bugün

tanrı tüm haz verici, zevkli şeyleri yasaklar. ve bu iyiliğine(!) karşılık olarak da bağlılık ve kendine tapılmasını ister. şeytan ise, tüm zevkli şeyleri serbest bırakır, haz almayı ve hayattan zevk almanın anahtarını verir karşılığında bir şey istemez.
allah insanlara cenneti müjdeler , şeytan cehennemi * *
allah, cenneti vaad ederken şeytan hiç birşey vaad etmez, edemez, haddine düşmez. sadece yoldan çıkarır.
(bkz: tanrı diye bir şey yok ki şeytan olsun)

edit : ulan yirmi küsür eksi oy aldım, espriden hiç mi anlamazsınız ey sözlük.
tanrıya dua ederiz, şeytana etmeyiz.
allah'a: allah'ım, bizim günahlarımızı affet...
şeytan'a: yüce şeytan sen bizim sevaplarımızı affet...

edit: ikincisi, bir satanist repliğidir.
(bkz: Şeytanın Avukatı)

--spoiler--

şüphesiz ki en sevdiğim günah kibirdir.

--spoiler--
şeytan anket yaptırır...
bu farkları bir de şeytanın ağzından dinlemek isterseniz

(#2065354) no'lu spoiler içeren entry'yi okuyabilirsiniz.
şer sureleri ile kur'an, tevrat ve incil sureleri arasındaki farklar kadar açıktır.
biri cennetin diğeri cehennemin müşteri hizmetleri.

ikisinin iddiası nedeniyle dünyada olduğumuzdan ikisi de inatçıdır.

allah şeytanı döver ama dövmeyip bizi kandıracak mı diye beklemektedir.
(bkz: hiyerar$i)
biri iyiliği, diğeri kötülüğü temsil eder.
tanrı ev sahibi, şeytan misafirdir. tanrı her kapıyı açan ve kapayandır, şeytan ise o kapıdan girmek ve çıkmak için bekleyendir.
seytan en umulmadik anda insani dürter.
tanri'nin dürtügü hic görülmemistir.*
asil soru su *
eger seytana tapan insanlar seytanin yap dedigi seyleri yapmayinca nasil cezalandiriyor seytan onlari?*
allah mütevazidir, kendi nurundan kullarına dağıtmıştır.

şeytan ise kibirlidir, allah'ın bile kendi nurundan verdiği "insan"a secde etmeyi red etmiştir.
şeytan bu başlık ve benzerlerini açan insanları iyice yoldan çıkarmaya çalışır, allah ise doğru yola yöneltmeye çalışır.
her belirleme bir olumsuzlamadır yasasına göre ikiside bir ve aynı şeydir.
tanrı görünen ve görünmeyen her şeydir, şeytanı da kapsar.
iyiliğin ve kötülüğün nüvesi bizde zaten mevcuttur. şeytan içimizdeki kötülüktür, biz istemeden ortaya çıkmaz, sebebi bizizdir. iyilik yapıyorsak yine biz yapmışızdır.
tanrı eninde sonunda layığını verendir, şeytan ise bir boka yaramayandır.
tanrı:hatırlatır.
şeytan: rehavete kaptırır.
seytan mixerdir.herseyi birbirine karistirir.
tanri suzgectir.herseyi birbirinden ayirir.*
Allah "buraya entry yazarsam ahirette götüme girebilir" düşüncesini akla getirtir.
Şeytan da " yaz lan bir şey olmaz" düşüncesini.

bir isviçreli bilim adamı ikilemidir.
tanrı kötülüklere izin verir ama merhametlidir.
şeytan'sa daima kötüdür.
Bir üniversite profesörü öğrencilerine su soruyu sorar;
-Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?

Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar.
-Evet, her şeyi Tanrı yarattı!

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine evet efendim diye cevaplar.
Profesör devam eder;

-Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da Tanrı yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de Tanrı şeytandır. Öğrenci böyle bir önerme karşısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise öğrencilerine bir kez daha Tanrı'nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur. Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve

-Bir soru sorabilir miyim profesör? der. Profesörde sorabileceğini söyler.

Öğrenci ayağa kalkar ve soğuk var mıdır? diye sorar.

Profesör; Nasıl bir soru bu böyle, tabi ki vardır diye cevaplar. Sen hiç soğuktan üşümedin mi?

öğrenci ; -Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur; yasamda/realitede biz soğuğu sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, Absolute 0 (-460 derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur (hiç olmadığı seviyedir). Tüm maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir. Soğuk yoktur, o yalnızca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir
der ve devam eder,
- Profesör, karanlık var mıdır?

Profesör ;
-Tabiî ki vardır. Öğrenci cevaplar,

-Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık ta yoktur. Yasamda/realitede karanlık ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık ışını karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekânın/uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu doğrudur değil mi?

karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/mekân için kullanılan bir kelimedir. Son olarak öğrenci profesöre gene sorar;

-Efendim şeytan var mıdır? Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte cevaplar;

-Tabiî ki, açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde onu görürüz. Şeytan/kötülük bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır. Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey de değildir. Der.

Öğrenci devam eder; -şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur.

Şeytan basit olarak Tanrının yokluğudur. O aynen karanlık ve soğuk ta olduğu gibi insanin tanrının yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Tanrı şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük insanin tanrısal sevgiyi yüreğinde duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur. O aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.

Profesör yerine oturur. Genç öğrencinin adi
* *