bugün

insanı hayretlere düşüren kreasyondur. arkada yürüyen kara çarşaflı zatı muhterem de konsepti tamamlayıcı unsurdur.
özellikle yaz günü bu kıyafetlerle hem kendilerine dünyayı dar eden hem de estetik kaygı taşıyanları ifrit eden insanların bayıldığı beşli nesne grubudur.
"ibadet" ve "kişisel inanç" kisvesi altında saçmalamaktır.

adeta boyut değiştirmiş gibilerdir. üç rakamlı tarihlerden kalmışlardır. kişisel özgürlük, hak, hukuk ve adalet kavramlarını tekrar sorgulama nedenidir.

hem unutmadan,
?zınısım adnıkraf ninekilhet
(bkz: sanirim bize bir sey anlatmaya calisiyor)
markanın hastası emperyalizmin köpeği olmak yerine ilginç dahi olsa istediği gibi yaşayabilen bir gurbun kullandığı beşlidir. bikini giyinmek ne kadar normalse bu da o kadar normaldir. haa yaşamak demek, ilericilik demek batılıların kıçını yalamaksa o zaman olay farklı. ayrıca özgürlük meselesinin tek taraflı olduğunu zanneden dinozorlar tarafından yoruma kapatılması gereken konudur.
kisisel özgürlüklerini kullanan insanlardir.

isteyen istedigini istedigi yerde giyebilmeli, ciplak da gezebilmeli, carsaf da giyebilmeli. kiyafeti, saci-sakali degil kafasinin icindeki önemli olan.
konuyla ilgili güzel bir yazı için buyrun;

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=15362,10,2
sözde çağdaş bir erkeği daha memnun edecek beşli için;
"tanga, mini etek, dekolte body, koca göğüs, jennifer kalça beşlisi"
bunu savunanın neden bu ülkede yaşadığını merak ettiğim,başka birşeyle de kıyaslamadan direkt olarak tasvip etmediğim,saygı duymadığım kumaş parçaları.kılık kıyafet kanununa muhalafet olmasına rağmen bu kıyafetleri giyen birilerini tutuklayan polis göremediğim için o polislere de saygı duymuyorum.ha birde bu polisler ota boka öğrenci tutuklar,sürekli gözaltına alır.hadi açık kanun var toplasanıza sokaktan bunları da yok ama yemez dimi?yemez...napar sonra rte abiniz sizi.ve siz ey bunu savunan sözlük yazarları bunların giydiği bu şalvar devletin kanunundan daha mı önemlidir!?hayır..peki islamiyet şalvarı sarığı şart mı koşar!?hayır.e ozaman derdiniz ne!?şimdi kimse bana dinsiz ateist muamelesi yapmasın,gayet te dinine bağlı insanların bulunduğu modern müslüman bir ailenin çocuğuyum ben.ama sizn gibi kuru sıkı atıp tutmuyorum. ha bu arada buna karşı olmak demek,jennifer kalça beşlisini tasvip etmek değildir.hem müslüman hem modern olunabilir.tabi amaç bağcıyı dövmek değilse...
laiklikle yönetildiğimiz bu devir de bu beşli giyilebilirken, sorarım size şeriatla yönetilen bir ülke de tanga, mini etek vb.. giyilebiliyor mu? işte laiklik ile şeriat yönetimi arasında ki basit fark.

neymiş efendim, laiklikte, özgürlük ve demokrasi varmış, şeriat yönetiminde ise sıkıyorsa benim dediğimi giyme var.
insan bu kadar mı aptal olur, 70 milyonda 7 bin kişinin bile giymediği şeyi sorun eder, aklındakini tam olarak söyleyemez de şekle takar, şaşırtır da delirtir de.
(bkz: takkeden korkmak)
(bkz: şapka kanunu)*

