bugün

EĞiTiM FAKÜLTELERiNDE 5 YILLIK EĞiTiMiNi TAMAMLAYAN KiŞiLERiN ALDIKLARI YÜKSEK LiSANS DiPLOMASi iLE EDiNDiKLERi MESLEKTiR.
ANCAK MÜHiM OLAN FAKÜLTE BiTiRMEK DEĞiL,VAZiFEYi HAKKIYLA YAPMAK,TÜRK TARiHiNi EN DOĞRU BiÇiMDE ANLATABiLMEK,ÜLKESiNi SEVEN,UĞRUNA NiCE CANLAR VERiLEN TOPRAĞININ DEĞERiNi BiLEN GENÇLER,YENi NESiLLER YETiŞTiRMEKTiR.
HER ÖĞRETMENiN SORUMLULUĞU BU KONUDA ÇOK BÜYÜK OLDUĞU GiBi ÖZELLiKLE DE TARiH ÖĞRETMENLERiNiN DAHA FAZLA HASSASiYET GÖSTERMELERi GEREKMEKTEDiR.
fen-edebiyat fakültelerindeki tarih bölümündeki gibi tarih ilminde etraflıca bir eğitim almadıklarından zaman zaman yetersizlikleri görülebilecek öğretmenlerdir. tabi liseli genç beyinler bunun farkına varamazlar ve hoca ne diyorsa o doğrudur görüşüne sahiptirler. hülâsa; bu öğretmenlerin genelinin misyonu lise talebelerini tarihten nefret ettirmektir.*
(bkz: atatürk düşmanı tarih hocası)
birikimli insanlardır. eğer mesleklerini çıkarlarına göre değil de, genç beyinlere olanlara bağlı olarak olacakları aşılıyorsa, nesle geçmişi yaşatarak geleceğe hazırlayan kişidir. bugün düşündüğüm meslek olmasa, kesinlikle seçeceğim tek meslektir.
dershane öğrencilerinin en çok sevdiği öğretmenlerdir. zira öğrenciler diğer derslerde formül'dü işlem'di uğraşırken tarih derslerde bir nevi boşalma yaşarlar. hele de öğretmen genel kültür sahibi ise o tarih dersinin bitmesi hiç istenmez.
öğrencilerini, " bana bakın deli ibrahim`in torunları! sizi ankara savaşı'ndan çıkmış beyazıt'a çeviririm. hüdavendigar sizi kurtaramaz, bilmiş olasınız" şeklinde tehdit etme olasılığı yüksek öğretmendir.
(bkz: potansiyel işsiz)
kazanması çok da zor olmayan ama bitirmesi çok zor olan "tarih öğretmenliği" bölümünden diplomasını almayı başarabilmiş kişidir.

zira bir tarih öğretmeni kalın kalın kitapları okuyup,pek çok destanı,efsaneyi vs inceleyip grekçe,ingilizce,türk edebiyat'ını yeterli derecede gördükten sonra en önemlisi osmanlıca okuma ve yazmayı çok iyi seviyede öğrenir.

5 yıl boyunca mitolojisinden,arkeolojisine,sanat tarihinden,türk tarihine,yunan tarihine,eskiçağdan,yakınçağa ne var ne yoksa okur,öğrenir..

saçlarına aklar düşer,muhtemelen gözlük kullanmaya başlar..

sonunda oh okul bitti der,mezun olduğuna inanamaz.

aslında her şey yeni başlıyordur ,sıra gelmiştir öğretmen olmak için kpss den 85 dolaylarında bir puan almaya.
5 yıl boyunca tarihi irdeleyen yeni mezun şahıs vatandaşlık,coğrafya,matematik,gelişim psikolojisi,ölçme değerlendirme ve türevlerinin çıkacağı en az 300 bin öğretmenin ve yaklaşık 17 bin tarih öğretmenin gireceği bir sınavda ter dökecek ve ben niye okudum diye kendini sorgulamaya başlayacaktır.

defalarca sınava girecek,yıllar geçecek sürekli kpss çalışmaktan kendi branşını unutacaktır.
17 bin talihsiz tarih öğretmeni arasından atanabilecek 372 kişi arasına girmek için psikolojisine bozacak ve sınavı belki kazanabilecektir.sonra eğer kopya çeken olduysa sınav iptal edilecek ve emekler çöpe gidecektir.
eğer şansınız hala yanınızdaysa sınavı yeniden kazanabilirsiniz..

