bugün

teşbihte hata olmaz, türkiye'nin, kurulduğundan beri kucaktan kucağa dolaşan bir konsomatristen farkı yoktur.

bakın, sosyal devlet ilkesi gibi amaçlardan bahsetmiyorum.

misal; israil'in toprak,
ingiltere'nin zenginlik amacı gibi.

onlar gibi olalım demiyorum, ama bir amaç olmalı.
her ne olursa sağlam bir dünya politikasından bahsediyorum.

bunun en güzel örneği kuşkusuz 3 kıt'anın fatihi osmanlı devletidir. din-i islamı bütün cihana yaymak gibi kutsal bir amaçları vardı. 600 yıl bir fiil bu amaca hizmet ettiler. allah onlardan razı olsun.

osmanlı'nın devamı olan türkiye cumhuriyeti'nin amaçsızlığı, türkiye cumhuriyeti'nin sonu olacaktır.
ülkücüler kızıl elma, laikler muasır medeniyet seviyesi demesin sakın, döverim.
türkiye nin amacı, abilerinin amaçlarına hizmet etmektir, bu anlamda da epey başarılıdır..
türkiye'nin bir amacı vardır o da bölgesinde bağımsız bir güç olmaktır. türkiye kuruluşunun ilk 15 yılı bunu gerçekleştirmek için her şeyi yapmıştır bir nebze olsa da bu amaca o zaman ulaşılmıştır. atatürk ün ölümünden sonra bu amaç unutulmuş ve başka devletlere sığınmak amaç edinilmiştir. osmanlı gibi başkalarının memleketlerini talan etmek değildir bu amaç sadece kendi topraklarında bağımsız ve diğer devletlerin özgürlüğüne saygı duyan bir devlet olmaktır.

--spoiler--
egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.
ulusal egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur.
i̇nsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri görülemez; millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı elde edilemez, insaf ve merhamet dilenmek gibi bir kural yoktur. türk milleti ve türkiye'nin çocukları, bunu bir an akıldan çıkarmamalıdır.
bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır.
dünyada ve dünya milletleri arasında sükã»n, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.
türkiye'nin güvenini amaç edinen, hiçbir başka ulusun aleyhinde olmayan bir barış yolu, her zaman bizim ilkemiz olacaktır.
biz türkler, tarih boyunca hürriyet ve istiklal timsali olmuş bir milletiz.
tam bağımsızlık denildiği zaman, doğal, siyasal, mali, adli, askeri, kültürel ve her alanda tam bağımsızlık anlaşılır.
bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.
bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır.
ulusun bağımsızlığını, yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır.
ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
ya istiklal, ya ölüm
--spoiler--
(bkz: global dünyada bağımsız güç türkiye)
(bkz: komedi dükkanı)
ah keşkelerle biten ömrümüz,
sağılan enerjimiz sağcılarca,
amaçsız politikacı,
politikacılarla demokrasi oyunu oynayan eğitilmemiş halk.
bu kötü oyunda kaşke hiç yeralmasaydım diyorum ama oyun içine kendini sokuyo zaten bireyi.
amaçsızlık ta değil, amacın öldürülmesi.doğru demiş arkadaş, "kendi topraklarında bağımsız bir güç olmaktır amaç" aman unutmayalım ha! "yaşasın tam bağımsız özgür türkiye "diyenler asıldı bu ülkede ve halen de bir şekilde bastırılmakta.
o dediğiniz 1950 öncesiydi.bir politika olduğu doğruydu, fakat ne olduysa oldu işte.
yanlış olan bir düşüncedir zira türkiye nin amacının sadece emperyalist efendilerine hizmet etmek olduğu gün gibi aşikardır.
kurulma amacından sapmış ve hoyratça yönetilmiştir.
yadsınamaz gerçektir.

lakin 1. giri dikkate alınırsa laf arasında islami amaçlardan yoksunluğu gibi şeyler de giydirilmeye çalışılıyor ki çok yanlış. türkiye'nin amacı bağımsız olmaktır, türkiye'nin amacı insanlara hak ettiklerini vermektir. amaç bunlar olmalıdır en azından.

sözde islam'cı geçinen kişiler iktidar oldu görüyoruz. müslüman kardeşlerine saldıranların projelerinin eş başkanlığını yapıyorlar ve herkes de sözde müslüman partisi diye yiyor bunları. gerçekleri iki taraf açısından da görmek gerek. ne deniz baykal ne de recep tayyip erdoğan bu ülkeyi düze çıkaracak adamlar değiller. ne yetimin hakkını yiyip kömür dağıtmaktır hak olan, ne de önce rte'yi meclise sokup sonra da ona bok atmaktır. al birini vur birine.

devletler dinle yönetilmez. bu islam'a bile aykırı. gelip de her türden insanın yaşadığı bir memlekette dini kuralları zorla yaptırtamazsınız. bu kuran'a bile aykırı. herkes aklını başına devşirmeli.
ne yazik ki devletimizin bir amaci yoktur. ne ilersi icin ne de 30-40 yil sonrasi icin herhangibi fikriyatlari oldugunu zannetmiyorum.