baştan edit : bir ara tekrar uğrayacağım başlığa, kapak toplamakla meşgulum, biraz sabret he mi cici laik arkadaşım.
bu şeyleri giyenlerin o giysiler içinde o kadar rahatken bazı insanımsıların neden bu kadar kasıldıklarını çok iyi anlıyorum. saçmaladıklarının da çoğu insan gibi farkındayım, izledikleri yolun kendilerine zarardan başka bi getirisinin olamayacağını göremeyecek kadar geri kafalıdırlar.
sonuç itibariyle giyen taraf sizi bi tarafına bile takmıyo, şöyle derler genelde ''senin bu aşşagılamalarını dikkate almak senin sözlerini onaylamaktır bi bakıma, senin insan yerine de koymaktır''.
birilerinin onların insan olduğunu unuttuğu kişilerdir, giysinlerdir istedikleri şeyi.
isteyen tangayla dolaşır, isteyen cübbeyle bu ülkede.
tek sorun tangayla dolaşan kardeşimiz rahat gezemez malesef ama cübbeyle falan gezen o kadar rahat ki aklın hayalin almaz.
bu şekilde bölücü başlıklar çoğaldıkca endişelenmiyor değilim.
(bkz: kafayı giyiniş şekline saldırarak düzelticeğini sanan ülkemin saf insanları)
kolaya kaçmak tabi çoğu süper insan modelinin(!) işine gelen, gidip birilerini bilinçlendirmeye çalışmak kasar tabi, yozlaştırmaya çalışmak demiyorum bu arada bilinçlendirmek diyorum dikkatinizi çekerim.
(bkz: islamofobi)
(bkz: bu böyle gider)
küpe, şapka, kot, pembe gömlek ve güneş gözlüğünden farkı olmayan beşlidir. herkes ne isterse giyinmekte özgürdür. kimseyi ilgilendirmez.
(bkz: sensei ve ninjaları)
(bkz: sensei)
hakaret etmeden, küfretmeden sevip sevmeme, bu ülkenin vatandaşına yakıştırıp yaşıştırmama hakkına sahip olduğumuz kılık kıyafet beşlisidir. tanım güzel mi, eh işte, idare eder. geliyoruz esas konumuza :

eğer bu beşliyi seçen insana "ifade" ve "kişisel inanç" kisvesi altında saçmalamıştır dersen saçmalamış olursun. neden? vermiş olduğun örnek bizzatihi özgürlük, kişisel inanç dediğin şey de onun için. kişisel inancın "kişisel inanç" kisvesi altında sunulması saçmalamaktır. katılıyorum. özgürlükler başkasının özgürlüğüne müdahale ettiğin noktada biter, öyle mi, öyle, diyorsun ki benim gibi inanmadığın sürece inanç özgürlüğün yok, bu durumda senin gibi inananın da inanç özgürlüğü kalmıyor ki, çünkü diğer seçeneklere özgürlük tanımıyorsun, dolayısıyla bizatihi kendi özgürlüğüne dil uzatıyorsun, farkında değilsin.

bu kıyafetlerin üç rakamlı tarihlerden kaldığını söylüyorsun, bak aslında söylediğinin hiçbir anlamı yok ama seni anlamaya çalışıyorum, çünkü birlikte yaşamaya mecburuz, çek git diyemem, en fazla çekip gidebilirim ki öyle bir düşüncem yok. üç basamaklı tarihleri kastediyorsun anladım ben seni, matematik mühendisiyim, her boktan anlarım demiyorum, ama rakam denilen şey ile basamak çok farklı, ilkokula giden sözlük okurlarımız için küçük bir dipnot olsun. düşünüyorum, 3 rakamlı yani 3 basamaklı yıllardan neler var, minimum 100, maksimum 999, averaj 500. ııh, bişey çıkmıyor, 571, 632 gibi yıllar biliyorum ben ama onları kastetmiş olamazsın, zira bahsedilen yıllar hz. muhammed ve islamiyet ile ilgili, eğer bir dinin ortaya çıktığı tarihi alarak geride kaldığını söylüyorsan düne ait herşeyi reddediyor olman gerekir ki cumhuriyetimiz 80 yılı devirmiştir. aman diyeyim. yok müslümanlığı ve ona ait herşeyi reddediyor ve bunu özgürlük kapsamına almıyorum diyorsan, bkz. 1 paragraf. geçtim.

gelelim kılık kıyafet kanunu'na. tarih kitap okur gibi okunmaz, ben öyle öğrendim, atatürk zamanında vahdettin için vatan haini dedi diye ne atatürk'e kızarım ne de belge ve bilgileri inceledikten sonra vahdettin'in hain olduğuna inanırım. dönemi okumak diye bir şey var işte, ben inkilap tarihi biliyorum diyene de aferin diyorum. dolayısıyla 100 yıl öncesinde kalması gerekiyor lafı çok askıda bir laf, 100 yıl önce 100 yıl öncesinde kalması isteniyordu çünkü bahsedilen şey bir dönemin bitimi başka bir dönemin başlangıcıydı ve keskin oldu, çok masumlar öldü, çok provakasyonlar oldu ama oldu ve bitti. bunun üzerine yarayı kaşımanın bir anlamı yok.

