bugün

(bkz: sümük yemek)
mahalle maçında sol açıkta bekleyen bom boş adama pas atmamıştım. ama gene olsa gene atmam, belki de hata değildir bu yüzden. keza boş adam sevmem.
evin bodrumundaki mini laboratuvarında içinde uranyum bulunan deney tüpüne toryum karıştırmak.
komşu teyzenin içeceği suyun içine tükürmek.
ağaçtan düşmeleri. * *
bir an önce büyümek istemek. fakat büyüdükten sonra tekrar çocukluğa dönmek istemek.
anneye, anneanneyi daha çok sevdiğini söylemek. hayır, üzmek amaçlı falan da değil, çocuk aklı işte. anne çalıştığından, anneanneyle sürekli zaman geçiren çocuk, bilinç altında bulunan durumu annesine söyler. "anne, bak bir şey diyeceğim, ama üzülme. benim ilk en çok sevdiğim anneannem, sonra da sensin." lan üzülme ne? üzülme diye bir şey mi var? sen kadına tut, böyle bir laf et, sonra "üzülme bak annecim, ben seni de çok seviyorum" de. hala düşünür bu yazarcan, acaba annemi ne kadar yaraladı, üzdü diye. cesaret de edemez, "anne bak böyle böyle demiştim zamanında, üzüldün mü" diye sormaya. halbuki düşündükçe üzülüyor bu evladı öyle dedi diye. ikisi de annesi, ikisini de çok seviyor. belki burada yazarak içimi hafifletirim sözlük. ben ikisini de çok seviyorum. ikisi de annem, kraliçem. iyi ki varlar. allah acılarını yaşatmasın.
göz kırpmama yarışması.
misafirliğe gelen insanlara su getirirken bardağı doldurduğum suyun başını içmek.
okulda en yardımsever çocuk olup, evde kardeşinde boş uç kutusunu dahi vermemek.
(bkz: anket yapmak)