bugün

barındırdığı yazılar bakımından konu alanı çok geniş olan, fakat bunca genişliğine rağmen, bilimsel tüm verilerin nur çarşafından geçirmesinden mütevellit ortaya çıkan sızıntılardan oluştuğu için oldukça incelen dergidir.*

bilinçli olarak okuyanlar tüm okuyanların ancak %5'lik bir kısmını oluşturur.

fetçi mekanlarında, abilerintalebelerinin eline 10 - 20 - 50'lik olarak verdiği abonelik formlarının dolmasıyla oluşan bir abonelik profiline sahiptir. abonelik formları dolu olarak dönmezse, ilgili* talebenin dosyasına* uyarı işlenir; kendisinden dersane, etüd, kitap parası gibi paraların toplanabileceği ima edilir.
bu nedenle, müşteri bulamayan zavallı öğrencilerin, zamanla orayı burayı parasını cebinden vererek abone yaptıkları da görülür. bir aile evine farklı isimler altında 3-4 tane gelmesi de şaşılacak bir nokta yaratmaz.

sohbet toplantılarında da, hizmet'e katılıp yolunu doğrultmak isteyenlere ve dersanelerde tuvalet temizlikçiliği yapmak isteyenlere de zorunlu olarak aldırılır abonelikler*.

bu nedenledir ki, 15 daireli bir apartmana 15 tane dergi gelir. dağıtım elemanları genellikle "mühim olan derginin içeriği değil, bize yaptığınız yardımdır" düşüncesine sahiptir ve savsaktır ama şikayet edilmez. hatta, birileri apartmana gelen 15 dergiden 10'unu götürse, kimse siklemez..

dergi, büyük üstat*a, yeni faaliyetleri için yardım etmek amaçlı kullanılan bir para kanallığı vazifesi yapmaktadır.
dağıtımı, üstatlar tarafından çıraklara, çıraklar tarfından da talebelere bırakılır. dağıtım, istekli, arzulu ve öğretiyi benimsemiş talebelere, sırayla çıraklık ve üstatlık yolunda uygulanan sayısız ritüelden birini teşkil eder.

(yukarıdaki yazıdaki dergi kelimesi gazete olarak da okunabilir)

(bkz: grand lodge of america)
(bkz: masonik bir yapılanma olarak fetullah cemaati)
aylık ilim kültür dergisi.
görüşü nedeniyle pek ilgimi çekmeyen, ama arada denk geldigim bazı yazıları ile bana acaba dedirten, vay be bu dergiden okuyacak bir şey de buldum ya helal olsun dememe vakit kalmadan ne yani bu da mı ilahi güçlerle nurla murla olmuş?? diyip öfflememe sebep olan dergi.
çatlak bir yerden suyun geçişine verilen isimdir.sızmaktan türemiştir.
burası çok sızıntı yapıyor.
(bkz: doksan karakter kuralı yüzünden cümle içinde kullanmak)
karanlık kafalara giden bir sızıntıdır kendisi.
Bilimsel olayları dini dogmalarla ele alarak genç beyinlerin içine ''sızmaya'' çalışan her makalelerinin sonunda ''Aslında bunlar zaten ilahi güç tarafından yerli yerine konulmuş olaylar, öğrensek ne olucak nasıl olsa o bizim yerimize kainatı mükkemmel bir şekilde yönetiyor. Biz de doğruyu bulalım ve cemaatimiz içinde yerimizi alarak sevaplarımızı katlayalım'' anlamındaki cümleleri ile bitiren bilim dergisi olduğunu söyleyen cemaat yayını.
abonesi çok, okuru az olan dergi.

http://www.sizinti.com.tr
yaklaşık 26 yıl önce yayımlanmaya başlayan türkiye ve yurt dışı olmak üzere toplam 700 bin civarlarında trajı olan bilim-ilim-kültür... dergisi(fem'deki öğretmenin böyle söylemişti).aylık olarak çıkan ve birçok konu da gerçekten de güzel makakelelere, yazılara sahip olan ama fiyatı 3 ytl olduğundan biraz kasan dergi.gerçi bana hocalar bedavaya veriyolardı ama neyse...
ismiyle müsemma dergi. sızıyorlar efendim durduramıyoruz.