gelelim kılık kıyafete göre adamlık tayin edenlere. bak güzel kardeşim, bir adam cübbe giyiyor olabilir, eğer o adama kanunla takım elbise giydirirsen o adam takım elbise giymiş olmaz, takım elbise giyen adama da cübbe giydirsen cübb giymiş olmaz. yahu bu devirde hala cübbe mi giyilir gibi bir düşüncen varsa aynı düşüncenin tez-antitez bağlamında karşılığının olacağını da bilmelisin, kabul etmelisin. papa geldi, ayasofya'ya girdi, müslüman mı oldu, hayır, demek ki ayasofya'ya girmekle müslüaman olunmadığı gibi cübbeyi çıkarıp takım elbise giymekle de o kişi farklı bir kişi olmaz. -tehlikeli bir cümle olduğunu farkettim, cübbeyle müslüman olunur, cübbeyle müslüman olunmaz, takım elbiseyle öyle, takım elbisesiz böyle diye bir mesaj kaygım yok, olamaz da, cübbeli hırsız tanıdığım gibi piercingli, uzun saçlı çok mümin tanıdım, tanıyorum, benzer şekilde tam tersi de var, bunu anlatmaya çalışıyorum-

kılık kıyafet kanunu istediğini belli bir ölçüde başarmıştır, şapka kanunu yüzünden onlarca insan ölmüştür, şehit olmuştur. bunlar farklı bir düşünce devriminin altyapısını oluşturmak içindi ama gelinen noktada eğer bu altyapı değişimi oluşmamışsa hakaretle, küfürle oluşmaz. batı'nın dayattığı kıravat takarken kimse 200 yıl önce ortaya çıkan bir kıyafeti giydiği için gerici olmuyor da cübbe giyen niye gerici olsun. mest'in anlamını biliyor musun? kimler mesti ne amaçla giyer, mest yüzünden yıkılan bir rejim görmedim, olursa lütfen haber verin.

kamusal alan meselesine hiç girmiyorum, hizmet veren, hizmet alan kavramları, kamusal alan tanımı vs. giriyor ki sezer bile ortaya attığı tanımı halen netleştirememişken benim bir tanım ileri sürmem saygısızlık olur. başörtülü yargıcın başörtüsüz sanığa önyargılı yaklaşacağını söylemek en hafif tabirle başörtüsüz yargıçların başörtülülere haksızlık yaptığına iddia etmektir ki buna asla inanmıyorum. bir kadın sırf başörtülü olduğu için müslüman, dürüst, ahlaklı olmadığı gibi bir kadın sırf başı açık olduğu için dürüst, çağdaş, dinsiz olmaz. kimin müslüman olduğunu yalnızca allah bilir, kimin çağdaş olduğu ise kafasının dışıyla değil içiyle ilgilidir. kamusal alan bana göre büyük bir kamusal yalandır ama şimdilik girmeyelim, diyelim ki kamusal alana giremesinler, buradaki sorun çok daha temelde, kavramlar noktasında problem var ve ben diyorum ki cübbe giyenler, mest giyenler muhakkak dürüst, mükemmel insanlar diyemediğimiz gibi tam tersini de söyleyemeyiz. o cübbeli adam çıkarır cübbeyi giyer takım elbiseyi, takar atatürk rozetini, girer meclise, ona ettiğin hakaretlerin nefretiyle yanlış işler yapar, şu anda senin yaptığın gibi. halkların kardeşliği yok, müminlerin kardeşliği yok, ulan popstar kardeşi mi olalım, bi paydan olsun da geleyim buluşalım.

!mıyadnıkraf hallilüdmahle*

yazıldığı gibi okunur, yani tersten
kamusal alana giremeyecek beşlidir.
insanlar kendi ülkelerinde istedikleri gibi tabi ki giyinebilirler, "kanunlara uydukları sürece".
ha madem okadar özgürlükçüsün, ozaman ben de kendi ülkemde eroin çekemeyecek miyim, kime ne zararım var?
zamanında sakallı cübbeli insanların kubilayın kafasını kestiğini, sivas'ta onlarca "laik" insanı katlettiğini unutmadı bu ülke.
danıştay saldırısında allahın elçilerinin "laik"liği savunan insanları öldürdüğünü de unutmadı.
bu ülke çok şeyi unuttu, zira aziz nesinin dediği gibi büyük çoğunluğu koyun..
ama henüz atatürk'ün ilkelerini, devrimlerini özellikle de kılık kıyafet devrimini unutmadı.
ben mini eteğimi, tangamı, güneş gözlüğümü ve kotumu alıp gider italya'ya elimi kolumu sallaya sallaya gezerim ama sen al bakalım o şalvarı cübbeyi siyah çarşafı, kaç ülkeden içeri girebiliyorsun
aynı anda hem amaç hem alışkanlık hem de baskı unsuru olabilen(!) kıyafetlerdir. ayrıca italya'ya onlarla girilemeyeceği iddia edilmektedir, diyelim ki öyle, hollanda'ya gay evliliği için yerleşen var, gidecek misin, çağdaşlık kriterin hollanda mı, italya mı, amerika mı, müslümanlara bitmez bir kin besleyen ülkeler mi, aferin, git italya'ya türk'üm de, bak bakayım tangana mı bakıyorlar gözünün içine mi, nefretle. aferin. asım'ın çocukları ne olmuş böyle. söylemeye dilim varmıyor, kimlik nüfus müdürlüğünde bir belge olmuş azizim.

