bugün

yakın zamanda yapacağım eylemdir. eğer hala bu çıkarcı, kendini ülkenin yarısının başbakanı ilan edip diğer yarısına çapulcu diyen şahıs* başbakan olarak kalırsa da bir daha uğramam, oy kullanmam eksik kalsın böyle ülke lanet olsun.
ben kendi fikirlerimi rahat rahat belirtemiceksem, belirttiğim için hapse girceksem, benim oyum olmadan ölmezler herhalde.

edit: yakın zaman dediğim de haftaya değil haa en azından 1 2 seneyi bulur.
madem .iktir olup gittin geri dönmemek.
kriptolar sktrp gitse de ülkece bir fitneciden arınsak...
insana insan gibi değer verilen bir yere gitme isteğinden doğan hareket.
Bunu yapmaktan beni alıkoyan tek şey maddi imkansızlıklar.. yoksa dakka durmam.
birbirine tahammül dahi edemeyen insanlardan bıkmış insan düşüncesi olabilir.
tsk'da da alevileri ayıklama kampanyası başlatmışlar efendim.
şimdi bu adam ''sikerim yapacağınız işi'' deyip gider tabi.
normal.
http://www.radikal.com.tr...api_ortaya_ciksin-1149323
Ülkeyi taliban kılıklılara bırakmamak gerekir diye düşünüp sonra vazgeçmektir.

onlar siktirolup gitsin suudi arabistana ya da afganistana...
(img:#492606)

Karikaturu akla gelir.
bir buhrandır. buna şu andaki dandik rejim ve hukuk değil guguk neden olmaktadır.
30 sene once yaptigim seydir. belki ilk zamanlarda insan zorluk cekiyor. ama unutmayin disarida baska bir dunya var. uyum saglarsaniz ne ala. ozellikle genclere yeni zelandayi tavsiye ederim. http://www.newzealandnow.govt.nz adresinden daha fazla bilgi alabilirsiniz. (yeni zelanda hukumetinin kendi sayfasidir).
başka ülkeleri ütopya sanan kişilerin saçmaladığı eylemdir. onlarda da özgürlük yok, onlarda da demokrasi yok, onlarda da işsizlik var. bazı konularda daha ileri olabilirler ( hepsi değil tabi ki). ama onların hayatlarını toz pembe görmekte ahmaklıktır.
Memleketinin kıymetini anlamanı sağlar. En güzel yanında tatillerde geldiğinde ülkenin dertlerini değil, keyfini yaşamaktır turistler gibi. Türkiyede yaşamak belki problemli ama Türkiyeyi yaşamak çok zevkli.
kapı açık,arkana bakmadan çık denilesidir.
kesinlikle yapmak istediğimdir bu . gurbet murbet hikaye artık o eskidenmiş , gidip sopsoğuk bir baltık ülkesine yerleşip kırımın iti gibi soğuktan dona dona yaşamak istiyorum.
Her insanın zaman zaman aklına gelen düşünce... Bazen öyle durumlar olur ki, ülkenin insanından, ülkenin politikasından, hatta ve hatta havasından ve suyundan nefret eder hale getirirler insanı. Sonra, Nazım Hikmet şiiri açar okursunuz ya da ne bileyim, yaşlı bir teyzeyi karşıdan karşıya geçiren genç bir çocuk görürsünüz... o anda rüzgarının bile başka bir güzellikte olduğunun farkına varır, memleketinizi sahiplenirsiniz. Eğer böyle hisler besliyorsanız, kusura bakmayın, hiçbir yere siktir olup gidemezsiniz.
mantıklı eylem. bütün malı mülkü satıp başka bir yerde şirket kurup yaşamak istiyorum. yada burdaki işlerin birazını avrupaya kaydırıp zamanla tamamını oraya almak. cidden nefret ediyorum bu ülkeden.
ite, köpeğe,hayırsıza, ugursuza, şerefsize, yalakaya,orospu çocuklarınamı bırakacam ben memleketimi.
gitmiyorum gitmeyi de düşünmüyorum.
en mantıklı olanıdır. avrupaya gidip bir de oradan bir kızla evlendinmi tam avrupalı olursun.
arzu dahilinde olan hadise.
(bkz: açeydim gollemi şöyle gitme diyeydim)
siktir olup gittikten sonra özlendiğini de hesaba katmak gereken hadise.
Neden adam akıllı gitmiyorsunuz diye sordurur. Gider ayak karışıklık çıkartmayın bari..
maalesef çoğumuzun hayatında en az bir defa aklından geçirdiği düşüncedir.

gitmek istersin, ama maddi imkansızlık paran yoktur.

gitmek istersin ama işte yeterli yabancı dile sahip değilsindir.

gitmek istersin, dili biraz toparlarsın, parayı zaten -biriktirerek/çalışarak- halledebilirsin.
ama sonra kendine dersin ki ulan ben bu canım ülkeyi bu şerefsizlerin, bu namussuzların eline mi bırakacam?

vazgeçersin, ama amalar bitmez işte. kaldığın halde bir bok yapamazsın yapılan haksızlıklara karşı.