edit: eeeeeeee yıl 2006 bundan 10 yıl öncesine karşılık geliyor, şimdiden geçmiş olsun diyorum.
zaman gazetesinin dergiye dönüştürülmüş hali olup içerik olarak pek de okunası bir dergi değildir. ama abonesi çoktur ayrı konu.
yakın zamanda elime geçen aylık ilim-kültür dergisi.

geçen gün bir yandan scientific american, popular science gibi emperyalist yayınlarının internet sitelerine ne var? ne yok? gibisinden bakarken bir yandan da ülkemizden bu alanda bilim ve teknik dışında kaliteli yayın çıkmadı, onunda popüler tarafı pek gelişmiş değil geyiğini yeniden ısıtıyordum ki ben daha sözümü bitirmeden arkadaş çekmecesinden çıkarttığı sızıntı dergisini yüzüme çarptı.

ilk başta sinirlensem de dergiyi biraz incelediğimde arkadaşımın ne kadar haklı olduğunu benim ise nasıl bir gaflet ve dalalet çukurunda debelenmekte olduğumu anlamam çok zaman almadı.

neyse, geyiği bir tarafa bırakalım.
popüler bilim dergisi desem değil, din dergisi desem değil. acayip, türler üstü bir durumu var.

dergi elli sayfa ama içinde yok yok! coğrafya, botanik, psikoloji, tarih, fizik, jeoloji, biyoloji, tıp, zooloji ne ararsan.

'power point kullanmayı biliyorum' manasına gelen simgeler, fontlar bunda da bol bol kullanılmış ama ara ara bazı çizimler göze çarpıyor ki bunları yapanlar direkt frp alemine geçmeli ve islami usullere uygun bir setting yapımına başlamalıdırlar.

dergide kullanılan dil de bir acayip (osmanlıca kelimelerden bahsetmiyorum). sözde bilimsel bir şeylerden bahsediliyor ancak kullanılan kelimeler: mucize, bilinmeyenler, gizem, şaşırtıcı, büyüleyici, vs. vs.

hesapta bilimsel bir çalışmanın sonuçları bizimle paylaşılıyor ancak yazıyı okuduğumda o konu ile ilgili -bir kaç bilgi kırıntısı dışında- hiçbir şey öğrenemiyorum. yanlızca kafamda "ey yumurtaya can veren allahim, sen nelere kadirsin!" türü şaşkınlık belirten bir ifade çağrışıyor.

bir de dergideki yazılarda belli bir kalıp var ve konu ne olursa olsun bu kalıp bozulmuyor.
rastgele bir örnek verirsek:

başlık: "Proteinler Nasıl Kalıplanıyor?"
(sayfa göz alıcı. bir yandan dna sarmalları boydan boya geçiyor, bir yanda atom modelleri ışıldıyor.)

başlığın hemen üsütünde bir vecize: "Bedene ait hastalıklarda, tabibin tavsiyeleri esas alınması gerektiği gibi mânevî rahatsızlıklarda da bir kâmil mürşidin öğütlerini tutmaya ihtiyaç vardır." *

"Her bir moleküler makine, sebepler plânında üstlenmiş olduğu fonksiyonu yerine getirebilecek hususiyetlerde yaratılmıştır."

"Her biri bir devleti andıran hücre içi yapılanma ve işleyiş, akıllara durgunluk verecek kadar ince hesaplar üzerine kurulmuştur. Hücre içi makinelerin ince bir plân, program ve ölçüyü gerektiren bu fevkalâde mimarileri ve çalışma prensipleri, günümüz bilim dünyasının revaçta olan araştırma konularındandır."

"Proteinlerin bir an için akıllı ve şuurlu olduğunu farzedelim: Bir protein saniyede kendi başına 100 milyar farklı katlanma ihtimalini deneseydi, bütün ihtimalleri değerlendirerek doğru şekle ulaşması 100 milyar yıl sürerdi. Ortalama olarak her bir hücrede 3.000-5.000 çeşit protein olduğunu kabul edersek, bir hücrenin kendi kendine veya sebeplerle tesadüfen inşa edilmesi ve pürüzsüz şekilde fonksiyonlarını sürdürebilmesinin ne kadar imkân dışı olduğu açıkça görülecektir. Halbuki, bu hâdise, Sonsuz ilim ve Kudret Sahibi Yaratıcı'nın "kün(ol)" emriyle hücre içerisinde bir saniye veya daha kısa bir sürede gerçekleştirilmektedir."