edit : x ülkeye onlarla girilemiyorsa bu onların ayıbıdır, kıyafetlerin değil, nasıl bir ab yalakalığıdır, nasıl bir ab ezikliğidir bu anlayamıyorum, adamlara göre şekilleniyor düşünce şeklimiz, ulan oryantalistler bile daha insaflı be. el insaf.
dünyayi dolasmis, ülkelere girip cikmis* ve bu turlarin sonucunda kilik kiyafet anlaminda insani degerlere göre degil kafasina göre bir standart olurturmus kimi özgürlük ve moda savascilarinin bas düsmani besli..

(bkz: demokrasi)
(bkz: özgürlük)
(bkz: din ve vicdan hürriyeti)
tanım: imamların çoğunda bulunan beşlidir. demek ki bu hükümet irticacıları desteklediği kalmazmış gibi bir de eliyle işe sokuyor iyi mi?*

kılık kıyafet devrimi çıktı da acaba kaç kişi uyuyor bu kanuna. niye kimsenin başında şapka yok? hak ve özgürlüklerle atatürk inkılaplarını karıştırmak yanlıştır. hiç bir demokrasi insanları dış görünüşleriyle yargılayamaz, yargılmamalı. bir turist mini şortuyla gelip heryere girebiliyor ama başı kapalı bir t.c. vatandaşı giremiyor. buyrun buradan yakın. gerçi ne desek boş ya.. biz yine de lafımızı esirgemeyelim.
bir hayat biçimini temsil eden beşli.
toplayınca her zaman şeref etmiyorlar ama;
(bkz: necmettin erbakan)
(bkz: kayıp trilyon davası)
(bkz: yimpaş)
buradan görülebilecek beşlidir;

görsel

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası izmir Şubesi Başkanı Bülent Çuhadar, bazı kişilerin işyerine sarık ve cüppe ile geldiklerini ileri sürdü.

Aydın'ın Nazilli ilçesi'nin Tren Garı'nda demiryolu yapım çalışmalarının sürdüğünü anlatan Çuhadar, istanbul'dan geçici görevle Nazilli'ye gönderilen Halil ibrahim Usta'nın sarık ve cüppeyle çalıştığını iddia etti.

Usta'nın yol yapımında kullanılan APT makinasının operatörlüğünü yaptığını, görevi sırasında da cüppe ve sarık giydiğini öne sürerek çekilen bir fotoğrafı kanıt olarak gösterdi. Çuhadar, "Bu ne cüret. Artık kılık kıyafet yönetmeliğini de hiçe sayıyorlar. Örgütlü olduğumuz demiryolları, hava meydanları ve limanlarda terfiler yapılırken personele AKP'nin hangi ilçe teşkilatlarından referansı olduğu soruluyor. Sendika üyeleri hak ettikleri halde terfi ettirilmiyor, referans gösterenler yükseliyor" dedi.
şu nedenle kötüdür denilmek yerine yalnızca kötüdür denildiği/denilebildği için daha da sempatimi kazanmış kıyafetlerdir.
(bkz: din düşmanı katalizörü)
(bkz: bugün bunu gördüm)

edit : üstteki "yobaz resmi kıyafetidir" yazısı düzenlendiği ve çıkarıldığı için anlamsız oldu ya neyse. takiyye filan. yok canım. hoşgörüdür o hoşgörü.

edit 2 : takım elbisenin de her zaman şeref etmediği düşünüldüğünde ilerde çıplak kalabileceğimiz gösteren beşlidir. giyen herkes dürüst, namuslu olacak ki sen de giyebilesin, vay anam vay, ne tezler, ne antitezler, ne içerik, ne doyuruculuk, sözlüğün kalitesini yükselttiniz be arkadaşım, takip edemiyorum, yersen.