bugün

Ünlü kaşif Kolomb ile dinleri imanları altın olan adamlarınca, ispanya Kralı, kraliçesi ve kilise adına işgal edip yağmalanmış Amerika kıtasının yerlilerine yapılmış zulmü ve sömürüyü anlatan bir film çekme derdindeki idealist yönetmen Sebastian (Gael Garcia Bernal), yapımcı kankası Costa ile (Luis Tosar) ekibi ve yoksul yöre halkının kahramanlarını oluşturduğu film.Yerel halkı günde 2 dolara figuran yapan, zaten ucuz iş gücü gerekçesiyle Bolivya'da çalışan uyanık filmciler, zamanla yoksul halkın asıl sorununun, bölge suyunun özelleştirilmesine karşı verilen mücadele olduğunu fark ediyor.

500 yıl öncesindeki Kolomb dönemiyle günümüz arasında benzerlikler kurup 16. yüzyıldaki ispanyol sömürüsüyle gariban yerlilerin dayanışmasını, topluca direnişini, günümüzde Güney Amerika'nın mevcut durumuyla ilişkilendiren ve aslında konusu bakımından tıpkı bizim Doğu Karadeniz'deki HES karşıtı eylemleri çağrıştıran bu filme ilgisiz kalmak mümkün değil...

Bu yılki istanbul Film Festivali'nde Sinemada insan Hakları bölümüne damgasını vurduktan sonra nihayet gösterime giren "Tambien la Lluvia - Yağmuru Bile" (2010) ispanya'nın Oscar adayıydı. 2000'de Bolivya'nın 3. büyük kenti Coshabamba'da , suyun özelleştirilmesine karşı çıkan yöre halkının tepkisiyle patlak veren ve Cochabamba Su Savaşları denen büyük bir isyana dönüşmüş, (Bolivya'nın şimdiki devlet başkanı Eva Morales'in de desteklediği) kanlı protesto eylemlerinden yola çıkan (Ken Loach'un demirbaş senaristi) Paul Laverty'nin yazdığı senaryodan çekilmiş "Yağmuru Bile", sinemaseverlerin kaçırmaması gereken bir isyan hikayesi.

Dahası, hem gözlerini altın hırsı bürümüş, ispanyol kaşiflerin gariban yerlilere uyguladığı şiddet-kıyım üstüne tarihi bir dönem filmi, hem 2000'deki Su Savaşları'na dair, gerçekçi ve güncel bir dram, hem de kahramanlarının filmin çekim süresinde ele alan, insancıl bir tanıklık hikayesi.

Uluslararası sermaye ve şirketlerin günümüzün gittikçe globalleşen dünyasında süregelen sömürüde başrol olduğu herkesce malum.Hayatın kaynağı suya sahip çıkan yerliler üzerinden geçmişle günümüz arasında paralellikler kurarak ve kadınca bir duyarlılıkla, perdede zulme ve zorbalığa karşı bir isyan hikayesi anlatmanın üstesinden gelmiş bir yönetmen iciar Bollain.

Kolomb'un ekibinden yapılan katliamları onaylamayıp yerlilerden yana tavır alan 2 keşişin tanıklıklarıyla yazdıklarından yararlanarak Cochabamba'nın doğal platosunda çekilmiş "Yağmuru Bile", on yıl kadar önce Bolivya'da yaşanmış su savaşlarının gerçeklerini haber filmi - belgesel tadında ve kurmaca görüntülerle hikayenin fonuna yerleştiren Bollain, günümüzde suyun artık altından farksız olduğu gerçeğini vurgulayarak tıkır tıkır işleyen, iyi yazılmış, iyi oynanmış, politik soslu, etkileyici bir güncel epik imzalamış.

Gabriel Garcia Bernal ve Luis Tosar gibi sevdiğimiz iki yıldızın çevresine toplanmış, yerel halktan, çoğu amatör, inka kökenli oyuncudan oluşan kadrosuyla da baştan sona göz alan filmin asıl lokomotifi, protesto eylemlerinde baştan sona unutulmaz bir öfke - isyan simgesine dönüşen ve çoğu yerde Bernal - Tosar ikilisini sollayan, yoksul aile reisi ve kız babası aktivist ve figuran rolündeki Juan Carlos Aduviri. (Sungu Çapan, Cumhuriyet,15.07.2011)
(bkz: even the rain)