bugün

aşağıdaki yazıda özetlenmiştir.

--spoiler--
''milletin muktedir olma davası, ülkenin refah ve kalkınma davası, devletin milletçe temellükü davası, saltanatın kaldırılması ve cumhurun egemenliği davası, büyük türkiye davası, bu gayelerle alakasız hatta taban tabana zıt karakterde anomalik bir sağcılığın parantezine alınarak eritilmiştir.''

''asker-sivil-aydın ittifakı sol kemalizm’e terk edilecek ve menderesle birlikte sonu gecekonduculuğa çıkan demagojik bir 'millet' populizmi üzerinden güya iktidar mücadelesi geleneği oluşacaktır.''

''sonuçta küçük esnaf ve köylülüğü oy tabanı haline getirip hep orada tutan ve metropollerde 'gecekondu' ya taşıyarak tekrar 'taban'laştıran sağ siyasetin geldiği nokta, bunu 'muhafaza' edecek bir lümpen demokratizmden başka bir şey olmamıştır.''

''sol kemalizm ise, ii. abdulhamit ve ittihatçılarla başlayan ve mustafa kemal’in 1930’lara kadar sürdürdüğü milli kalarak modernleşme, dindarlığı yenilikle barıştırma, mülk ve siyaseti yerlileştirme çabalarını çarpıtarak, devletle din, orduyla dindar, din’le modernlik ve türklükle müslümanlığı çatışan ters devreler haline getirip aralarına da mayınlar döşeme misyonu görmüşlerdir. demek ki, ingilizlerle ilişkileri şaibeli sol kemalistlerin ve amerikalılarla ilişkileri netameli sağ-muhafazakarların ittihatçılık düşmanlığında buluşmalarında bir ‘hikmet’ bulunmaktadır.''
--spoiler--