bugün

Dalgın ve biraz dikkat bozukluğu olan bir insan olduğum için direksiyona hiç cesaret edemedim.
Yine de dalgın olmak kötünün iyisi, ilaçlarla tedavi edilebilir. Solak da olabilirdim. *
kasiyer kıza ismini sormaktı bir aralar.
gitmek. öylece çıkıp gitmek.
beni tutan ne, onu da bilmiyorum.
halbuki bir avrupa ülkesindeyim. başka bir avrupa ülkesine elimi kolumu sallaya sallaya da girerim. hayalimdeki sorumsuz hayatı yaşarım.
bi yerde okumuştum. kapı orda ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun.
nitekim insan olmak zor. ben bile bazen anlamıyorum kendimi, bir başkasına nasıl anlatacağım?
sorsalar kendimi tanımlayamam. neyim? kimim? nerdeyim? ne işe yararım? yaramıyorsam neden? yarıyorsam hani?
cesaret dediğimiz şey de, hayatımın içine ediyorum sonra eşek gibi pişman olacağım bekleyin, demeye benziyor.
hayat into the wild değil. şarkıyı söyleyen de eddie vedder değil müslüm gürses .
cesaret bizim neyimize arkadaşlar. anne babaya, öğretmene, arkadaşa, sevgiliye, eşe sadık olmayı öğrendik hep küçüklükten beri. bunun tam tersi olursan kötüsündür. kendin için yaşarsan bencilsindir, ki bencillik kötüdür.
böyle böyle sinik tipler olduk hepimiz. azcık iyi hissetsek cehennemde yanacağız sanıyoruz. azcık gülüyoruz, ardından kötü bi şey bekliyoruz.
bok buluruz biz o cesareti.
boklu kokoreç yemeğe.
kızlarla iletişim kurmak.
kasiyer kıza açılmak.
Ne gözetmenmiş ya şu, söyleyelim de seni istemeye gelsin bu nedir böyle.*
Oldukça yüksek bir binadan aşağıya bakmak. Gözüm yaşarıyor başım dönüyor. Lunaparkta gondola bu yüzden hiçbir zaman binememişimdir. Araba kullanmak. direksiyon başına geçsem panik yapıp mutlaka iki üç insan ezerim.*
Araba kullanmak.

Hayatımın bir yerinde kesinlikle cesaret edeceğim ama ne zaman hiç bir fikrim yok.
yakında bir gün cesaret edeceğim şeylerdir.
(bkz: Geri dönmek)
Çok şükür hiçbir şey.
aşık olduğum birine sana aşığım demek. yukarıda yazılan şeyleri yaparım ama bunu yapamam yapmam.
Alan değiştirip gastronomi okumak.
Dünyanın en acı biberini yemek.