bugün

Bazı adamlar vardır. Takımlarında da dünya futbolunda da ispanyolca 'bandera' kelimesinden dilimize Bülent Timurlenk tarafından 'bayrak adam' olarak kazandırılmış bir apolete sahiptir. Söz temsili Gabriel Batistuta, Javier Zanetti, Santillana, Thierry Henry, Henrik Larrson, Gennaro Gattuso, Iker Casillas gibi...

Bazı adamlar da vardır ki sempati duyduğunuz takıma da gitse, her türlü sosyal sorumluluk projesine de imza atsa sevilmez.

Benim ilk sıramda Zlatan Ibrahimovic vardır. Kendisi elit bir futbolcu olduğundan henüz parlamamış, ya da düşük kalite adamları aşağılar. Şaka anlayışı arkadaşının kıçına tekme atmaktır mesela.

Konuyu uzatmayalım, ilk beşim şu şekilde;

(bkz: Zlatan Ibrahimovic)
(bkz: Stefan Effenberg)
(bkz: Pepe)
(bkz: Nihat Kahveci)
(bkz: Ömer Çatkıç)

hepsinin bir hikayesi vardır. Ibra'yı yazdım. Effenberg de aynı kategoriye girer bir yerde. Rakibi de küçük görür. Bazen hırs adı altında bokunu çıkarır.

Pepe'yi hepimiz biliyoruz. Türkiye şubesi de Bilica'dır kendisinin.

Nihat'a Sociedad günlerinden gıcığım. "Gruptan Galatasaray ile beraber çıkmak isterim" ifadesinin ardından alakası yokken atlayıp maç sonunda da "temas vardı dengemi kaybettim" şeklinde bir yalan söylemesinden ötürü sevmem, iki yüzlü olarak yaftalarım. Beşiktaş'ı sömürdüğü gerçeği vardır ki kendisi de futbolu bıraktıktan sonra "Ne yapayım, çok istediler, istediğim parayı da verdiler geldim" demiştir.

Gelelim Ömer'e. Bir kere her istanbul takımı maçını gerer. Ali Sami Yen'de puan alır sahayı gezer. Saraçoğlu'nda beraberlik koparır saçma hareketlerle maçın önüne geçer. inönü'de penaltı kurtarır utanmasa tribüne çıkar.
Selçuk Şahin.
aydın karabulut.