sonra mı?

artık göreve başlamaya hazırsınız,ama hiç bir şey eskisi gibi değildir
çünkü tarihle ilgili öğrendiğiniz her şey sınava hazırlanmak için geçen sürede unutulmuştur,tekrar ders çalışıp çocuklara anlatmaya çalışırsınız.
ama hevesiniz zaten kalmamıştır,ideallarınızı geçen yıllar içinde çoktan belleğinizden silmiştir.öğrencilere karşı tahammülünüz kalmamıştır.

tüm bu çektiğiniz sıkıntının acısını bütün zorlukları aşıp oraya geldiğinizi bilmeyen ve yaramazlık yapan öğrencinizden bağıra çağıra çıkarırsınız.
oysaki öfkeniz o küçücük çocuğa değil sistemedir.

ama gücünüz sadece ona yeter ne yazık ki.
En karizmatik adamları, sanki seçilmişcesine, bir araya getiren meslek.

Ya da konudan dolayı öyle gelmiş bana, bilemiyorum.
en göreksiz öğretmendir. genelde dinci-sağcı-aptal tiplerden çıkar.
Bugün ingilizce dersinin kendi için bir şey ifade etmediğini, hiçbir yerde kullanmayacağı bir dersi görmesinin neden zorunlu tutulduğunu anlayamadığını ve ingilizce yerine arapça öğrenmemizin daha iyi olacağını söylemiş öğretmendir.

o zaman din dersleri de seçmeli olsun aramızda ateist veya başka dinden arkadaş olabilir, hiç kullanmayacağı bir şeyi ona niye zorunlu olarak öğretiyoruz diyecektim ama sustum.

ne kadar iyi bir insan olsa da bozuk ve yanlış düşünceleri var.

ona burdan selam olsun.
65 senem okul sıralarında geçti, belki 40 tane okul değiştirdim ama adam akıllı, gerçekten tarih bilen bir tane bile tarih hocasına denk gelmedim.

herhalde en yetkin olmayan, cahil öğretmen grubu bunlardır.

neye göre atanıyorlar anlamadım. dersi kitaptan oku, sınav hazırla. bu kadar. lan ben kitabı evde de okurum, sana ne gerek var ki amk.
görsel

Atatürk’ün Bir Tarih Öğretmenine Öğüdü

Atatürk’ün, 2 Eylül 1928 de Gelibolu ve 24 Aralık 1930 da Edirne Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaretlerinde O’na çiçek sunan ve Atatürk’ün isteği ile tarih öğretmeni olup, ikinci Türk Tarih Kongresi’ne Gelibolu Ortaokulu tarih öğretmeni olarak katılan Refet Angın anlatıyor:

20-25 Eylül 1937 tarihleri arasında yapılan ikinci Türk Tarih Kongresi’nde delege olarak bulunuyordum.

Dolmabahçe Sarayı’nda kongre çalışmaları devam ederken Afet inan hanım, beni, bir gün Atatürk’e şöyle tanıttı:

-Size, çiçeği burnunda bir tarih öğretmeni tanıtmak istiyorum.

Atatürk, bu söz üzerine dedi ki:

-Çocuk, sen geç kalmışsın; ben, onu tanıyorum.

Ben de:

-Paşam, ben emrinizi yerine getirdim ve tarih öğretmeni olarak emrinizdeyim, dedim.

Atatürk:

-Bak, öğretmen olmak kâfi değil; görev şimdi başlıyor. Şunu iyi bil ki, çok iyi öğretmen olacaksın. Çok okuyacaksın. Sen, zaten okuyorsun; ama, daha çok okuyacaksın. Talebelerini, çok iyi yetiştireceksin. Onlara, Kurtuluş Savaşı’nı çok iyi öğreteceksin. Ve bu arada Çanakkale Savaşlarını sakın unutma! dedi.

Ben:

-Efendim, biliyorsunuz, ben Geliboluluyum, dedim.

