokunan bir konuşma başlangıcı, değil mi?

Tarık Buğra, yazdıklarıyla hep içimizi ve dünyayı güzelleştirendi.
Küçük Ağa nın yazarı en tanınmış romanlarından ve en çok okunan ronalarından biridir .
memleketimin yazarıdır.
Türk yazar. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Bir yandan da geleneksel değerleri savunduğu hikâyeler, romanlar, oyunlar yazdı. Küçük ağa (1966), Küçük Ağa Ankara’da (1966) adlı romanlarında Kurtuluş Savaşı yıllarını ele aldı, Osmancık (1983) adlı romanında Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattı. Bu romanları TV dizisine dönüştürüldü. Hikayelerini Oğlumuz (1949), Yarın Diye Bir Şey Yoktur (1952), iki Uyku Arasında (1954 adlı kitaplarında topladı.

Kaynak: http://www.yeniansikloped...ugra-tarik/#ixzz2ORWh0Qgn
Küçük Ağa romanıyla kurtuluş savaşı'nı gelecek nesillere yaşatan, insanları -özellikle öğrencileri- inkılap dersindeki kurtuluş savaşı bla bla bla efsanelerinden kurtaran, aslında istemeyen bir kesimin olduğu ve halkın kafasının o dönemde karışık olduğunu çok iyi aktaran yazar. dili de çok sağlamdır. şimdiki yazarların dillerine baktığımızda ölümüyle son dönem türk edebiyatı'nın kan kaybettiğini söyleyebiliriz.
değeri anlaşılamamış, ideolojisi yüzünden hep arka plana atılmış edebiyatçımız. oğlumuz adlı hikayesini daha çocuğu yokken yazması, üstelik bir iddia için 3 saat gibi bir sürede yazması, öykünün ne kadar güzel olduğuna bakılırsa hayran olunacak birşeydir.
yazdığı küçük ağa ile gözümde efsaneleşen fakat diğer eserlerinde bu ivmeyi yakalayamayan edebiyatçı yazar. zannımca kemal tahir ve yakup kadri sağ muhafazakar yansıması. fakat kemal tahirin eline su dökemez. buna rağmen tarık buğra kurtuluş savaşını halkın gözünden veren ve milli ideolojimizi müslüman-muhafazakar çerçevede özümsemiş ender edebiyatçılardandır. akşehirlidir.
(bkz: yağmuru beklerken)
adının sonunda bir de 'k' harfi olmayan yazardır. tarık dursun k. ile karıştırılmaması gerekir. gençliğim eyvah ve küçük ağasıyla beni benden almıştır. bütün kitaplarını okumalı.
kucuk aga ve osmancık romanlarıyla türk dilinin doruklarında gezdiğini kanıtlamış mükemmel yazar.
küçük ağa romanıyla beni kendisine bağlayan, bulabildiğim kitaplarının(14 tane) hepsini okuduğum yazardır. anadoluyu seven, biz anadoluyuz diyen herkesin, her kesmin kendinden bir şeyler bulabileceği yazarlardan birisidir.küçük ağa romanı sadece salih in evine geldiğinde annesinin yaralı yüzünü,yarım bedenini gördüğü zamanki duygu yüklü yazılar için okunabilecek kadar güzeldir.
Süleyman Tarık Buğra. Roman, hikâye, oyun ve fıkra yazarı, gazeteci.

