bugün

sözde bile değil, yalandır. doğu perinçek bunu ispatlamıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=g-Q9ZR2S-EQ&t=1s

ilgili videoda objektif olarak ele alınmış sözde soykırım.
Hiç kimse kusura bakmasın! Adil olmayan bir döğüşte ringe çıkan boksörün, karşısında sayıca eşit olmayan rakibine rağmen ellerini daha iyi vurmaları için arkadan tutan kendi antrenörüne çaktığı yumruğa ses edemezsiniz! Kaldı ki tehcir ile soykırım farklı şeylerdir. Cumhuriyetin ilk yıllarında dahi binlerce ermeni vatandaşımız vardı, hâlâ da var. Olacaklar tabiki. Burası onların ve kendini bu aziz millete adamış herkesin evidir. Tüm mülteciler hariç; çünkü onlar kendi vatanını sattıkları gibi bizi de satabilirler. Tarihte örneği çok.
görsel
bizde bazı gerzekler ittihat terakki müslüman değildi ya zaten diye bazı gerzeklerinde ya osmanlı dönemiydi cumhuriyeti ilgilendirmez diyen gerzek oğlu gerzeklerin zırvalamaları sıçıp sıvamaları sayesinde Türkiye nin hiçte dış düşmana ihtiyacı olmadığı fazlasıyla gösteren artık baydıran hikayedir.
Yav aradan geçmiş 100 yıl, devlet çökmüş yeni devlet kurulmuş, olmuştur olmamıştır bilemem ama türkiye'ye soykırımcı diyen avrupa, amerika çok mu masumdu geçmişlerinde sanki.
Bence yüksek sesle hep: "ermeni soykırımı olmamıştır, ermeni soykırımı olmamıştır" diye bağırırsak aynı zamanda bi kac 'ermeni dölünü' pataklarsak, ermeni soykırımı yapılmadığını bütün dünya inanır, kesin bilgi yayalım.
chp'liler için gerçek olandır.
https://m.uludagsozluk.com/e/44654277/
sözde soykırımdır. olmayandır. ermenilerin doğudaki Türk sivilleri katlettiği kimsenin aklına gelmez ama şu salakça soykırım iddiası başımızın etini yer durur. Fransa da Ermeniden çok ermenici olduğu için bu sözde soykırımı çoktan kabul etmiştir. hatta fransa'da bu sözde soykırımı reddetmek hapis cezasıyla sonuçlanabilir. döl israfı ermeni diasporası bu sözde soykırımı sık sık dile getirir durur. Ermeni tehciri zorunlu nedenlerden yapılmış bir tehcirdir. Talat paşa'nın ruhu şad olsun. eğer ermeni tehciri yapılmasaydı aynen bugün nasıl kürt terörüyle uğraşıyorsak, ermeni terörü ile de uğraşacaktık. Ermeni tehciri sırasında hastalıktan, açlıktan ölen insanlar da vardır. ayrıca kürt eşkıyaları ermenilerin mallarına el koyup, ermenileri öldürmüşlerdir. ermenilerden boşalan topraklara çöreklenmişlerdir. kürtler, yedikleri pisliklerden yine paçayı sıyırmıştır. bunların pislikleri yine bizim üzerimize kalmıştır. kısacası türkler, kendilerine saldıran ermenilere sadece karşılık vermiştir. iki taraf da birbirini öldürmüştür. bu soykırım olarak dillendirilemez.
keşke yapsaymışız. hiç yoktan hakettik derdik.
bu konuda bizim devlet politikamız, milli politikamız ermenilerin yıllardır bitmeyen saçma iftiralarına karşı bağımsız bir tarih kurulu kurulması ve bu tarih kurulunun konuyu belgeler ışığında görüşmesi ve karara bağlamasıdır.

türkiye cumhuriyeti'nin politikası budur ve oluşturulacak bu kurul için osmanlı ve türkiye cumhuriyeti arşivlerini açmayı taahhüt etmiştir.

ama türkiye'nin bu haklı talebine ermenistan ve yıllardır soykırım yalanı söyleyen ermeni diasporası yanaşmamaktadır.

salt bu durum bile türkiye'nin haklılığının en somut delili iken, bu konu ile ilgili yıllardır tarihi gerçekleri ve belgeleri hiç üşenmeden yazıyoruz ki en azından "içimizdeki ermeniler" aldatıldıklarının farkına varıp "soykırım yalanının" peşinden gitmekten vazgeçsinler...

dedik ya tarihi bir olayda neyin ne olduğunu anlamak için belgeler önemli.
ermenilerin iddiaları 1915 yılında soykırıma uğradıkları yönünde...

soykırım: siyasal, ulusal, ırksal ya da dinsel bir nedenle, azınlık durumundaki bir insan topluluğunu soyca yok etmeyi amaçlayan toplu öldürme eylemi...