"Biyolojik sisteme bağlı hayatın sürdürülebilirliği, hücrelerin temel yapıtaşlarından olan proteinlerin (aslında pamuk ipliğinden milyon kez ince bir ipliğin) çok ince bir sanat ve ilimle katlanmasına bağlı, mu'cizevî bir hâdise olduğu görülmektedir. Son yıllarda bu mu'cizevî katlanmanın kendi kendine değil, çaperonlar eşliğinde gerçekleştirildiği bulunmuştur. Proteinlerin doğru şekilde katlanmasında vazifeli çaperonlar, milyarlarca katlanma ihtimali içerisinden doğru katlanmayı gerçekleştirmede proteinlere yardımcı oldukları gösterilmiştir. Proteinleri bu kadar kısa sürede "Kün (ol)" emriyle katlayan "Sonsuz ilim ve Kudret Sahibi" sebepler ve imtihanlar dünyasında bu mu'cizevî hâdiseye de çaperon isimli molekülleri perde kılarak, kudret ve azametini gizlemiştir. Önümüzdeki yıllarda geliştirilecek yeni teori ve model mekanizmalarla ve yeni keşfedilecek moleküllerle, proteinlerin katlanması bugünkünden daha da iyi açıklanabilecektir. Ancak tespit edilen ve ortaya konan mekanizmalar ve sebepler, bir şeyin olmasını dilediğinde buyruğu "Ol!" demekten ibaret olan Kudret-i Ezelî'nin izzetine perdedâr olmaktan öteye geçemeyecektir. Doğumundan itibaren insanı, her an her hücresinde molekül molekül yeniden inşa eden bir Kudret eli olduğu gerçeğini değiştiremeyecektir."

aynı kalıp ile bir başlık sallayalım:

başlık: "mikroişlemci teknolojileri ve harddisklerin bilinmeyen dünyası."

başlığın hemen üstünde: "nasıl ki insan beyninin yüzde biri bile edemeyen bilgisayarları yapan birileri vardır. şüphesiz ki insan da rastgele oluşmamıştır."

dediğim gibi konu, vaka ne olursa olsun bu kalıp değişmiyor. önce bilimsel bir şeyler söyleniyor(ki sonuçta her şey aynı yere bağlandığı için ne söylendiği de pek önemli değil) sonra bunun din ile baglantısı kurulup "işte kanıt, işte gerçekler. hepsi kör gözlerin görmesini bekliyor!" tadında dinin sağlaması yapılmaya çalışılıyor.

ancak bilim ile dinin böylesi bir iç içeliğinin mantıksal bir handikapı var.
bilimsel bilgi deneyler, gözlemler sonucunda edinilen bir bilgidir ve her an çürüme ihtimali vardır. teolojik bilgi ise imana dayalıdır ve yadsımak, çürütmek gibi bir imkan yoktur. tamamen inançla alakalıdır ve inancın olduğu yerde geçerli olmadığı yerde geçersizdir.

bu yüzden bu ikilinin oluşturduğu olasılık ağacının dallarının bir tarafı tamamen budalıdır. yani bilim dinsel bilgiyi doğruladığı sürece kabul edilebilirdir ancak arada bir uyumsuzluk çıktığı an bilimsel değil dinsel bilgi doğru kabul edilir. ayrıca dinsel bilgi zaten yadsınamaz olduğu ve bütün evreni kendi tarzı ile açıkladığı için bilimin alanı sadece dinin önceden söylediklerini kanıtlamaya(kanıtlamaya da değil sağlamaya) indirgenmiş olur ki buna zaten bilim denmez.

sonuç olarak din ile bilim işleri birbirinden ayrılmalıdır çünkü bu haliyle olası bir çatışmada sırtınızı döneceğiniz yer bilimdir.
bir bütünün kaçak yaptığını, bir yerde bütünlüğün sekteye uğradığını anlatır.borusal bir karşıt eylemdir ayrıca..sızmadır ve akli selim bir bünye bu sızıntıyı basit bir keçeyle kapatabilecek zekaya sahiptir.. keçe muhteviyatı ise size kalmıştır.. akli selimliğe..
"islam'ın temelinde Allah'ın kanunları vardır. Bu kutsal kanunlar, üzerinde çalışılabilecek, uygulamalara konu edilebilecek ve tutarlı temellere dayanan, Allah konusunda ruhen hazır ve doğru bir anlayışa sahip kişilerce gerçek olarak sunulabilecek kanunlardır.

