bugün

tam olarak, kendisi tarihçi olmamasına rağmen, topluma tarih ile ilgili bilgi veren insanlar olan başlık. günümüz itibari ile sayıca çoğalan insanlardır. akımın başını, "Bu ülkede 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü" ile orhan pamuk çekmektedir. son günlerde; "çanakkale'de bal gibi yenildik" ile kartvizit çoraplı bakanımız hüseyin çelik de bu akıma katılmıştır.
tıpçı olmamasına rağmen, tedavi adına, üşütene nane limon içmesini telkin edenler gibidir.

çok vahim.
çıkarına göre gösteremeyeceği kaynaklardan * bilgi uyduran kimselerdir. allah onları bildiği gibi yapsın demek gerekir, bizim gibilerin elinden bir şey gelmez. çünkü bunlar nobel ödülü bile alabilmektedir bu davranışlarıyla.
(bkz: ayar verdim çok mutluyum)
adam çarpmak için cin olmak gerekmediğinin bilincindeki kişilerdir.

"tarih" ile ilgili araştırma yapmak, eski bir konuya yeni bir yorum getirmek veyahut sadece tarihsel bir konuda fikrini söylemek için duvara diploma asmaya gerek yoktur.
çünkü "tarihçi" bir meslek adı değil birilerinin yakıştırdığı bir sıfattır (diğer sosyal bilimlerde de olduğu gibi).

sosyal bilimlerde "uzmanlık" temel bilimlerdeki gibi elzem değildir.
hiç kimse evinde okuma yaparak beyin ameliyatı yapacak seviyeye gelemez ancak ikinci dünya savaşı uzmanı olabilir, bu konuda kitaplar yazabilir, eski tezleri çürütebilir, vs.
bu tip şeyler sosyal bilimler açısından şaşırtıcı değildir, o alanda hiçbir akademik geçmişi olmayan biri bile konuya; yepyeni bir açılım, farklı bir yorum getirebilir hatta bu fikirleri akademisyenlere yol bile gösterebilir(geçmiş bunun örnekleri ile doludur).

misal murat belge bir edebiyat profesörüdür ama birçok tarihçiyi cebinden çıkarır.
chomsky bir dilbilimcidir ancak eserlerinin çogu politika ile ilgilidir. biri çıkıp sen siyaset bilimci değilsin bu konuda konuşamazsın diyebilir mi?

sosyal bilimlerde uzmanlık nasıl diplomada yazan ile ilgili değilse isimlerin başındaki akademik titrler de sanıldığı kadar önemli değildir.
Bilgi sahibi olmadığın bir konuda araştırma yaparken karşına çıkan çalışmaların sahibini daha önceden tanımıyorsan ünvanları senin için bir referans olabilir (bu kadar).

birçok profesör kalıcı hiçbir şey bırakamayıp tarihten silinirken, akademiye ayak basmamış bazı kişilerin eserlerinden halen yararlanılmaktadır.

Ayrıca sosyal bilimler ideolojilerden bağımsız değildir.
Matematik dünyanın her yerinde, herkes için aynıdır. kapitalist Amerika'da da, sosyalist Sovyetler birliğinde de, faşist Almanya'da da fizik aynı fiziktir Ancak sosyal bilimler böyle değildir. ideolojisi yüzünden koskoca bir profesörün yapamadığı analizi liseden yeni gelmiş öğrencisi yapabilir.

Temel bilimlerde "bilimsel çalışma nasıl yapılır?" gibi bir şeyi öğrenciye anlatmak en fazla bir ay alır ve bu bir ay sonunda öğrenci ne nedir, nasıl yapılmalıdır, hangi yol izlenmelidirin cevabını az çok verebilir. ancak sosyal bilimlerde 4 yıl sadece bu konu üzerine kafa yorsak bile kesin bir cevap veremeyiz. Sosyal bilimlerin kendine özgü bir işleyişi vardır ve bu alabildiğine muğlaktır.

sonuç olarak sosyal bilimlerdeki "Gerçek-gerçekdışı", "doğru-yanlış" gibi kavramları mühendis kafası ile anlayabilmemiz zordur. ilber ortaylı'nın bu konuda söylediği bir şeyler vardı ama yazmayayım darılırsınız.
- abi dun fenerin maci ne oldu?
- ben tarihci degilim o yuzden söyleyemem. sen iyisi emekli ögretmen mustafa beye sor.
yazdıklarını herhangi bir belgeye dayandırmadan,tarih hakkında kulaktan duyma bilgilerle destan yazan şahsiyetlerdir.türkiye'de olan gizli kapaklı her haltı evinin salonunda olmuş gibi anlatan soner yalçın,özel arşivimden deyiverip kanıt gösterme yükümlülüğünden yırtan cemal kutay,atatürk gibi yüce bir insanın son günlerini belgesel haline getirirken genelkurmay'a ait görüntüleri kullanarak paracıkları çuvalla kaldıran can dündar gibi zatı muhteremleri bu kategoriye sokmak gerekir.
(#797192)herşeyi özetlemiştir. bütün sözlük yazarları sussun tarih hakkında bir şeyden bahsetmesin biz tarihçimiyiz ki?
ülkemizde bol miktarda bulunan insanlardır. okuduğu romanı sanki bilimsel makaleymiş gibi anlatır. hiç düşünmeden. kıytırık cümleler kurar. kaynak isteyince lafı ağzında geveler. halbuki tarih bilimi bir insanın hayatında hakim olamayacağı kadar geniş bir bilim dalıdır. işte mustafa kemal şöyleymiş, osmanlı böylemiş günün popülist tartışmalarıyla kendilerine ukalaca güvenirler. ha birde şu da var tarihçilik dört yıl tarih eğitimi almış her kişiye verilemez. uzun bir süreçtir.
tarihini seven onunla gurur duyan ve öğretmek isteyen insandır.
(bkz: murat bardakçı)
bkz.bol miktarda mevcut.
aralarında yeterince araştırıp sağlam kaynaklardan öğrendiği bilgileri paylaşmak isteyenler de mevcuttur. bilgiye açız neticede.
Tarih bilmek için tarihçi olmaya gerek yok, jokey olmak için at olmaya gerek olmadığı gibi.
Tarih, bir meslektir; bir hobi, anekdot ya da asparagas değildir!

(Pierre Goubert)
tarih bir bilim dalıdır. sağda soldan öğrenenle akademik eğitim alan bir olmaz. oldu, biz yıllarca lisans okuyalım, master yapalım, doktora için dirsek çürütelim, sonra popüler tarih programları izleyen zevat ahkam kessin. yok öyle yağma! herkes haddini ve yerini bilecek! tarihte belli bir çağda ve dönemde uzmanlaşan insanlar bile alanları dışındaki tarih konularında ahkam kesmekten çekinirler.

işi ehline bırakın. tarihçiler jeofizik, biyoloji, tıp, hukuk, hatta sıkça yararlandıkları sosyoloji ve antropoloji alanlarında boş boş atıp tutmuyorlarsa, kimse de bizim alanımıza burnunu sokmasın bir zahmet. tarihi sevebilirsiniz, tarihe ilgi duyabilirsiniz ama her ilmin metodolojisi, kaideleri ve belli sınırları vardır. bu da ancak akademik eğitimle mümkündür.

cahil cesaretinin adı tarih sevgisi olmuş. ilber ortaylı bu tiplerden boşuna nefret etmiyor.