bugün

ülkenin buhranlı bir sürece girme durumudur.
yavaştan kafama dank eden hadisedir.
can sikıcı diyen akşam haberlere baksın siyasi kavgalara bence oldukça eğlenceli özellikle batan ekonomiye rağmen hükümetin ısrarla ekonomi çok eyi demesine katula katula gülüyorym.

böyle görüntüleri başka ülkede goremezsiniz
https://youtu.be/tRp4NQBR_OI
Devlet kurumları can sıkıntıları ile ilgilenmez, herkesin kendi canının derdine düşmesini izlerse ülke de böyle hal alır.
Normal tanımı içerisinde sosyal devlet, vatandaşlarının yaşam kalitelerinin arttırılmasını ve gelir eşitsizliğini vergilendirmelerle beraber en alt seviyede tutmayı hedefler. Türkiye'de devlet, vatandaşın sırtına yük olmanın dışında herhangi bir işleve sahip olmadığı için ülkenin de can sıkıcı olması normal.

Mesela şöyle bir şey olsa, vatandaştan aldığın telsiz vergileriyle devlete ait bir operatör var etsen paranı ordan kazansan vatandaştan da bu vergiyi almadığın gibi ona iş alanı yaratmış olsan. Alkolden, sigaradan aldığın vergilerle aynısını yapsan. Yani devlet olarak sen de herkes gibi üretime katılsan, hem vatandaşına iş olanağı sağlar hem vergilerle insanlara hayatı dar etmezsin. Fakat hazır yemeye alışıldığı için böyle bir ekonomik modelin desteklenmesi yerine tabi varolan kamu kurumlarını satmak daha kolay geldi hükümete.

Ne bilim, olmaz burdan, olamıyor. Bazen olacak gibi olduğunda da ülke karışıyor zaten.

Ayasofya vatana millete, ekonomiye hayırlı olsun.

edit: yarın öbür gün bu kadar da konuşamayız belki, konuşabiliyorken konuşayım dedim, haydin karanlık günlere türkiye.
2007 sonrası bu ülkeden hiçbir verim alamadım şahsen.

Birbirimize birkaç aşk kadar geç kaldık canım ülkemle..
Toplumsal, ekonomik, kültürel.. daha birçok alanda uzun zamandır süregelen büyüyerek toplumda yara açmış o kadar çok problem var ki çok eğlenceli bir arkadaş ortamında bile kendimizi bunları konuşurken, ülke için geleceğimiz için bir çözüm yolu ararken en sonunda da çaresizliğimize yakınırken buluyoruz.
Gericilerin hükümdarlığında eğlence beklemek hayalperestlik olur.
Çünkü çomar çok.
Sadece Mali olarak kötü durumda olsak neyse. Sonuçta para bir şekilde düzgün politika ve yönetimle halledilir ama toplum ahlâkı ve psikolojik olarak çökmüş.

Işte bu durum daha kötü çünkü dediğim gibi para elbet bir şekilde bulunur ama o ahlak ( sadece cinsellik olarak düşünmeyin. Saygı, hak yememek vs.. gibi kavramlar da var içinde) gitmiş ve bunları düzeltmek ve toplumun eski haline dönmesi çok zor.

Anca 15,16 yy. Daki reform rönesans gibi bir radikal değişim yaşanması lazım toplumun normale dönmesi için.
Avrupada sakalları uzatıp dağ evinde geyik pişirsem, odun kırsam şu anki türkiye’de olduğum halden daha huzurlu olurdum. Altımda eski model bir jip, avusturya’nın yeşil dağlarında internetsiz bir ev, tertemiz köy hayatı. Dünyevi şeylerden uzaklaşıp, spor, kitap, kahve, mangal ve hayalimdeki kadın ile 30 yıl başka insan görmesem yaşardım.

Türkiye’deki can sıkan siyasi ve ekonomik çöküntü ciğerlerimi daraltıyor, en yaşanabilir alanlarda bile malesef durum böyle.
Eninde sonunda geçecektir. Türkiye büyük memlekettir. Yedi kere düşse, sekiz kere kalkar.

Sabretmek lazım, daha çok sevmek lazım.

Vatan dediğin olgu, siyasetin fersah fersah üstünde bir şey.

Herkes geçiçi, vatan kalıcı.

Bu toprak, bu anadolu, bu istanbul ne delikanlılar gördü... sonunda hepimiz vadesi dolunca yolcuyuz. O hancı.