Cumhuriyet’in çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edinen romanlar; kasaba yaşantısından, orta sınıf insanların ev ve aile ortamlarından kesitler veren hikayeler yazmıştır. 1991'de devlet sanatçısı ünvanını almıştır. istiklal Savaşı'nı konu alan Küçük Ağa adlı romanı en önemli eserlerindendir.
adının sonunda bir de "k" olan yazardır.
2 Eylül 1918 tarihinde Akşehir' de doğdu. ilk ve ortaokulu Akşehir' de okudu. istanbul Lisesi'nin yatılı kısmında okurken bu lisenin yatılı kısmının kapatılması üzerine kaydını Konya Lisesi'ne aldırdı ve liseyi burada bitirdi. (1936). Lise yıllarında Tarık Nazım müstear ismiyle hikaye ve şiirler yazmaya başlayan Tarık Buğra, istanbul Üniversitesi Tıp ve Hukuk fakültelerinde bir süre okuduktan sonra kaydolduğu Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümünün son sınıfında ayrıldı. Askerlik hizmetinden sonra Şişli Terakki Lisesi'nde muallim muavini olarak işe başladı.
Aldığı yoğun iş teklifleriyle basın hayatına atılma konusunda cesareti artan Tarık Buğra, Akşehir'e dönerek Nasrettin Hoca Gazetesi'ni çıkardı (26 Temmuz 1949-28 Haziran 1952). Milliyet gazetesi, Vatan, Yeni istanbul gazetesi (1952- 1956), Yol Dergisi (1968) ve Tercüman gazetesinde (1970-1976) sanat sayfaları düzenledi, fıkralar yazdı, yazı işleri müdürlüğü yaptı. Hisar dergisi ve Türkiye gazetesinde de yazan Tarık Buğra, 26 Şubat 1994 tarihinde istanbul'da öldü.
Eserleri: Bu Çağın Adı, Dönemeçte, Osmancık, Gençliğim Eyvah, Küçük Ağa, ibiş'in Dünyası, Firavun imanı, Yarın Diye Bir şey Yoktur, Siyah Kehribar, Politika Dışı, Yağmur Beklerken, Yalnızlar.
Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada Oğlum(uz) adlı öyküsüyle bin liralık büyük ödüle layık görüldüğü ilan edildi. (1948). Ancak, Tarık Buğra'ya bu para yerine altın bir kalem ödül olarak verildi. Aynı yarışmada Doğan Nadi' nin bölük komutanı birinci ilan edildi ve bu zatın hikayeci olarak adına ikinci bir kez daha rastlanılamadı. Yine de bu ödül neticesinde aldığı yoğun iş teklifleriyle basın hayatına atılma konusunda cesareti artan Tarık Buğra, Akşehir'e dönerek Nasrettin Hoca Gazetesi'ni çıkardı.
Bu Çağın Adı, Dönemeçte, Osmancık, Gençliğim Eyvah, Küçük Ağa, ibiş'in Dünyası, Firavun imanı, Yarın Diye Bir şey Yoktur, Siyah Kehribar, Politika Dışı, Yağmur Beklerken, Yalnızlar başlıca eserleridir.
osmancık, küçük ağa ve Gençliğim Eyvah gibi romanları en bilinen eserleri olmasına rağmen düşman kazanmak sanatı(deneme türünde) ve Yarın Diye Bir Şey Yoktur(kısa hikayerlerden oluşur) eserleride çok güzeldir.
solcu ya da sağcı değildir(herhangi bir edebiyat akımına bağlı değildir. herhangi bir ideolojiye de mensup değildir). bu durumun olumsuzluklarını düşman kazanmak sanatıadlı deneme eserinin ön sözünde dile getirmiştir(fikirleri hiçbir cenaha bağlı olmadan eleştirmenin düşman kazanmanın en kolay yolu olduğunu söyler).
m.e.b in çıkardığı sait faik öykülerinin seçkisini yapan yazar.
küçük ağa isimli romanı okumaya değer
2 eylül 1918-26 şubat 1994 yılları arası yaşamış yazar.akşehirde doğdu, istanbul lisesinde pertev naili boratav ın öğrencisiydi. istanbul üniversitesi tıp fakültesini kazandı, iki yıl sonra hukuk fakültesine, oradan da edebiyat fakültesine geçti, mezuniyet tezini vermeden ayrıldı. nasrettin hoca, milliyet, vatan, yenigün, yeni istanbul, yol ve tercüman gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. devlet tiyatroları nda edebi kurul üyeliği yaptı. bir çok kitap yazdı ve bir çok ödül kazandı. 1991 de devlet sanatçısı seçildi, 1994 te kanser tedavisi gördüğü çapa tıp fakültesinde öldü, karacaahmet mezarlığına defnedildi. 2004 te akşehir e heykeli dikildi.

eserleri*:

Hikâye:
Oğlumuz (1949)
Yarın Diye Bir Şey Yoktur (1952)
iki Uyku Arasında (1954)
Hikâyeler (1964, yeni ilavelerle 1969)

Tiyatro:
Ayakta Durmak istiyorum
Akümülatörlü Radyo
Yüzlerce Çiçek Birden Açtı – 1979)

Gezi Yazıları:
Gagaringrad (Moskova Notları) (1962)

Fıkra ve Deneme:
Gençlik Türküsü (1964)
Düşman Kazanmak Sanatı (1979)
Politika Dışı (1992).

Roman:
Siyah Kehribar (1955)
Küçük Ağa (1964)
Küçük Ağa Ankarada (1966)
ibişin Rüyası (1970)
Firavun imanı (1976)
Gençliğim Eyvah (1979)
Dönemeçte (1980)
Yalnızlar (1981)
Yağmur Beklerken (1981)
Osmancık (1983).

Senaryo ve oyunu:
Sıfırdan Doruğa-Patron (1994).