bugün

"sınıfın en güzel en popüler kızına aşık olan yine en az onun kadar yakışıklı ve popüler çocuğa aşık olan şuursuz kız." asıl bu mevzu. çok hassas çok kırılgan bi konu dikkat.

yer sıranın en arkası. Genelde erkeklerin fantezi mekanı olarak, kendi elleriyle tokalaştığı yerde, kulakta walkman pesimistliğin dibini sıyırıyorum. destek kuvvetim o zamanlarda gündeme bomba gibi düşmüş The Cranberries'in kaseti Ve o meşhur zombie şarkısı. O kadar bağlanmışım ki bu şarkıya, Şarkı biter bitmez kaseti çıkarıp, rotringi kasetin ortasına sokup başlıyorum geri sarmaya. (pil çabuk biter diye bu. siz bilmesiniz teyy teyy. mp4lermiş ipodlarmış nerde?)

Ne geleceğimden ne de an itibariyle dinlediğim Şarkının ne anlattığı hakkında bi fikrim var. Karambole bi hayat. sallabaş! Sadece şarkıya eşlik ettiğim yer, "in yaa heee yaaa in ya he ya zaaambeee zambeee" kısmı. Bi yandan böğürüp bi yandan etrafı kesiyorum biri bakıyor mu diye, "Şişttt biliyorum olum ben bu şarkıyı" hesabına. Sanıyorum ki bi bu şarkıyı, bi de "losinnn mayyy relıcınnn" diye böğürdüğüm anları duyup sınıfın en popüler kızını bırakıp, beni sevecek onur. Bakıyorum yine yanyanalar, Şarkının geri kalanını dolores'e bırakıyorum... Karı; savaşı anlatıyor yana yakıla, benim sıranın en arkasında çektiğim klibin teması; "sevdiği insana ve yanındaki kız arkadaşına bakıp acı çeken kızın dramı". zombi olup dişleri sapla diyor içimdeki klip yönetmeni küçük metin arolat onurla sınıfın en popüler kızının boynuna.(klipleri güzeldir bu metinin. leopar desenli tayt falan giyer. seksidir. tabii tabii. ) O derece kin doluyum bu çifte.

Ergenim bi kere, Dünyanın tüm yükü omzumda ilkin. Daha okula gelirken kavga etmişim anamla. O kadar bunalımım ki, Başlıbaşına dünyadan uzak soteye çekmişim kendimi. O sotede yazdığım anket sorularının cevaplarının 3 hakkı da onur. Adaya düşsem onur, kıyamet kopsa onur, bağım yansa dönüp baksam yine onur. (burayı ahmet selcuk ilkan yazdı.ehe)

Alnımda; "ergenlik sivilcesi o, sonradan geçer takma kafana sarımsak bastır üstüne" denilen 3.cü gözüm.

babanın " çıkar o zımbırtıyı kulağından da sofraya otur" laflarına "teehh allaammm ya bu adam da hiç beni anlamıyo haaaa, valla kaçacam bu evden söyle şu kocana" diye anneye kaynadığımız yıllar.

Sırf, onur "görmediğim şeye inanmam ben" dediği için, Allah'ı sorguluyorum.
Diyemiyorum ki; "sen de bendeki aşkı görmüyon ama var işteeee. var bi aşk" diye. Ne çok sevmişim lan seni allahsız...

"laa büyüdük olum biz. özgün olun azıcık, özgür olun. stil sahibi olun" ayaklarına kendi kendime kestiğim yeşim salkım (alaammm resimlerim bilem var öyle pofff...) kahküllerim var. sanıyorum ki sınıfın en popüler kızını (ismi yine lazım değil) o eşeğin şeyine konmuş kelebek gibi duran kahküllerimle sollayacam. Özgürlükten ve özgünlükten kasıt o zamanlar bu. Tabii tabii, iki kahkül kestim diye havaya girmeler gırla. arada da anne saç kestirirken kuaförde, senin de "fön çektirme hesabına" azıcık ucundan kırıklarını aldırdığın, ve ertesi gün fönlü saçlarınla falan gittiğin okulda 2 gün havandan geçilmiyor. Herkes " çok yakışmış yaaa kızımmm güzel olmuş" diyor da bi o bok kafa onur dönüp bakmıyor.

bi yandan büyümüşüz "büyüdük" biz tavırlarımız var, bi yandan da altından gögüslerimiz belli olmasın diye baharın ortasında giydiğimiz kalın süveterlerimiz. Sınıfın tümü, 31 lafını duyunca kıkırdayan kızları-erkekleriyle habire depresyonda, bi bu sevgi kelebeği konkon aşıklar normal. Bi biz korkuyoruz yazılılardan bi bunlar "bişi olmazcı". bi biz müdürü gördük mü ayakları nitroya bağlıyıp uzaklaşıyoruz ortamdan, bi bunların aile dostu müdür. bi bizim veliler çağrıldığında okula surat, "alı al moru mor " bi bunların yine normal aq.

Sonra dağılıyor sınıflar, liseli oluyoruz ilkin, üniversiteli sonra. Ve bi gün karşıma çıkıyor sınıfın en popüler kızının popüler sevgilisi...

Alınyazımın en karmaşık yazısını okuduğum zamanlarda hayatıma giren onur, o karmakarışık yazının tek okunaklı yeri oluyor artık.
Kaderim. senin evlenme teklifine hayır denir mi ulan?
Evet. seninle bi ömre evet.( bok var evlen demeyin lan kıyamam.)

