bugün

olması gerekendir.
kronolojik sıra, indirilme gerekçeleri, ayetlerin dayandığı olaylar ve o günün mekke - kureyş arapçası ile yorumlanması daha doğru bir yaklaşımdır.
caner taslaman'ın çok kısa bir sürede yazdığı tarihselcilik çelişkiler bataklığında kitabıyla ifşa ettiği şeytani anlayış. Kur'an'ı uydurma hadislerle anlamaya çalışanların geldikleri ibretlik nokta.

bu hatalı görüşün türkiye'deki en popüler savunucusu ateistlerin de çok sevdiği mustafa öztürk kişisidir.

görsel

(bkz: kuran da olmayan 200 hurafe)
sadece nefsi müdafaya izin veren Kur'an'a, ayetleri bağlamından kopararak istediği anlamı verenlerin damladığı başlık.

damlaları kurutalım:

http://www.diniyazilar.co...fsi-mudafaya-izin-vardir/
Ayetlerin nuzul sebebini bilmeden isabetli anlam vermek zor olur.

Kur an bozuk bir toplumu düzeltmek için aşama aşama inmiştir.

Örneğin; içkinin şıra ile aynı bitkiden elde edildiğine dikkat çeken ayet en başta inmiştir.

Daha sonra namaz saatlerinden önce içki içmek yasaklanmıştır.

En sonunda içkinin üretimi ve tüketimi direkt yasaklanmıştır.

Bu aşama aşama düzeltme, ıslah etme şekli Kur an ın hemen hemen tüm yasaklarında görünür.

Kur an ın indiği tarih ve halkın sosyolojisi inkar edilemez. Lakin "bu kur an o döneme inmiştir , biz başkayız; eğitimliyiz" diyenler şöyle bir etraflarına baksınlar!

Hangi konu da kur an a sırt dönmüşlerse mutlaka kıçlarına sancı veren bir kazık yemişlerdir.

örneğin; kısas ayetlerini çağ dışı bulanlar, her şehir de günlük 3 5 adamın " kıtır kıtır" doğrandığını görmüyorlar galiba!

Yine zinanın, müstehcenliğin, nikahsız ilişkinin serbestliğinden ötürü eşler arasındaki sevgisizliği, güvensizliği ve yapılan her iki evlilikten birinin gümbürtüye gittiğini de görmüyorlar.

Yine eğitimli ve çağdaş dediğimiz kişilerin alkol alarak kazalara , cinayetlere, tecavüzlere sebep olduklarını da görmüyorlar.

Yine faizin, tekelciliğin " serbest piyasa" ayağına önünün açılmasıyla zengin ve yoksul arasındaki uçurumun genişleyip yükseldiğini; bu durumunda suçları ve terörü tetiklediğini de görmüyorlar.

bunlar uzar gider.
aslında bütün müslümanların kabul ettiği kuran anlayışıdır.

örneğin mevzu kölelik kurumu olunca derler ki "efendim aslında islam köleliği kademe kademe kaldırma amacında olup bla bla..."

konumuz islam'ın gerçekten böyle bir amacı olup olmadığı değil. zorlama yorumlar dışında kuran'da bu iddiaya destek verecek tek bir ayet bile olmadığı halde diyelim ki öyle olsun. bu iddiaya katıldığınız anda tarihselci olmuşsunuz demektir. yani kuran'ın ilgili ayetlerini, peygamberin ve sahabelerinin uygulamalarını sadece tarihin o dönemi için geçerli kabul edip, bugün için geçersiz kabul etmişsiniz demektir.

örnekleyelim: diyelim ki bir islam ülkesinin başındasınız. bugünlerde pek mümkün değil ama diyelim ki ordunuz da kafir ordularına galip geldi, savaşarak şehirlerini ele geçirdiniz. kuran'a, peygamberin ve sahabelerinin uygulamalarına uygun olarak, askerlerinizi ele geçirdiğiniz insanları köle yapmasına (kuran'a göre beşte biri devletin, kalanı askerlerin) izin verecek misiniz, yoksa engel mi olacaksınız? engel olacaksanız hangi hakla? ganimetlerin nasıl paylaşılacağı kuran'da belirtilmiştir. kölelerden yararlanılmasına hem kuran, hem de sünnet izin vermiştir. bu durumda neye dayanarak askerlerinize hakları olanı ve kendilerine helal olanı haram kılacaksınız?

