bugün

gönül gurbet ele çıkma
ya gelinir ya gelinmez
her dilbere meyil verme
ya sevilir ya sevilmez

yüğrüktür bizim atamız
yardan atlattı zatımız
gurbet elde kıymetimiz
ya bilinir ya bilinmez

bahçenizde nar ağacı
kimi tatlı kimi acı
gönüldeki dert ilacı
ya bulunur ya bulunmaz

deryalarda olur bahri
doldur da ver içim zehri
sunam gurbet elin kahrı
ya çekilir ya çekilmez

dost derki düştüm dile
bülbül eder figan güle
güzel sevmek bir SARP KALE
ya alınır ya alınmaz.

erzurumlu emrahın şiiridir.

açıkçası belirteyim ki beni en çok etkileyenlerden biridir.
turgut uyar-söylenir.
koparmadım asla kokladım bir gül
kâfir olduysam imana geldim

diye süren Şah ismail(hatai) şiiridir.
istanbulu dinliyorum gözlerim kapalı.
tek etkileyen cümlesi buydu.
"....Ah o gemide ben de olsaydım eğer
Mızrağı sallardım Aştot’a kadar
Belki gider çirkin bir faşiste değer
Belki de bir masumun tam kafasına.
Ama savaş böyleymiş bazen siviller
Ölebilirlermiş devlet uğruna.
90’lar bitti artık onlar var ve hey
"" Siz devlete inanan bütün reziller
Cehennemde karşıma çıktığınızda
Öyle bir yumruk patlatacağım ki tam burnunuza
Hayatınız Gazze şeridi gibi geçerken gözünüzden
Anlayacaksınız Allah ne demek ""
Ahlak ne demek
Ve rüya…
Bu sözlerimi cennet ehline aynen ilet sevgilim:
"" Devletin bekasının da Allah belasını versin
Malboranın da! "
cemal safi den sende kalmış.

çok güzel ya.
güzeller güzeli mery
gitme geri
gel beri beri
mery neden gidiyorsun geri
azıcık gelsene beri
mery herkes gitsin de geri
sen gel beri beri
mery sen gittiğin günden beri
ne ölüyüm ne de diri.
DESEM Ki...

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende surdum,
Senden tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde senliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum...

Cahit Sıtkı TARANCI'
"sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.

bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.

siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telâşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.

gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunu
yahut vaktiniz olmadı."

Behçet Necatigil benim yerime yazmış....benden önce, çok önce....
ne zaman geldim sana

bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi

düşündüm bütün gece
kurulmuş bir saat gibi.
elimde seçkin bir sözcük
demetiyle,
düşündüm gelip arasam seni.
bütün gece bir saat tıkır tıkır
işledi

vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi
bir saat suyun
dibinde,
kıvrımlar çizen yelkovanı akrebi.
duydum çaldı gecenin bir
yerinde.
düş müydü, gerçek miydi?
vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı
sesi.

geldim mi sana, yoksa gelmedim mi?
ne zaman kapatsam
gözlerimi,
hep o saat dibinde suyun
ve ben yanında bir gemi leşi.

belki hiç yaşamadım senin öznel tarihini.
geldim mi sana, yoksa gelmedim
mi?

sen sırtına giymedin çiy tanelerini,
avucuma düşmedi yılın ilk
cemresi
seni hiç görmedim, sana gelmedim,
ikiye ayırmadık biz o tarihi.

neden durmuyor öyleyse dipteki saat?
sen sırtına giymedin çiy
tanelerini.

anılardır bir batığın koruyan gövdesini,
acı verseler
bile.
o saat, o çarpık saat duyuracak sesini
düşümde, gerçeğimde

sevgiyle kurarak kendi kendini

anılardır bir batığın koruyan gövdesini,
acı verseler
bile.
o saat, o çarpık saat duyuracak sesini
düşümde, gerçeğimde

sevgiyle kurarak kendi kendini.
anılardır bir batığın koruyan
gövdesini.

metin altıok
şu dört direkli köprünün altında
açmışım gözlerimi,
sahipsiz
rüzgar sarmış kundağımı
yağmurla beslenmişim.

adımı insanlar koymuş
benden habersiz
benimsemişim
serseri derler, hırsız derler,
. derler, anlamam da
alınmam da.

hiç fiyakalı dolaşmadım sokaklarda
marka satmadım,
gökyüzü yorganım oldu hep
dirseğim yastık
alışkınım; kara, yağmura, soğuğa
üşümem,
sıcak dokunur bana.

özlemem, hiç tanımadığım hisleri
istemem varlığını bilmediğim şeyleri
kıskanmam hiç kimseyi
özenmem.

halbuki bilmez kimse
kendilerinden şanslı olduğumu
daha özgür
ve daha zengin.

şu deniz herkesten çok benimdir
arkasındaki orman da,
bütün sokaklar benimdir herkesten çok
her simitçi biraz bana çalışır.

aslında her çocuktan daha çocuğum
canım hiç sıkılmaz buralarda
en sevdiğim oyundur
köşe kapmaca.

yalnız da değilimdir
yüzlerce kardeşim var
benim gibi, bana benzer
kimse ayırt edemez bizi
birbirimizden.

geceleri toplanmaya başlarız
el ayak çekildikten sonra
konuşuruz, güleriz, dertleşiriz
biraz farklı olsa da
herkes kadar biz de umut besleriz
hayallerimiz de vardır
ayın dolaştığı yerlerde.

herkes kadar okumuşluğum da vardır
her tip insandan bir harf öğrendim
insanları en iyi ben tanırım
okuldan, öğretmenden anlamam ama
bu sokakların mektebini bitirdim
bana lazım olanı öğrendim.

herkes kadar insanım da galiba
herkes kadar ben de bazen ağlarım.

kafam da var, kalbim de,
severim de, düşünürüm de,
yalnız ben sokak çocuğuyum
sokaklarda yaşamak tek suçum.

bir gün ben de gideceğim buralardan
herkes gibi
yalnız biraz sessizce
kimseler anlamadan.

cenazem omuzlar üzerinde gitmeyecek
belki,
belediye kaldıracak gürültüsüzce
ağlayanlar olmayacak başucumda
bir hayırsever uğramazsa geçerken
mezarım da çorak kalacak sonunda
benim gibi.

içimizden kimin gittiği
fark edilmeden
biri alacaktır yerimi
vakit geçmeden.

evet, ben sokak çocuğuyum
bu sokaklarda ne ilk
ne de sonuncuyum.

Reşide Sarıkavak
ilyas Ali Kaplan - Yağmalanmış Kentlerin Ağlayan Kadınları

"Sevgiler vurulur önce en ince yerinden,
Kırık kapılardan geceler sızar odalara"
(bkz: üçüncü şahsın şiiri)

hislerime tercüman olmuştur.
necm suresinin ve tekvir suresinin şiirselliği. derinden sarsmıştır şahsımı. qatami'den veya mahirden dinleyin ve görün.