Yazar burda kime seslenmiş? Evet, umutsuz kadınlara. Neden böyle bi yazı bu bilmiyorum. Evlenecem lan ben heyecanlıyım aq.

Ha sınıfın en popüler, sarışın, basketçi bacak boyu benim boyumun toplamı olan leydinin adı da haticeydi. Hatice ne lan? Nihaha...

Ben bu yazıyı sana yazdım, sınıfın en popüler kızı. oku da bil. toparlayamadım. Pof...

tanım: bi zaman gelir o arşa değen kıçın indirir birileri denilen kızdır bu. hemcinsleri hiç sevmez bunu. niye sevelim ki lan. hem uzun hem sarışın hemi de popüler aq. ama adı hatice o'nu napıcan?
asik olunan kisiyle kankacilik oynamak durumunda kalmaktir.
(bkz: populer kız)
(bkz: sozlukteki dakotalılar)
(bkz: kavak yelleri)
holywood'un çok ekmeğini yediği popüler gençlik filmlerinin teması. sınıfın en popüler kızına aşık olan genç de sınıfın en popüler erkeğidir aynı zamanda. araya yeşilçam'ın ekmeğini yediği güzelliğini gözlükler arkasına saklayan kızı kuğuya dönüştürme ritüeli de uygulanır, popüler genç de kızın farkına varır. genelde filmler mutlu sonla biter.
(bkz: binbir gece bennu) o neydi la? *
* şahsıma "oha bu benim lan" dedirten durum.nasıl mı?

beşinci sınıfın son günü. artık mezun oluyoruz. yıllıklara hatıra yazılarını yazdırmışız. nihayetinde herkes gitmiş. sınıfta kalmışız üç kişi, sevdiğim çocuk engin, arkadaşım irem ve ben. ailelerimizin gelip bizi almalarını bekliyoruz. öylece oturmuşuz sıralarımıza.

engin gidiyor, geliyor elif diye bir kızı ne kadar çok sevdiğinden bahsediyor. engin'in muhtemelen kendisine yazdığımdan haberi var. elif de işte başlıkta bahsi geçen hatun. "eee, bana ne bundan?" diyorum. çok üzerime geliyor. bir ara "ben elif ile evleneceğim" dediğini bile hatırlıyorum. yavaş engin, çok ileri gittin. ama umursamıyorum. gerçekten.

ilerleyen dakikalarda bana vurmaya, saçımı çekmeye başlıyor. resmen tartaklanıyor, şiddete maruz kalıyorum. üzerime gelme dedikçe kollarımı yumrukluyor falan. "deli galiba" diye geçiriyorum içimden. sonunda dayanamayıp ağlamaya başlıyorum. önceleri fark etmiyor pek. ama sonra görüp yanıma geliyor ve şöyle diyor: "üzülme, elif'le falan evlenmeyeceğim ben". bu yüzden ağladığımı zannediyor. oysa benim canım çok yanmıştı, bir özür daha iyi gelebilirdi.

sonra babası geliyor. engin beni yanağımdan öpüyor ve son olarak saçımı çekip gülerek gidiyor. bu, onu son görüşüm oluyor. yıl 1997. çok sonra, onun da beni sevdiğini öğreniyorum.

şimdi anlamamız gereken ne?

hayat aslında onu anlamamız, insanları çözmemiz için başından beri bize yardım etmeye çalışıyor. ipuçları sunuyor bizlere. ama yaşımızdan dolayı olsa gerek çok geç anlıyoruz bazı şeyleri. hatta çoğu zaman anlamamakta ısrar ediyoruz.

engin'in paso elif'ten bahsetmesi, yok "onunla evleneceğim" diye kıskandırmaya çalışması falan. daha fenası ağlamamı buna bağlaması. ve "üzülme" diye teselli etmesi. şimdi anlıyorum ki, erkek her yaşta erkek.

aynı şekilde, bir erkeğin bir kızın saçını çekmesinin de bir sevgi gösterisi olduğunu da zamanla anlamadık mı?

anlam veremediğimiz şeylerin güzelliğini şimdi görmemiz...

şimdi nasıl son bir kez ağlak bakışlarla seni seviyorum diyorsak bir daha görmeyeceğimizi bildiğimiz zaman giderken, o zamanlar da son bir kez saç çekip yüzümüzde kocaman bir gülümsemeyle öylece, sadece gidiyorduk. çocukluk güzel evet, her ne olursa olsun çok güzel.

bu arada 2 yıl sonra öğrendim. engin beni seviyormuş lan!!!
ilkokulda yapılan çocukla aptallıklardandır. herkes sınıfın en güzel kızını sever. yavaş yavaş çocugumuz büyüdükçe kendine uygun olanını arar gözleri. liseydi üniversiteydi derken sınıfın en güzel kızını görmez olur gözleri. dengini bulur mutlu mesut yaşarlar.
ezeli rakibe sahip olmaktır.
(bkz: gibi gibi)
en popüler kıza aşıkb olan insan genelde utangaç ve sosyallikte zorlanan bir aptaldır ki buna aşık olan bir aptal yüzünden boşa üzülür, çok üzülür. liseliler gerçekten arttı sözlükte.
güncel Önemli Başlıklar