bugün

Doğu Karadeniz’in bir dağ köyü. Ormandan ağaç kesmek yasak. Ancak ormancıların işaretlediği çürümüş ağaçları kesebiliyorsun. Onun haricinde ağaç keserken yakalanırsan devlet traktörüne, öküzüne filan el koyuyor. Rapor yazıyor. Bir sürü mahkemeye gidip geliyorsun. Ha uyuşturucu taşımışsın ha odun taşımışsın cezası aynı yani.

90’ların başı. Okula gitmiyorum bile daha. Dedemle ormana gitmişiz çıra açıyoruz. Yani daha önceden kesilmiş ağaçların toprağın üstünde kalan belki bir karışlık gövdesinden nacakla reçineli ağaç parçacıkları koparmaya çalışıyoruz.
görsel
Ahan ağaç dediğim de bu. Kışın sobamızı tutuşturmak için. Kışın çok kar yağıyor ıslanmış, donmuş odunlar yanmıyor çünkü.

işte binbir zahmetle telis çuvalından torbalarımızı doldurmuşuz. Eve gideceğiz. Uzaklardan bir motor sesi. Dedem panik oldu. Ses gittikçe yaklaştı. Biz saklandık. Derken yeşil bir pikap bizim saklandığımız yerde durdu. Ormancılar Eliyle koymuş gibi buldular bizi. Dedeme bir sürü kızıp bağırdılar. Ben korktum ağladım. Şişko ormancının bir eli tabancasında hep. Çıralarımızı aldılar, nacaklarımızı aldılar. Tekrar bize bir sürü kızıp bağırdılar. Pikaplarına binip gittiler. Ben ağlıyorum. Dedem çaresiz.

Şimdi düşünüyorum da memleketi kurtarmış ormancı. Büyük adammış vesselam. Biz 2 torba çırayı eve götürseydik ne olurdu memleketin hali!
Gittiğim tek köy Kadıköy'dür.
amma da köylü varmış be ortamda.

açıkçası şok oldum, yıkıldım.

köy anısı olan insan olabilir mi ya?
ilk mc donald’s açılmıştı. Mecidiyeköy’den yürüyerek gittik elmadağ’a.
Üniversitenin bittiği yaz bir tarla meselesi nedeniyle o zaman kadar gitmediğim köyümüze babamla beraber gitmiştik...

Köyde köylük hali hali kalmamış beş altı hane ancak var. muhtar bizi evine davet etti. Eve Girdik şark köşesi gibi bir yere oturduk. Biraz sonra genç bir kız bize tepsi içinde bakır bardakta ayran ikram etti. Kız pembe beyaz çok güzeldi...köyde işimiz bittikten sonra babamla arabamıza binip dönüş yoluna koyulduk. Yolda babam gülerek “ oğlum muhtarın kızını sana alayım mı?” Dedi. Ben de utangaç bir Eda ile “baba ya deme öyle ya” diye cevap verdim.. yol boyu muhtarın kızını düşündüm...Hala unutmam muhtarın kızını ve ikram ettiği ayranın tadını.