bugün

sanıldığı gibi seve seve edilmiş bir kabul değildir. çok kan dökülmüştür, sonunda kabul olayı gerçekleşmiştir.
(bkz: talas savasi)
ardından muhteşem kültürümüzü yavaş yavaş kaybetmişiz. çok berbat bir durum bu.

pantolon, ceket tipi giysiler bizim icadımızken, osmanlı döneminde padişah devlet görevlilerine pantolon, ceket giymeyi zorunlu kıldığında* padişaha "gavur adetleri getiriyor" diye tepki vermişler.

(bkz: sıçayım arap kültürüne)
(bkz: sanki araplar bize bayılıyordu)

aslında tarih boyunca bizden nefret etmişler, bizi çekik gözlü ucubeler olarak görmüşlerdir. şimdi niye çekik gözlü olmadığımız düşündürücü. bence bir çok ırk ile karıştık*.
(bkz: gok tanri)
(bkz: 1500 yillik ay yildizli gokturk parasi)
üniversitede okuduğum ansiklopedi kalınlığında bir kitaptan öğrendiğime göre türkler islamiyeti ticaret yollarından dolayı kabul etmişler. ayrıca o zaman çinlilere karşı güçlerini yitirmişlerdi ve abbasiler baya güçlüydü. bir kaçış olarak gördüler her halde.
(bkz: seve seve değil s ke s ke kabul)

el-kuteybe'nin yaptığı buhara ve semerkant katiliamları
sosyal bir hayvan olan insanoğlunun değiştirebildiği son şeyidir din.Yok efendim tek tanrı inancı benzermişde ondan seçmiş falan hepsi üfürülmüştür bizlere okul hayatımızda.nice kellelerin uçtuğu,kanların döküldüğü tarihi bir gerçektir.şuanda aklıma gelen tek kitap tarihimizle yüzleşmek kitabı.okuyun öğrenin derim sizde üfürmeyin.
"resmi tarih"e bakarsanız, 751 yılındaki talas savaşında türkler çinlilere karşı araplara yardım etmişler, araplar bu sayede savaşı kazanmışlar, sonra da türkler zaten eski inançları olan şamanizme çok yakın ilkeler içeren müslümanlığı gönüllü olarak kabul etmişlerdir.
oysa türklerle araplar talas savaşından çok daha önce karşılaşmışlardır.
nu karşılaşma ne yazık ki çok kanlı sayfalarla yazılmıştır.

talas savaşını çinliler kazansaydı tarih bu sefer de büyük bir olasılıkla "çinliler türklerin yardımı sayesinde savaşı kazandılar" diye yazacaktı.
çünkü savaş sırasında hem çin tarafında hem arap tarafında çeşitli türk boyları vardır.

kuteybe bin müslim, yezid bin mühelleb, said bin haraşi, eşres bin abdullah, nasr bin seyyar gibi horasan valileri binlerce türk'ü öldürmüş arap komutanlardı.

700lü yıllarda horasan çok şiddetli savaşlara ve aldatılarak teslim alınan türklerin acımasızca kılıçtan geçirilmeleri gibi kanlı olaylara tanık olur.

kaynak mı?
tabiki götümden uydurmuyorum.

kongar, emre. tarihimizle yüzleşmek, sayfa 17, 18.
haniymiş kanıt?
(bkz: ham et kanıtı)
(bkz: kanıt istemek)
(bkz: kanıtı görünce afallamak)
şuana kadar eline bir kitap bile almadığı herhalinden belli olan insanların,emek harcayarak kitap yazan ve arkasında da kaynak gösteren bir yazara ve onun eserine yorum yaparak kendini aşağıladığını daha önce hiç görmemiştir busözlük.daha nicelerine de gebedir sanırsak.

konuya dönecek olursak kişi bazında din değiştirme ile topluluğun din değiştirmesi farklı şeylerdir.Biz osmanlı olarak kaç yüz yıl hangi sınırlara hükmettiğimiz ve bu sınırlardaki insanların yüzde kaçının müslüman olduğunu irdelemek gerekir. Onların inancı da tek tanrılıydı fakat onlar neden islamiyeti seçmediler...

