bugün

yazarların en büyük korkularıdır. misal benimki adnan oktar'ın bana dava açmasıdır.
çaylak durumuna düşmektir.

(bkz: allah korusun)
''Amınakoyuyum yoksa bu kız başkasıyladamı kırıştırıyor ?'' tarzı paranoyalar.
hayatta bir baltaya sap olamamak.
(bkz: sözlük yazarlarının korkuları)
valla ne yalan söyliyeyim fenerbahçe beşiktaş maçlarında top ceza sahası cıvarında alex'in ayağına gelince.
babamı kaybetmektir. hem arkadaşım, hem sevgilim, hem babam olunca bir değil birçok şeyi kaybetmiş gibi olurum sanırım...
bir huzurevinde ölmekten korkuyorum. bir çınar ağacının altında, koyu gölgeler içinde, hasırdan bir koltukta uyuklarken ölmek istiyorum.

karşıma çıkan bir insanın; belki de en iyi dostum olacak bir adamın, yaşadığım hiç bir aşka benzemeyecek bir aşkı yaşatacak bir kadının, en büyük serüvenleri yaşayacağım bir delinin, en güzel yolculuklara imza atacağım bir yoldaşın, acımı, sırrımı, kahkahamı paylaşacak bir kardeşin kıymetini bilememekten, hayatımdaki fırsatları heba etmekten çok korkuyorum. herşeyi zamana bırakan herkese kafam girsin. herşey zamanında kıymeti bilinince güzel.

paraya tamah etmeyen biri olarak; paraya muhtaç olmaktan korkuyorum. ekonomik özgürlüğünü elde etmek isteyenlere de kafam girsin. özgürlük insanın kalbindedir lan.

çok uyuyan biri olmaktan korkuyorum. çocukluğunda anne babasının arasında zorla gündüz uykusuna yatırılan ve asla uyuyamayan, o süreyi on bine kadar sayarak geçirmeye çalışan biri olarak, dört saatten fazla uyuduğunda kendine ve yaşayacaklarına ihanet etmiş biri gibi hisseden bir adam olarak; hayatımın son anını bile nefes nefese yaşamak istiyorum.

felç olmaktan korkuyorum. bulunduğu kabın şeklini asla almayan, olduğu hiç bir yere de sığmayan, bizim oğlan hiperaktif martavalının daha icad edilmediği yıllarda doğmuş biri olarak, yüzbinlerce kilometre yol tepip, mutluluğun peşinden, mutsuzluğun önünden giden bir adam olarak; yollara düşemez hale gelmekten korkuyorum.

nasıl korktuysam çocukluğumda;

sevmediğim bir işte çalışmaktan çok korkuyorum. özgürlüğüm her şeyim.

kalbimi deli gibi çarptırmayan bir kadınla evlenmekten çok korkuyorum. aşk yoksa ben de yokum!

mayama yakışmayan bir şeyle anılmaktan çok korkuyorum. çok kirlendi ruhum ama utanmayı bilirim hala.

cahil birinin iftirasından çok korkuyorum. yalansız hayat olmaz ama ben yalan bir hayattan uzak durdum hep.

bir gün kalbimde beni ben yapan o kalorifer kazanı gibi sürekli köz halinde yanan tutku sönecek diye çok korkuyorum. ateş de benim yangın da.

yirmi yıldır yüzünü görmediğim babamın ölüm haberini almaktan ve onu mezara koyacağım anı yaşamaktan çok korkuyorum. kokusu hala aynı mıdır acaba?

banka kuyruklarında maaş sırası bekleyen bir emekli olmaktan çok korkuyorum. hınzırlık yapıp çay bardağında rakı içen bir ihtiyar olucam ben. kadınların poposuna gözlüğünün altından bakan..

yolculuk yapamadığım bir sonbahardan çok korkuyorum ben. yollarda geçti hayatım. hayır tır şoförü değilim. sadece bir yere , bir insana bağlanmaktan çok korkuyordum.

ege' nin en zengin adamının oğlu olarak, paraya tapan babama tapmadığım için yirmi yıldır öksüz gibi yaşadım. bir gün birilerine herhangi bir şey için eyvallah etmekten korkuyorum.

bütün aşklarım bir anda başladı. bir bakışta, bir sözcükle, bir kavgada, bir dokunuşta. aşık olduğum her an nefesim kesildi. aşıkken ölmekten, hayır o aşkı yaşayamadan ölmekten çok korkuyorum. bir kadın ona aşık olduğumu anladığında öperek suni teneffüs yapmalı bana. yalvarırım öp beni!