Atatürk:

-Evet, biliyorum. Bak, çocuk; bunu neden söylüyorum? Bizi, bu günlere getiren Çanakkale Savaşlarıdır. Ezkaza biz onu kaybetse idik, bugün hür dünya camiası yoktu, diye konuşmasına devam etti.

Ben ise:

-Tamam, Paşam! Emredersiniz! şeklinde karşılıklar veriyorum.

Atatürk, sözlerine şunları da ekledi:

-Bak, çocuk; sana bir şey daha söyleyeceğim. inkılâpları ve ilkeleri yaşatacaksın. Gerektiğinde mücadele edeceksin. Sakın ha, unutma!

Ben:

-Paşa’m, nasıl unuturum? Cumhuriyeti nasıl kazandık? Siz, Yüce Kahraman Atatürk’sünüz, diye cevap verdim.

Atatürk, sözlerini şöyle bitirdi:

-Biliyorum; ama, yine de unutma diyorum!

▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎

Kaynak: Ahmet Bekir Palazoğlu, Başöğretmen Atatürk 1928-1938, Cilt:II, s.877-878

Görsel: Mustafa Kemal Atatürk Samsun Lisesi’nde Tarih Dersinde, 19 Kasım 1937
Biraz milliyetçisi makbuldür. Ancak öylesi genç dimağlarda tarihle ilgili heyecan uyandırır.
Mezun olalı 4 koca yıl geçti.. ikinci senemde bir kolej de öğretmenlik yaptım daha doğrusu yaptığımı sandım. Okul idaresi öğretmenlikten çok beni halkla ilişkiler kurmak için çalıştırmaya çalışınca mesleğimden soğudum. Mersin üniversitesi tarih mezunuyum. Evet bildiklerimi unuttum sadece osmanlıca metinlere bakıyorum arada bir. Bazen öğretmen olduğumu haftalarca unuttuğum oluyordu...

Ne yazık dimi 20 sene emek harca çoğu şeyden feragat et ve geldiğin nokta bu olsun.
Lisede sürekli bana bulaşır Çok severdi sağolsun. Başım ağrıyor dediğimde dersten çıkmama izin verirdi.

Şuan farkettim lisede hocalarla aram iyiymiş.abv.
Benim bildiğim tarihçiler öğretmen olmaz polis olur.
yahya kemal ile bir tarihçi sohbet ediyorlarmış. konuşma esnasında babusaade geçmiş. tarihçi nedir bu?
yahya kemal:
Topkapı'da padişahın özel ikametgahına giden kapı..
konuşma devam etmiş redif kelimesi geçmiş, tarihçi:
nedir bu?
Osmanlıda ihtiyat birliği, sonradan cepheye gönderilen askerler. tıpkı yemen türküsündeki kışlanın önünde redif sesi varda olduğu gibi...
tarihçi hayranlığını gizleyememiş, üstat ben seni edebiyatçı biliyordum ama tarihi bilginiz muazzam..
yahya kemal:
evet evet demiş ben de sizi tarihçi biliyordum ama edebiyattan bayağı anlıyorsunuz.
genelde çocukları sıkmaktan başka bir bok yapmazlar. abi tarih bu. aslında kolayca eğlenceli bir hale getirilebilir. bunu çocukları eğlendirerek anlatmanın bir sürü yolu var. sınıfa getirirsin bir kaç kılıç kalkan bir taht bir kaç giysi çocuklar hem eğlenir hem öğrenir. istemeseler bile akıllarında bir şeyler kalır. ama bu arkadaşların çoğu maaşlar yatsın mantığında olduğu için çocuklar genelde derste uyur. lise 1 de bi yavşak vardı kızlara sarkıp duran tarih hocası. sayesinde tarihim 1'di lise 1 de. 3 sene sonra dershane denemelerinde ful çekiyordum elinden kurtulduktan sonra.
Öğrencilik hayatım boyunca en iyi öğretmenlerim hep tarih öğretmenlerim olmuştur. Hakları ödenmez.
Sağolsunlar.
Tarih dersi anlatırlar genelde. Coğrafya anlatacak halleri yok ya.
Kadın tarih öğretmenleri daha dinci tutucu tesettürlü olurlar daha çok, osmanlı hayranı olmalarındandır herhalde.
Edebiyat öğretmenine nazaran daha sıkıcı tiplerdi.