bugün

türk futbolunun bir anda ''ne kadar az yersek kardır'' ya da ''şerefli mağlubiyet'' gibi laflardan kurtulup, çağ atladığı andır. bu çağı atlamadaki en önemli etken kuşkusuz ki jupp derwall'dir. bu adam 1984 yılında birçok başarılı bundesliga ekiplerinden teklif alsa da galatasaray'ın başına gelmiştir. işte o anda her şey değişmiştir. türk futbolu hareket kazanmıştır, avrupada ben de varım demeye başlamıştır. dervall'in devri türkiye'de dolduktan sonra fatih terim ve mustafa denizli gibi isimleri eğiten dervall, türk futbolunu onlara emanet etmiştir. sonra başlamıştır avrupa serüveni türk kuluplerinin, özellikle de galatasaray'ın. bu konuda öncü olan kulubümüz galatasaray'a teşekkür etmek hepimizin görevidir.
fenerbahçe'nin herhangi bir avrupa takımıyla oynamaya hak kazandığı andır, pardon over 2.5.
17 mayıs 2000 galatasaray arsenal maçı'nda Claudio Taffarel'in uzatma dakikalarında Thierry Henry'nin kafa şutunu çıkardığı andır.

uzatma dakikalarında altın gol uygulaması yapıldığı için o top gol olsa türkiye'ye, futbolda (kulüpler bazında) şimdiye kadar hiç avrupa kupası gelmemiş olurdu.

işte o an;
http://www.youtube.com/watch?v=IrqkWnYEpBQ
an olmasa bile kırılma noktası galatasaray'ın o sihirli jenerasyonla gheorge hagi'yi birleştirmesidir. aynı jenerasyon, milli takımla dünya üçüncülüğünün kazanılmasında önemli rol oynamıştır. fenerbahçe'nin ileride sağlayacağı muhtemel başarılardan sonra aziz yıldırım'ın bir oy farla vefa küçük'ü geçmesi de bu kategoriye sokulabilir.
2002 dunya kupasi yari finalinde ronaldo'nun bize pisburunla attigi gol anidir. eger pisburun yerine adam gibi plase yapmayi dusunseydi o sut gol olmayacak, biz brezilya'yi eleyecek ve o gazla almanya'yi da yenerek dunya kupasini kaldiracaktik.
an tabiri ile kastedilen boyle bir an ise evet bu dur. daha genis zamanli dusunecek olursak sepp piontek'in milli takim teknik direktorlugune getirilmesidir derim.
3 kasim 1999 galatasaray milan maçıdır. hakan şükür 90. dakikada ceza sahası içinde düşürülür. hakem verilse de olur verilmese de olur bu pozisyona penaltı verir. durum 2-2 dir. Bu skorla milan grupta üçüncü olacaktır ve uefa kupasına gitmeye hak kazanacaktır. derken topun başına ümit davala geçer ve golü atarak galatasaray'ın uefa kupasına gitmesini sağlar. o sene galatasaray uefa kupasını kazanır.
sabri sarıoğlu nun altyapıdan a takımına yükseldiği gün.

(bkz: var mı otesi)
sıralanmış ve sıralanacak olan kırılma anlarının genelinin galatasaray tabanlı olması ne kadar ilginç, değil mi sözlük?
beşiktaşlı eski kaleci fevzi nin ayak tabanıdır. o taban yerinde dursa,top ayaklarının altından kaleye yuvarlanmayacak, galatasaray duracak, 4. kere üstüste şampiyon olamayacak, belki de uefa yı alamayacaktı. keşke maçtan önce o taban kırılsaydı da türk futbolu böyle bir kırılma yaşamasaydı.
özhan canaydın'ın galatasaray camiasına başkan olarak seçildiği andır. avrupa'daki dev rakiplerine rağmen nispeten mütevazi kadrosuyla müthiş işler yapan galatasaray bu şekilde avrupa kupalarında bir efsane olma yolunda ilerlerken össan abi çıkagelmiş ve galatasaray'ı dibe vurdurmuş, sıradan vasat avrupa takımı haline getirmiştir.
türk futbolunun kırılma noktası budur canlar, hatta kafasının kırıldığı ve öldüğü noktadır.
kimsenin aklına gelmemiş olsa da aslen belki de 2002 dünya kupası elemelerindeki israil-avusturya maçının son saniyelerinde schopp'un yerden sert bir vuruşla attığı frikik golüdür.o golle beraber türkiye'nin baraj maçlarındaki rakibi avusturya olmuş ve türkiye israil maçına tırstığından gelmeyen as futbolcularını kadroya almayarak cezalandıran ve maçlara neredeyse yedek takım denilebilecek bir takımla çıkan avusturya yı kolayca eleyerek 2002 dünya kupası'na katılma hakkını elde etmiştir.
3 mayıs 1907.