denizden çok korkarım. hayır yüzmekten değil. saatlerce yüzerim ben. açıkta yüzmeyi özellikle severim. denize saatlerce bakıp karşısında kendimi iğne ucu kadar küçük hissettiğim o anlarda; ya ağlamak gelir içimden ya da korkunç bir huzur kaplar içimi. ama bir kış gecesi deniz kudurur da köpürür de beyaz köpükler sahile vurunca işte ben o zaman korkarım. bir daha ağlayamazsam diye.

yalnızlıktan korkuyorum. oysa yalnızlık en büyük zırhım benim. yalnız olmak değil ama. istediğim her an yalnız kalabilmek en büyük özgürlüğüm. yalnız kaldığımda dünyanın en güzel hayallerini kurarım ben, en güzel kadınlarını düşlerim. aşktan başını döndürdüğüm, mutluluktan sarhoş ettiğim kadın bile bilemez, o yokken ben onunla daha mutluyum. yalnızlığı ama kendi seçtiğim yalnız kalma anlarını çok seviyorum ben. yalnız bırakılmaktan korkuyorum sadece.

sıradanlıktan ödüm patlıyor. dikkat çekmeyi, farklı olmayı sevmiyorum. ama biliyorum dikkat çekiyorum, farklıyım. oysa yaptığım, yaşadığım her şey yaradılışımda saklı. acıkınca yemek yerim, aşık olunca söylerim, başarınca gururlanırım, yenilince kabullenirim, sıkılınca kalkar giderim, özleyince ararım, bittiyse terk ederim, sinirlendiysem küfrederim, üzgünsem ağlarım, eğleniyorsam deli gibi gülerim. sonra da insanlar sen ne kadar farklısın der. bana göre bunların tersini yapmak farklılık..

kör olmaktan çok korkuyorum. sanırım en çok bundan korkuyorum.

6 yaşımdan beri kitap okumadığım bir gün olmadı. hemen dalga geçmeyin lan. derslerle kafayı bozmuş bir inek olmadım hiç bir zaman. ders kitabı arasında tom miks okuyanlardandım ben. 17 yaşımda o kadar çok lüzumsuz bilgi vardı ki içimde, evimi terk edip hayata karıştım, içtiklerimi işeyeyim diye. öğrendiklerimi yaşayayım diye. gözlerim olmasa o kadar çok kelimeyi asla bilemezdim, o yazarları, o şairleri, o hayalperestleri, o hayatın kıçına parmak atmış adamları, o düşkuranları..

gözlerim olmasa o kadınları göremezdim. mideme yumruk yemiş gibi yaşadığım o aşklar yaşanmazdı. gözlerim olmasa bir tene, bir omuz başına, bir boyunun asaletine, bir çift gözün rengine, bir elin zarafetine, bir dudağın gülkurusu rengine meftun olamazdım.

ben en çok kör olmaktan korkuyorum. bir daha aşık olamamaktan, o çok sevdiğim yazarın son kitabını okuyamamaktan, annemin artık gözümün önüne getirmeyi başaramadığım yüzünü son kez görememekten..

not: başka internet ortamlarında da yayınlanmış yazılarımdan oluşturulmuştur.
çocuk sahibi olamamaktan korkuyorum. ileriye dair hayallerimde olmasını en çok istediğim şey ve olmamasından gerçekten çok korkuyorum.
denizdeyken ayağımı teneke, cam gibi bir cismin kesmesinden korkmuşumdur, eğer fiziksel bir durumdan bahsediyorsak.

gelecekle ilgili en büyük korkum ise kötü bir insan olmak. sıradan bir insan olmayı kimse istemez ama gaddar biri olmaktansa ailemle kimsenin farkında olmadığı bir hayat yaşamayı tercih ederim. sıradan insanlar da kötü olabilir belki ama kasıtlı olarak değil.
bir yere saplanmaktan, çakılıp kalmaktan korkuyorum ve beni bulunduğum yere bağlayan aşık olmak, memurluk gibi bir meslek vb. şeylerden. belki huzur dedikleri mefhum yereldedir ancak ben dünyaya daha çok karışmak istiyorum ve dünyaya karışamamaktan ve karışmama engel teşkil eden şeylerden korkuyorum.
unutulmak.
bir tanesi. onun olmadan buralardan gitmek.
Sadece olmek.
başkalaşmak.
elektrik süpürgesi sesi.
akrabaları tarafından deşifre edilmek. annene selam söyle yavrum. tamam teyze.
boğulmak.
Kısaca (bkz: klostrofobi)
Ölememek.
Boğularak ölmek.
duş alıyorken elektriğin ya da suyun kesmesi. büyük talihsizlik olur. şey gibi kalırsın ortada işte.
aklım başıma gelmeden ölürüm de cehenneme giderim diye korkuyorum ama yine de aklım başıma gelmiyor.
yanlış anlaşılmaktır.
ailemdeki (kızım, eşim) birine zarar gelmesi. gözümden sakınıyorum, allah korusun onları..
güncel Önemli Başlıklar