hepimizin dogdugu topraklar ne yazik ki viraneliktir ve bu viraneligi gormemek icin sehirlerden pek cikmiyoruz, cunku bizler mutlu azinligiz.

ama mutlu azinlik olmanin sorumlugu sadece raki masasinda ne olacak bu memleketin hali demek degildir ve kesinlikle bir geyik degildir.

daha tartisma adabini bilmeyen kelimeleri isine geldigi gibi anlayan, anaforculugu tartisma zanneden ve en cok benim sesim cikiyor demek ki hakliyim ucuzluguna kacanlar ne yazik ki amacsizlastirmaya en cok yardim edenlerdir.

onlarin kitabinde hamasi soylemler kliselesmis beyanatlar ve beylik cumleler vardir. iri iri sozler ederler ama hepsi iri sozler soyleyen kucuk adamlardir.

peki ne amaclanmali?

ben artik ulkemi taniyamiyorum. ulkem ve ulkemin insanlari kendi kucuk bardaginda anaforlar yaratmaya bayiliyor ve enerjilerini kendikendilerine yok ediyor ne yazik ki.

belki de bunun nedeni kultursuzlesme politikalari ve dunyayi merak etmemedir.

soyleyin bana adriana lima nin turkiye gelmesi ne isinize yaradi?

belki de en buyuk sorun calisalacak zamanda calisilmamasi eglenilecek sirada eglenilmemesi.

kusura bakmayin ama turkiye cumhuriyeti bir iki yol yapip bir kac pustu zengin etmek icin
toplu konut hamlesi ile kalkinacagini sanan ahmaklarla dolu.

dag basina toplu konutu konduracaksin sonra ne olacak? o daireleri doldurabilmek icin istihtam yaratman gerek. ama nerde?

ulkeyi ben yoneticem hayir ben yoneticem laklakindan dolayi heder olan yillari da hesaba katin onunuzde gelecege korkulu gozlerle guvensizlikle ve bunun utanciyla bakan insan tarlarini goreceksiniz.

kit kanaat gecinip birer dilenciye dondurulen insanlar.

kusura bakmayin ama hazin gercek bu.

peki ne yapmali?

bu corak cografya da ne yapilir.

sadece tarim yapilir ama onun da hali duman.

sabanci gibi la havle dedirtenlerin kucagina oturmus.

carefour magazalarina girenler ne demek istedigimi anlayacaktirlar.

zaten herseyi devletten beklemek kadar sapsalca bir sey yoktur.

once birey olacaksin ondan sonra toplumun ferdi olacaksin.

ama sen birey olmadan once toplumun ferdi olursan ne yazik ki dilencilerden olursun.

benim icin devlet kavrami ayaklarimin kapladigi alandir.
garip ve yüzeysel bir öneri.
nasıl mı?
türkiye'nin amaçsız bir ülke olması demek,içinde yaşayan insanların amaçsız olması demektir. burda oturup kahvede ülke kurtarmaktan farksız, devlet şöyle devlet böyle demek herhalde amaçsızlığın ve çaresizliğin tepe noktasına ulaştığı anlardan biridir. devleti daha ne olduğunu anlamadan, bireylerin oluşturduğu (bkz: #4586121)ve bireylerin anca verebildiği kadarıyla yetinmesi gereken bir anlayışla mı oluştuğunu düşünüyorsunuz? o zaman sivil toplum örgütüne katılın ama ne ergenekoncu ne de hükümet yalakası olmayan, iktidarı hedeflemeden politika üretebilen ve talepleri yerine ulaştırabilen bir örgüt olsun. yok mu siz kurun! ha olmadı mı çok mu liberal geldi, o zaman maden diyorsunuz devlet uşak olmuş ki bu görüş anca devleti hükümetle karıştırmak olur, cahilcedir, o zamanda yine örgütlenin bu defa iktidarı hedefleyin. yerinde oturmakla bu devletin amacı yok, türkiye şöyle uşak böyle uşak denmemeli, bir şeyler yapmalı ve ondan sonra çaresiz kalırsan, işkence görürsen, umudunu kırmaya çalışırlarsa, senin didindiğin insanlar seni yaftalarsa, asarsa, f tipine mahkum ederlerse o zaman dersin ki bu devlet benden soyut benden bağımsız birşey. hakkımı aradım birey oldum ve birşeyler yaptım, öyle maç havasında ergenekonu tartışmadım, soyut politikalara indirgemedim ben siyaseti, siyaseti siyaset yapan şeyi, bireyleri kurumlara karşı olan haklarından haberdar etmeye çalıştım, taleplerimi isteklerimi arz ettim ama olmadı de, sadece o zaman de. amerikan uşağı, yalakası deme, sen bir şey yapmıyorsan eğer o zaman sen uşak olmuşsun ki devlette uşak olmuş. devlet bireylerin ayağını bastığı yer değildir, ne üzerinde ne altında, devlet bireyin içinde bulunması gereken bütün alandır. ki o da hem kişisel egemenlik alanıdır, devlete verdiğin kadar egemenlik hakkı olur devletin, sende ondan nemalanırsın. sen ne kadar verirsen o kadar alırsın yani. *