Hadi diyelim kitap okumuyoruz, hiç tarihte bilmiyoruz, ee bari yazan insanlara saygılı olalım okuyanlara da. yazık.
arap kültürünü de islamiyetmişçesine benimsemelerinden dolayı, başlarına gelen en kötü şey.
islam a hakaret edeceğim diye kendi faşistliklerinde de boğuluyorlar. türkler kılıç zoruyla dinlerini değiştirecek kadar korkak mıydı? senin inancında türklük yüce idi hani, bu mu yücelik? buna inananlar türkler bağımsızlıklarına bağımlı bir millettir demesinler o zaman, martaval gibi geliyor çünkü.
din, hele ki islam ana-ata öyle inanıyor diye yaşanmaz, en büyük cihad kendi nefsinledir diye boşuna dememiş resulallah. iman her kişinin kendi kalbinde biter. ailenin müslüman olmasının eğitim açısından faydası yok mudur elbette ki vardır, bu açıdan da türklerin islamiyet i kabulu benim kişisel imanıma en fazla yüzeysel etki yapabilir, tam manasıyla teslim olmam ise kendi manevi yolculuğumla olacak bir durumdur.

bu yazının kaynağı kendi hayatımdır, ana babası inanıyor diye inanan beri gelsin.
(bkz: islamiyetin yayilma sekli)
900.000 (yazıyla dokuzyüzbin) çadırlık bir topluluğun sırf kendi dinine benziyor diye başka bir dine geçtiğine inanan varsa ajdar'la bodrum'a hatun tavlamaya gitsin.
(bkz: okumadan yazar olunmaz)
turkun azacik duygusu, istegi olmasa olmayacak hadise. *
(bkz: tikilerin islamiyeti kabulu)

+ yaa babişko islamiyet diye bir din çıkmış.
- fason olmasın o ?
+ yok ya güzel birşeye benziyor. ayriyaten farklı oluruz.
- cidden kanka yaa..
+ hadi eşhedü...
- haydi pismiii...
hidayetle olmuştur, cok şükür. diğer yandan başlık altına yazılan bir takım entryler gayet üzüntü vericidir. inanmıyor, kabullenemiyor olabilirsiniz. ancak, yalan yanlış cümleler yazarak da ancak traji-komik olursunuz. türkler varoluşlarından beri zangin bir dile ve kültüre sahip olmuştur. insanlar elbetteki çevresindekilerden etkilenir. ama, türklerin zengin yapısı, bu etkileşimleri dahi kendine özgü hale getirebilmiştir. her fırsatta islami bir meseleye alaksız ve iftira olan yazılar yazmayı bazı alık zihniyet bir halt belliyor. zavallılık derim ben buna.
türklerin örf ve Âdetlerini önemli ölçüde değiştiren olay.

selçuklular döneminde hatun denen kadınların devlet için çok önemli görevlere verildiği bilinir.
zir daha önceleri de savaşlarda kadınlar erkeklerin yanında yer alırdı.
türkler her zaman kadınlarına çok önem ve değer vermiş asil bir ırktır.

islâmiyetten sonra geriye kalanlar ise türkiye cumhuriyeti'nin meclisindeki %4.6 kadın oranı.

türban = kadın özgürlüğü anlayışı.

"kocam yemeğin altını yakarsam beni dövebilir" diyen korkmuş kadın zihniyeti,

ve savundukları şeye karşı olan bir bilgi hakkında kanıt isteyen, kanıtı görünce de kanıt olarak sunulanı beğenmeyip bok atan bir zihniyetin yükselişi.