bazen gitmek istersin işte.
artıları eksileri iyi düşünülmesi gereken eylemdir. bir anlık kızgınlıkla ülke değiştirilmez
artılar:
(bireysel kültüre dayalı bir ülkeye giderseniz özellikle avrupaya)
- insana verilen değer, bireysel tercihlere gösterilen saygı miktarındaki artış
-yaptığınız davranışlar için koca bir mahalleye hatta herkese değil sadece kendinize hesap vermek gibi bir hak
-seçtiğiniz mesleği tam anlamıyla uygulayabilme şansı (mühendisi mimarı tekniker olarak çalıştıran, temel bilimlere verilen değer ise yerlerde sürünen bu ülkeden en çok bu sebeple kaçılır)
-dini, siyasi, cinsel yönelimlerin her ortamda dillere pelesenk edilmesi şöyle dursun, bazen belli edilmesinin bile ayıp sayılması (iskandinav ülkeleri bu anlamda bir numara)
-insanların gerçekten hobileri, kendilerince uğraşıları olabilmesi hakkı ( günde 12 saat çalış yemek ye, biraz gez gene uyu uyan yine işe git döngüsünden biraz sıyrılabilme şansı)
-çevrenizde duyarlı, düşünceli insan sayısındaki artış (test etmek isterseniz avrupalı turistlerin bol olduğu bir mekanda kendinize ait ortalama kıymetteki bir eşyayı çıkarıp bu kimindi yerde buldum düşürdünüz mü acaba diye bağıra bağıra sorun, bir tane kurnaz çıkıp o benim der eşyanızı alırsa gelin parasını ben vericem, aynı insanlara bir eşyanızı kaybettiğinizi söyleyip yardımcı olabilir misiniz tek başıma bulamıyorum deyin ve sonucu kendi gözlerinizle görün .mesela denizdeyseniz dalış gözlüğü olan birine, kendi gözlüğünüzü kaybettiğinizi dalgada dibe battığını söyleyin en az 20-30 dk gözlüğünüzü arayacaktır. )
-hükümet politikasının vatandaşı nasıl daha çok sikeriz olmadığı bir yerde yaşamanın verdiği ferah
-özel sektörün istediği gibi emek sömürüsü yapamaması, hukuk kurallarının çalışan hakları konusunda çok sıkı tutulması
-muhtemelen nüfusun daha büyük bir alana yerleşmiş daha az insandan oluşmasının getirdiği rahatlık. trafikte, toplu taşıma araçlarındaki harika düzen
-et ve benzin fiyatlarındaki inanılmaz düşüş
-insanların kendilerine olan öz saygısındaki artış. kimsenin bir ünlüyle fotoğraf çekilmek için maymuna dönmemesi, kimi insanları parası veya şöhreti bol diye kendisinden üstün görmemesi,
-bilinç olarak hemen hemen herkesi ilk başlarda eşit görüp tanıdıkça değerlendiren insanların varlığı, yani ön yargısızlık gibi bir gerçekle karşılaşıp şok olacaksınız.
gelelim eksilerine
1) aileniz türkiyede x 3
2)arkadaş çevreniz türkiyede
3) bu ülkede büyüdüğünüz için ister istemez o beğenmediğiniz kişisel özellikler sizde de bulunabiliyor. bu da yurt dışına adaptasyon sürecinde sizi çok üzecek
4) mahalle kültürünü, samimiyeti , yolda tanıştığınız rastgele insanlarla bile rahatça muhabbet kurabilmeyi özleyeceksiniz
5)misafirperverlik, sıcakkanlılık azalacak
6) 'herkes kendi başına'anlayışının hakim olduğu bir yerde rahatça dertleşecek bir insan bulamayacaksınız. (yukarıdaki yardımseverlik ve duyarlılık maddesiyle çelişiyor gibi görünüyor. lakin bu çok farklı bir madde.gözlüğünüz kaybolduğunda arayan adama, aşk hayatınızdaki sorunlardan veya bireysel dertlerinizden yakındığınızda sizi dinleyip sonra kendininkileri anlatıp empati yapmaya ve teselliye çalışmayacaktır. muhtemelen muhabbetin fazla özele girmesinden hemen rahatsız olup konuyu değiştirecek veya sohbeti kesecektir. )
7) eğer maaşınızı türkiyede kazanıp bir süre yurt dışında yaşayacak veya ailenizin parasıyla geçinecekseniz hayatın pahalılığı size sefilleri oynatacaktır. maaşınızı orada kazancaksanız sıkıntı yok.
evet şimdilik bu kadar.bütün bunları göz önünde bulundurduktan sonra siktir olup gidebiliriz bu ülkeden.
(bkz: biz sizi tutmayalım).
http://www.newzealandnow.govt.nz (gocmen olarak gitmek isteyenler icin hukumetin resmi sitesidir) sitesine bakin. benim de kiyagim olsun. basvuru fiyati yuksek ama, hem iyi karilar var, hem iyi yasam sartlari. genc olsaydim bende basvururdum.