sözlük yazarlarının ne yaptığını ilgilendiren başlıktır.
puding yiyorum. iki saattir soğumasını bekliyordum, ve sanırım şu an puding yemek beni mutlu etti.
Yarın öğlene kadar nasıl kendime geleceğimi düşünüyorum.
Yemek gömüyorum.
Bakkal beni dava edecekmiş hala ona şok oluyorum.
bira içiyorum.
youtube'da memleketi kurtaracak fikirleri izliyorum. bananeyse, yatayım bari yarın iş var.
görsel
karanlığı izliyorum.
Okuduğum kitabın etkisinden çıkamayarak kitapla ilgili yazıları okumak için sözlüğe girdim. (bkz: bilinmeyen bir kadının mektubu)
Şuan ölmekten korktuğum için uyumuyorum.evet,saçma olduğunun farkındayım ama bu gece aslında bir süredir ara ara beni yoklayan kalp ağrılarım daha sık oluyor.ilk defa kalp-damar cerrahisinden randevu aldım,kısmetse bir kaç gün sonra gideceğim.acaip rahatsız edici ve korkutucu bir haldeyim şuanda.kafamı dağıtmak için uğraşıyorum,yine de başarılı olamıyorum.sevgili kalbim sürekli "ben buradayım."diyerek kendini hatırlatıyor sağolsun.niye böyle bir duruma düştüğümü düşünüyorum da belki de artık yaşadığım kalp kırıklarına dayanamıyordur kalbim.yine de yıkılmadık ayaktayız.
Balkonda oturup göğe bakıyorum.

Rutin haline gelmiştir. 1 buçuk yıldır yaptığım tek şey.

Edit: saat 04:48

Kısa alıntı: "bir insanın sizi ne kadar sevdiği, gösterdiği ilgiden ve verdiği mücadeleden belli olur."
ceviz yiyen ana babamla elizabethin emrindeki ülkeleri ölümüne tartışıp çaktırmadan arka fonda müzik çalan pcmde entry giriyorum.
Telefonla konuşuyorum günün krtiğini yaptık.
ceset gibi bir halde spor salonundan çıkmaya çalışıyorum ama ayaklar gitmiyor.
Duşumu aldım birazdan sızar kalırım.

görsel
Küresel ısınma mı daha tehlikeli buzul çağı mı diye tartışıyorum.

Buzul çağı daha tehlikeli çünkü götümüz donar.
Mürdüm eriği yiyorum.
Yolda yürüyorum. Tam karşıdan teyzeye kaçmış bir abla elinde bakkal poşetiyle bana doğru geliyor. Ortada buluşup öpüşmek gibi bir niyetimiz olmadığından anlıyorum ki onun gittiği yerden ben dönüyorum. Her neyse o yürüyor ben yürüyorum mesafe kısalıyor. Ablayla gözgöze geliyoruz. Abla tedirgin. Acaba sağdan mı yürüsem yoksa soldan mı paradoksu. Acaba hangi yönü seçersem çarpışmayız bilinmezliği. Saniyeler içinde bu duygular bana geçiyor. Ulan inşallah çarpışmayız diyorum ve yol daha da kısalıyor. Acaba diyorum şu köşeye aniden çömeliversem bana çarpmaz mı ki? Sonuçta çömeleni köpek bile ısırmazmış. Karşı karşıya kaldığımız o son adımda yaradana sığınıp bismillah diyerek sağa doğru ani bir eskiv yaptım. Sanki abla gözlerini yummuş, dudaklarını uzatmış öp beni dercesine bana bakıyor. Öpüşmek niyetinde ısrarlı olacak ki benim kaçtığım yere doğru adım atarak tam karşıma geldi. Ben tabi o sizin bildiğiniz erkeklerden olmadığım için. Bu sefer sola adım attım. Abla meseleyi çözdü ve hemen olduğu yere çömeldi. Ben de usul usul yanından geçip gittim.
iftar çadırına gideceğim görevliyim.
yağmur yağıyor kulağım ağrıyor.
ölüm gibiyim.
Tam sevişecekken eskort hanımefendi fitreni kime verdin diye sorsa iştahınız kaçar ya mesela, işte böyle hiç ummadığım anda bir tadım kaçtı bilmiyorum oturup dururum kendime.
görsel
Muharrem ince'nin babala TV yayınını izliyorum.
şu anda yerine şuanda şeklnde hatalı yazarak başlık açanlara sinirlenmekle meşgulüm.