yozlaşmış bir dînin gülünesi savunucuları.
büyük kitleler halinde müslümanlığı kabul eden türkler, islamiyetin geniş bir alana yayılmasında önemli bir etken olmuştur. beni ilgilendiren olayın nasıllığından ziyade neticesidir. islamiyetin kabulüyle türklerin kültürleri büyük ölçüde değişmiştir. öz türkçe dediğimiz kavram, sözlü ve yazılı edebiyata göz attığımızda islamiyetin kabulüyle birlikte yabancı kelimelerin ve tamlamaların istilasıyla hemen hemen kalmamıştır. konar göçer yaşamdan ziyade yerleşik hayata geçişte önemli bir unsur olmuştur. islamiyetten önce türk halkı daha çok siyasi bir karaktere sahipken, islamiyetle birlikte dini bir yapıya bürünmüştür. (özellikle yavuz sultan selim'in halife oluşu ve kutsal emanetleri istanbul'a getirişiyle) öncesinde şamanizm, budizm, musevilik, gök tanrı gibi inançlar vardı, islamiyetle birlikte etkisini yitirdi. gerçi öncesinde de tek tanrılı bir inanışın hakim olması, inanılan değerlerin benzerliği nedeniyle islamiyetin benimsenmesi pek de zor olmamıştır. benzerlikleri şöyle sıralayabiliriz:

* türkler her dine karşı hoşgörü besleyen bir toplumdu. islamiyet de bir hoşgörü dinidir.
*tek tanrı inanışı islamiyet'in de kabul ettiği bir gerçekti, türklerin de.
*islamiyet öncesi türk töresindeki ahlak anlayışı ile islamiyetin getirdiği ahlak anlayışı arasında büyük benzerlikler vardır.
*gök tanrı inancındaki kurban, ahiret, cennet ve cehennem gibi kavramlar islamiyette de vardı.
*türklerin fetih anlayışı ile islamiyetin cihat anlayışı benzerlik gösteriyordu. (hatırlarsanız daha önce budizmi benimseyen uygur türkleri, daha önceki yaşam koşullarıyla çeliştiği için bildik türk kültüründen uzaklaşmışlardır)

islamiyetten önce türklerin dini inançlarını üç başlıkta ele alabiliriz:
1) doğa güçlerine inanma
2)atalar kültü
3)gök tanrı inancı

daha önce de belirtildiği gibi müslümanlığın benimsenmesinde en önemli etmen talas savaşıdır. bu savaşta karluk türkleri müslümanların yanında yer almışlardır ve bu sayede türk-arap ilişkileriyle doğru orantılı olarak islamiyete sempatileri de artmıştır.

karluklardan sonra diğer türk grupları da değişik etmenlerle birlikte kitleler halinde islamiyeti benimsediler. x. yüzyılda samanoğullarından bir şehzade, iç karışıklık nedeniyle karahanlılara sığındı. beraberinde getirdiği din adamları, karahanlılardan satuk buğra hanın müslüman olmasına katkıda bulundular. satuk buğra, hükümdar olduktan sonra devletin dini de islamiyet olmuş oldu.

türklerin islamiyeti kabul etmeleriyle neler değişti peki?
özellikle öz türklük kültürü, islam kültürünün etkisiyle harmanlanarak karman çorman oldu. ne tam türk, ne de tam islam kültürü yaşatılabildi. türk devletleri islami bir karakter kazanmış oldu. halifelikle birlikte özellikle islam dünyasının hakimiyeti türklere(osmanlıya) geçmiş oldu.
genellikle din düşmanları tarafından ısrarla altı ısıtılmaya çalışılan olay. zorla islamiyeti kabul etmişiz, senin sorunun o kardeşim, benim değil, yozlaşmış dediğin bir dini nasıl zorla kabul etmiş oldun onu da anlamadım ama bu kafa yapısıyla işin çok zor. osmanlı'da haremin gücünün nelere yettiğine bir bak istersen, kadın nasıl arka plana atılmış görelim, ha teknoloji dergilerinde çıplak kadın resmi görmeyi çağdaşlık, kadının cinsel meta olarak özgürce(!) pazarlanması olarak görüyorsan da o da senin görüşün, seni bağlar, beni ırgalamaz. kadının özgürlüğü bir dine inanıp inanmamasında, başını örtüp örtmemesinde değil kafasının içindedir, göte göbeğe bakmaktan kafanın içine bakamıyorsan yapabileceğim bir şey yok. çok da güzel kabul etmişizdir, pek de güzel kabul etmişizdir, yine olsun yine kabul ederiz, kılıçla mı kabul etmişiz, oh yandan kes, zekeriya beyaz'dan din öğrenenler tarihi de başka yerlerden öğreniyor demek ki, pek güzel..
devamlı "benim kötüm, senin iyinden iyidir" anlayışı gütmüş insanların, hakkında "zorlama" olduğunu ifÂde eden kişileri "din düşmanlığı" ile suçladıkları olaydır.