şimdi 1915 yılında yani ermenilerin soykırıma uğradıklarını iddia ettikleri dönemde osmanlı hariciyesinde çalışan ermeni diplomatları belgeleri ile birlikte ekleyeceğim:

1)leon surenyan efendi;
1915 yılında Hazine-i Evrak Kalemi Mümeyyizliğinde iken Gümüş imtiyaz madalyası almış ermeni vatandaşımız. kendisi 1919 yılında ikinci Rütbeden Şir ü Hurşid nişanına layık görülmüş olup Aralık 1920'de maaşı 4000 kuruşa çıkarılmıştır.
leon surenyan efendi cumhuriyetimizin ilanından sonra da iş için hükümete müracaat etmiş, işgal yıllarında hiçbir ihanete karışmadığı tespit edilince 3 Mayıs 1924 yılında TBMM Hariciye Vekaletinde memurluğa başlamıştır.

belge:
görsel
görsel

--------------------------------
2)manuk azaryan efendi;
93 harbi sırasında Osmanlı Petersburg Sefareti Birinci Katipliğinde görevliydi.
Oradan Istanbul'a gönderdiği mektuplarda Çarlık Rusyasının Ermenileri kullanarak Kars'a saldırdıklarını rapor etmiştir.
Manuk Azaryan Efendi memuriyeti esnasında göstermiş olduğu başarılarından dolayı 10 Ekim 1903 tarihinde terfi ederek rütbesi yükseltilmiş ve Nişani Osmani almıştır.
17 Nisan 1922 yılında Beyoğlu'nda vefat etmiştir.

belge;
görsel

---------------------------
3)hrant abro bey;
1913 yılında Babıalide hukuk müşaviriyken hizmetlerinden ötürü Altın Liyakat Madalyası almıştır.
1917 yılında ikinci Rütbeden Osmanlı nişanı ile taltif edilmiştir.
Hrand Efendi 1940 yılında istanbul'da vefat etmiştir.

belge;
görsel

------------------------------
4)kalust gülbenkyan bey;
Osmanlı Devleti'nin Paris ve Londra sefaretlerinde müşavirlik yapmıştır.
1955 yılında vefat etmiştir.
Adına kurulmuş olan Gülbenkyan vakfı Türkiye'deki hayırsever kurumlardan biri olup pek çok yardımlarda bulunmuştur.

belge;
görsel

------------------------------

ve daha pek çok örnek.
osmanlı arşivleri 1915 yılında, yani ermenilerin soykırıma uğradıklarını iddia ettikleri dönemde osmanlı devletinde memuriyet yapan pek çok ermeni vatandaşımızın kayıtlarıyla doludur.
yine aynı dönemin osmanlı sicil defterleri incelendiğinde istanbul'da pek çok ermeni tüccar, esnaf ve zanaatkar kaydı bulunmaktadır.
bütün bu belgeler iddia edilen soykırım fikrinin bir yalandan ibaret olduğunun delilleridir.

işte bu yüzden ermeni diasporası türkiye'nin "arşivleri açalım ve işi tarihçi uzmanlara bırakalım" önerisine yanaşmamaktadır.

son olarak;
(bkz: berç keresteciyan türker)
(bkz: arman pandikyan)
(bkz: çanakkale de bir ermeni avanis oğlu agop)

#tarih
https://www.ortadogugazet...ykirimci-gorun-h8525.html

buyrun araştırma yazısı türklere ne yaptıklarını görün şerefsizlerin
isveç dışişleri bakanının sıradışı yorumuyla akla gelmiş yalan.

"1915 Ermeni ve Süryani soykırımı iddialarını kabul etmemiz zor görünüyor. Bir ülkeyi soykırımcı ilan etmek için elinizde güçlü deliller olması lazım."

https://www.sozcu.com.tr/...ylari-aciklamasi-5216526/
ismet inönü'nün de böyle bir soykırımın olmadığını belirttiği olay.