Kültürel bilim* bilimdir; üzerinde çalışılabilecek ve incelenebilecek şekilde birikim ve gerçeklerin bir ürünüdür. Varlığın, varlığın Allah ve onun sonsuzluğu ile olan ilişkisinin doğasını ve temelini açıklayıp ortaya koyar. Tüm insani kuramlardan, fikirlerden, inançlardan, salt dini itikatten ve dogmalardan farklıdır ve sadece bilimin, ruhi olarak da kabul edilebilir halini kabul eder."

(bkz: christian science)
umut sarıkaya'nın bir karikatüründe 'en çok fotoşop kullanan dergi' ödülü verdiği dergi. ayrıca
- seni sızıntı'ya abone yapalım mı?
kapakta ki sızıntı yazım şeklinde tersten yada ışığa doğru okunduğunda başka anlamlar çıktığı rivayet edilen dergi.
mottosu; ''hoşgörü dergisi sızıntı'' maskotu ise bildiğin çikodur.
bu ayki kapagi milla jovovich olan dergidir. *
30. yılına girmiş. * tirajı gayet yüksek aylık ilim, kültür dergisi.
yazı karakterinden kaybeden dergidir. ne o öyle debdebeli "sızıntı" yazısı.
bir arkadaş: -seni sızıntıya abone yapalım gardeşş.
ben : -vaktim yok okumaya, boşver.
bir arkadaş: -ya kim okuyoki? maksat hayır işlemek.
ben : -oha!!!

diyaloğuna sebep olan, eline alıpta bir kere okuyanların gerçekten şaşırdığı, sadece hayra vesile olması amacıyla çıkarılamayacağı üzülerek farkedilen fakat nur cemaati nin insanların cahilliğinden faydalanıp zorla kakalamaya çalıştığı dergidir.

(bkz: zaman gazetesi)
okurlarının tek amacının bilimi allah'a ulaşmak olarak anladıkları ortadadır. Zaten Allah'ı mutlak bir biçimde kabul etmiş bir bünyenin neden Allah'ın kanıtı için bilimi kullandığı ise gariptir. Sanki Allah'ın varlığından şüphe duyuluyormuşçasına, ben daha çok bilim yapmalıyım Allah burada, ahan da şurada, sineğin midesi, gülün yaprağı, eşeğin daşşağı mücizesi arar bilemiyorum. Zira bu hans von aiberg ile başlayan manyaklığın sonu nereye gide onu da bilmiyorum.
allah x canlısını öyle üstün özelliklerle yaratmış böyle muhteşem olmuş diyerek allahın büyüklüünü her bilimsel konu üzerine yapıştıran bunu anlatmak için araya iki kelam bilimsel kelime koyan türü anlasilamamis dergi. zira bu dergiyi her ay almaya gerek yoktur sürekli kendini tekrarlar reklamlar1ndan takip edilebilen diziler gibidir bir sayısını almanız yeterlidir.
ilk sayısı 1979 yılının şubat ayında çıkan ve kapağına koyduğu 'ağlayan çocuk' resmiyle o dönem kahvelerde, dolmuşlarda ve evlerde o fotoğrafın yaygınlaşmasını sağlamış dergi. ayrıca söz konusu fotoğraf avrupa yakası'nda burhan karakterinin evinde asılı olan ve burhan'ın 'çiko' adını verip ara sıra dertlerini döktüğü fotoğraftır.
fem dersanelerinde, onlara biraz yatkınsanız hemen size verirler. önce para isterler, yok derseniz '' canın sağolsun '' derler.

(bkz: ben bunu gördüm) *
aylık tirajı 835.000 olan fethullah gülen yanlısı dergi. cemaat ortamlarının tübitak dergisi olarak tanımlanabilir. her bilimsel olayı dine dayandırmak gibi ulvi bir amacı vardır.