sayısız dindar olduğunu iddia eden erkek resmî nikah yerine imam nikahını tercih eder. zir milletvekilleri arasında imam nikÂhlılar olduğu bir gerçektir. bunun dışında kuma getirme anlayışı da "muhtaç kadınları sahiplenmek" olayından yola çıkmış ancak asırlar sonra o erkeğin uçkurundan başka kimseye faydası olmamış bir kural bir nevî inanış olmuştur.

çıplak kadın resimleri görmeyi çağdaşlık sanmak kadar çarşaflara bürünüp cennetlik insan olduğuna kesin gözüyle bakmak da gülünç şeylerdir. inandıklarını içinde yaşamayı becerememiş insanlar kâh yozgat'ta olduğu gibi fuhuş yapılıyor gerekçesiyle ev kundaklarlar kâh sivas'Da alevî yakarlar.

ve son olarak din düşmanlığı...hayır mantık denen olguyu kullanınca bÂzı şeyler safsata olarak görülebilir, bunun doğrusu nedir diye sorulabilir. bunun peşindeki insanlar din düşmanı değil sorgulayan kimselerdir.

her defÂsında arkadan vurmuş ve en sonunda da türkleri ingilizlere satmış bir ırkın dînini sÂhiplenmek zorunda değildir her insan.
kilic altinda gerceklesmistir.bu tarihsel gercektir.hatta emeviler zamaninda türkler asagi olarak görüldükleri icin yecüc mecüc gibi yada dünyanin sonunu getirecek seytanlar olarak görülmüstür.kuteybe bin muslim in öldürdügü türkler yüzbinlerle ifade edilmektedir.
ama cengiz han in sirf elcisini öldürdü diye yarim milyon persliyi kilictan gecirdigi bir cagda bu tür katliamlar hep olagelmistir.
tarihi oldugu zaman kosullarinda degerlendirmek gerekir.
bazi bati hayranlarinin ve batiya karsi asagilik kompleksi duyan zavalli insanlarin rahatsiz oldugu durum. Pardon, hristiyanligin afrika'da veya latin amerika'da nasil yayildigi hakkinda bir fikriniz var mi acaba?
islamiyeti kabul etmekle araplaşmak arasında doğru orantı kurulmaya çalışılan, başlangıcı talas savaşı' na dayanan tarihi bir durumdur.

hristiyanlığı kabul edip simdiki bulgaristan' daki slav halkıyla kaynaşarak asimile olan bulgar türkleri'ne gidip; "sen türksün" de bakalım nasıl tekme tokat dalıyorlar.

dip not: kasdedilen, osmanlı döneminde anadolu'dan göç ettirilerek yerleştirilen türkler değil, dördüncü yüzyıl sonlarında şimdiki bulgaristan' a yerleşen orta asya türk kavimi olan bulgar türkleridir.

batı hun türkleri' nin * hikayesi de benzer özelliktedir. konu şu ki; islamiyetin dışındaki tek tanrılı dinleri kabul edip de bu inançlara göre yaşayan türkler dilsel, dolayısıyla da kültürel özelliklerini "zamanla" kaybetmişlerdir. (museviliği kabul eden karay türkleri hariç..)

ben dile bakarım kardeşim. türklerin din değiştirmesindeki tek çekince kriterim; bir kültürü yaşatan yegane unsur olan dildir.
islamiyeti kabul edip de günümüzde türkçeyi tamamiyle unutan kaç türk boyu vardır?
Islamiyetin Türkleri kabulünden daha sancili bir sürectir.
güncel Önemli Başlıklar