hiç bıdı bıdıya gerek yok. ya kuran'daki ruhsata, paylaşım kurallarına ve peygamberin sünnetine uyarak izin verirsiniz ya da "onlar o zaman için geçerliydi" diyerek izin vermezsiniz. başka yol yok.

bir kaç ışid kafalı manyak dışında müslümanların kahir ekseriyetinin hangi yolu tutacağı bellidir.... sadece kölelik üzerinden bir örnek verdim. daha da uzatmamak için başka örnek vermeyeceğim şimdilik.

burada zurnanın zırt dediği yere geliyoruz: müslümanların hemen hepsi işlerine geldiğinde ya da şartlar zorladığında tarihselci oldukları halde, içlerindeki cesur bazıları dışında hiçbiri tarihselci olduğunu kabul etmez. hoş, kahir ekseriyeti tarihselcilik nedir onu da bilmez ya, neyse...

neden kabul etmezler? çünkü uygulamada hep böyle yapıyor olsalar bile, tarihselcilik kapısı, adı konarak, resmen bir kere açıldı mı nereye varacağı belli olmaz. şimdi örneklemek istemediğim çok sayıda uygulama "o zamanın şartları için geçerliydi" denerek terk edilebilir...

sözümü bir yere bağlayacak, aklımca bir çözüm uyduracak değilim. sorun sizin sorununuzdur, ben sadece farkında olmayanların farkına varmasını istedim, o kadar...
tam da beklediğim gibi islam'ın kölelik yanlısı olup olmadığı gargarasına boğulmaya çalışılan mevzudur.

mevzu o değil, anlamadın mı? bilal'e anlatır gibi anlatmaya çalıştım, daha ne yapayım?

fakat kelebeğimizin mevzuya girişi yukarıda eleştirdiğim gibi alakasız olsa da sonunda mevzuyu aslında gayet iyi anladığının işaretlerini vermiş.

utandığı için açıktan diyemiyor ama "ben bir islam devletinin başında olsam, ordularım kafirlere galip gelse askerlerime insanları köle etme izni veririm" demeye getiriyor. yani ışid kafalı olduğunu itiraf ediyor.

insan dininden neden utanır bilmem... din anlayışın buysa, neden açıktan yazmıyorsun? neden utanıyor, çekiniyorsun?
Tarihselcilik konusunu burada bilen, anlayan en fazla 3 kişi vardır. Beni çık iki kişi işte. Şimdi nereden başlayıp da tarihselcilik konusuna gireceksin ? Çetrefilli iş. En iyisi herkes temel okumayı yapsın sonra tartışılsın bu konu.
Konu devlet yönetimi olunca Kuran kimsenin umrunda değil. Haram aylarda savaşılmaz kuran-ı kerime göre.
Bu kurala hiç uyulmamış.
Suçsuz insan öldürülemez ama devletin devamı zırvası için çatır çatır kardeş katledilmiş.
Çünkü devlet gerçek zamanlı. Din ahiret ayarlı.
Müslümanların tek çıkışı bu ama bu çıkış tüm uyduruk fıkıhçıların ekmeğini bitirir.
Dini bilgiyi ezberlemeyi ilim sanan allameleri dinleyecek kimse kalmaz.
Din basitletikçe kolaylaştıkça ve bireyselleştikçe rant biter.
Bu ranta imam ve dindarlık diye sarılan insanları anlıyorum.
Maalesef çok zor durumdalar.
Kızını küçük yaşta amca çocuğunla evlendirmeye din iZin verir.
O gün normal bugün anormaldir.
Belki ilerde yine normal olur demek dini savunmak kitap evrenseldir demek değildir.
Kitabın ilkelerini zerre anlamamaktır.
Cevap veremeyince tekfir etmek cevap veremiyince kızmak dinen uygun değildir.
Sadece acizliğin resmini yapmaktır.
Zaman ve mekana bağımlı bir mahluk un, zamandan ve mekandan münezzeh olanın rahmet olarak indirdiği kitabının hükümlerinden kaçmaya çalışması çabası değildir, artı olarak bu bilgi kirliliği çağında insanları saptırma çabasıdır tarihselcilik..