bugün

bence şu an türkiye nin en önemli sosyal sorunu olan hadisedir.şimdi bu sıradan faşizm,artık kanıksanmış kimse tarafından, hatta artık mağdurları tarafından bile yadırganmayan bir aşağılık sinsi faşizmdir ki bunun içine aşağılama,hor görme gibi durumlar daha çok girer.
uzun lafın kısası bu sıradanlaşmış faşizmdir yani kimse buna "bu niye böyle lan" demez...e hadi bide örnek verelim..
artık trt de bile gösterilen türk filmlerinde doğulu insanlarımızın sürekli cahil,kaba saba,kro tabir edilen,eğitimsiz ,oturmasını kalkmasını ve hatta konuşmasını bilmeyen * bir şekilde tasvir edilip daha da kötüsü bundan komedi unsurları çıkarmaya çalışılmakta ama insanlar buna yanlış kardeşim bu diyeceğine zuahahahaha diye gülmektedir...yani bir sosyal tabakayı küçümsemek ama bunun artık doğallaşması durumu sıradanlaşmış...
(bkz: kro)
(bkz: varoş)
(bkz: arabesk)
ve hatta (bkz: tiki)**
Yok böyle birşey.

Var olan önyargılarıdır ve önyargıları da örnekler yaratır. Belli görünüşte insanların nerdeyse tamamı aynı uygunsuz, uyumsuz davranışları sergiliyorsa, insan da ister istemez belli önyargılara sahip olur.
(bkz: sosyal faşist)
1901-1971 yılları arasında yaşamış sovyet film yönetmeni mikhail romm un başyapıtı.

"1901-1971 arası yaşamış önemli Sovyet sinemacısı Mikhail Romm, hemen tümü arşivlerden derlenmiş, aralarında Hitler in özel film arşivi, SS subaylarının çektiği özel filmler, Sovyetler in ve diğer kimi ülkelerin devlet arşivleri gibi kaynaklar da bulunan filmiyle, yalnızca Almanya da Nazizmin 1930 larda başlayan yükselişini ve savaş sonuyla birlikte gelen çöküşünü anlatmakla kalmıyor. Aynı zamanda, faşizm denen olayın içinde oluştuğu koşulları, sıradan, küçük, önemsiz bulunan olaycıklarla, tehlikeli hoşgörülerle, gündelik ilgisizliklerle, yerine getirilmeyen görevler ve kaçınılan sorumluluk taşımalarla nasıl palazlandığını da gösteriyor. 1930 ların kısa, ama özlü çizgilerle verilen genel dünya panoraması, bizlere Marlene Dietrich, Marika Rakk, Cab Calloway, caz ve fokstrot dinleyip dans eden bir dünyayı, çeşitli ülkelerin sona ermekte olan bir çağı simgeleyen liderlerini, kral ve kraliçelerini, modalarını, meraklarını, uğraşlarını da gösteriyor.
Film binlerce metre haber-film-den derlenmiş seçme anlarla, bizlere 20. yüzyılın en koyu ırkçısını eşsiz biçimde tanıtıyor. Hitlerle, ancak bir ek boyut olarak taşıdığı Latin groteskliği açısından aşık atabilecek olan Benito Mussolini ise, Hitler in baş aktörlüğü karşısında bir yardımcı oyuncu ödülüyle yetinmesi gereken görkemli bir demagog, komedyen ve taklitçi. Usta ve çırağın göründüğü bölümlerde, film değme güldürülerle baş edebilecek bir düzeye erişiyor, insanda gerçek bir gülme isteği uyandırıyor. Film, bu güldürü; anlarının gerisindekileri, bu ko-mik-i şehirlerin insanlığa nelere mal olduğunu her anında gösteriyor, en azından duyumsatıyor. Sıradan Faşizm önemli bir tarih dersi, sinemanın belge gücüne tanıklık eden önemli bir klasik."

kaynak:
http://www.ntvmsnbc.com/news/197249.asp
kötülüğün bayağılaştığı ve sıradanlaştığı bir dünyada kaçınılmaz olan gerçektir.
YARATICI FAŞiZM. NASIL BiŞEY Ki ACAP
son dönemde türk milletine yücelik içeren bir kavrammış gibi zerk edilen faşizm olgusunun iyiden iyiye içeri sokulması ve kimse çakmasın diye maskelenmesidir. faşizme milliyetçilik görüntüsü verilir, kimse uyandırılmadan kürdü, türkü, ermenisi birbirini keser. aslında herkes yediği tasa sıçmaktadır ama kimse farkına varamaz. en kötüsü faşist olduğunun farkına varmamak ya da milliyetçiliği faşizmle karıştırmaktır.
sıradan faşizm, gündelik yaşamın kıvrımlarına nüfuz etmiş faşizm veçhelerine türkiye'de kavramsal olarak verilen isimdir. "gelişmiş" batı toplumlarında neofaşizm olarak isimlendirilen faşizme benzer bir kavramlaştırmadır, ama üzerine oturduğu söylemler kültürel farklılıklar taşır.

meselâ fransa'da le pen önderliğindeki national front hareketi neofaşizmin artık klasikleşmiş bir örneğini teşkil eder. eski faşist söylemin aksine neofaşizm farklı toplum ve kültürlerden insanların farklı oldukları için bir araya gelmemesi gerektiğini savunur. meselâ "türkiye müslüman bir ülke, ab'ye uyum sağlayamaz. bizim de hazmetmemiz mümkün değil" gibi görünüşte faşizan olmayan ama özünde insanların farklılıklarını onların arasında bariyer oluşturacak şekilde özsel farklılıklarmış şeklinde ifade eden faşizan, yer yer ırkçı bir yan taşır.

sıradan faşizm ise günlük yaşamda ve basında karşılaştığımızda pek sorgulamadığımız ama aslında faşizan yanlar taşıyan betimlemeler üzerinde şekillenir genel olarak. kürtlerin suça meyyal olması, mafya üyelerinin ve şehirdeki suç unsurlarının kürtlerden oluşması gibi sölemler bunun örnekleri olarak verilebilir.*
penguen dergisinin bu haftaki sayısının kapağı ise tayyip erdoğan'ı "gelişmemiş" bir yerli olarak tasvir ederek onun "çevrecinin daniskasıyım" söylemine gönderme yaparak sıradan ırkçılık sergilemiştir. "mizahçıların" bunun farkında olmaması ise tuhaf.*