“... Bugün eksik görülen Ermenilerin ne olduğu, son zamanların savaşlarıyla Türkiye’ye zorla yaptırılan savaşlarda aranmalıdır. Doğu vilayetlerinde Müslüman nüfus sayısı 4.000.000 iken, 3.000.000’nun altına, batı vilayetlerinde 3.500.000’dan 2.000.000’a düşmüştür. Aradan eksik olanlar başka bir deyimle 2.500.000 kadar insan savaş yıllarının kurbanlarıdır...Lord Curzon Türkiye gibi geniş bir ülkede Ermenilere bir köşe bulup bulunmayacağını sordu. Bu konuya ilişkin olarak Türkiye’nin yüzölçümü ile kıyaslanamayacak kadar büyük toprakları olan devletlerin bulunduğunu hatırlatırım (1).”

(1) Seha Meray, Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar, Takım 1, Cilt 1, Kitap 1, s.184
bizzat cephede çaba veren atatürk tarafından yalanlanan iddia. o yüzden adı "sözde" dir.

“ingiliz ve Fransız temsilcilerinin Ermenilere soykırım yapıldığı konusunda yaptığı açıklama doğru değildir. Güney işgal bölgesindeki Fransız kuvvetlerince silahlandırılan Ermeniler, Fransa himayesinde düzenlenerek bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta ve öc almak düşüncesiyle her yerde acımasızca soykırım ve imha siyasetine yönelmektedirler. Maraş olayları faciası, bu sebepten dolayı ortaya çıkmış ve General Keret’in Fransız kuvvetleriyle birleşen Ermeniler, top ve mitralyözlerle {makineli tüfek} Maraş gibi eski bir islam beldesini yerle bir etmişler ve binlerce güçsüz ve suçsuz, anne ve çocukları öldürmüşler ve yok etmişlerdir. Tarihte örneği geçmeyen bu vahşiliğin faili Ermeniler olup, Müslümanlar, ancak onurlarını korumak ve yaşamak için direnme ve savunmada bulunmuşlardır...” (1)

(1) Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 223-224.
atatürk'ün sözlerine kulak vermemiz gereken sözde olay:

"Rus ordusu 1915'te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında geri çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk.

ikmal ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Bu cinayetleri işleten saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muaffak oldukları Ermeni köylerinde yapıyorlardı.

ingilizlerin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak irlanda'ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkarı Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz."

kaynak: Atatürk'ün Milli Dış Politikası, Cilt I
Şu an yurtdışında bulunduğum türkiye ye sınıra yakın olan şehirde, ermeni ve yunanlar yaşıyor. Hepsiyle kardeş gibiyiz. Bize kızmıyorlar alıp veremedikleri yok. Ve biliyor musunuz arkadaşlar hepsinin anadili Türkçe.

Anlatıyor bir tanesi ama kızmadan, biraz kırgın şekilde belki, zamanında diyor, erzurum dan geldik biz, bizim dedeleri gırdilar hep, onlarda bura gaçıp gelmişler. Her şeyleri o zamanın Türkiyesini yansıtıyor. Halay çekiyorlar Türkçe eski türküler dinliyorlar. Kendi dillerini bilmiyorlar Türkçe konuşuyorlar. Bizimde vatandi orası. Diyor. Gençlerle konuştuğum için çoğu ayrıntıyı bilmiyor. Ama diyorlar dedemler gelmiş buraya kaçmışlar, abi diyor gırmasalar insan kaçar mı hiç memleketinden? Camiden ermeni kafasi getiren cennete gidecek diye anonsları bile anlatmış dedeleri. Gelmişler kaçmışlar sınıra yakın diye. Burası bomboşmuş diyor geldiğinde dedelerimiz, herşeyi dedelerimiz yapmış sıfırdan. Hatta türkiyede ki köylerinin adını koymuşlar buradaki köylerine. inanın şurada gelin şu köylerine, sizi evlerine davet ederler güzel sofra kurarlar ağırlarlar. Hepsi dede ve ninelerinizin konuştuğu Türkçeyi konuşuyor zaten. Dersiniz ki Türk köyüne geldim.

Acı bir hikayeleri var. Ama şunuda hep söylüyorlar, abi diyorlar sen etmedin ben etmedim, eskiden olmuş bitmiş. Biz kardeşiz. Duygulanıyor insan.

Milliyetçiliği bir kenara bırakalım. Türk oğlu türkümdür ama bu insanlara üzüldüm. Ve bence nedeni ne olursa olsun, Bu insanlara soykırım yapıldığı görüşündeyim. Onbinlerce insan yüzyıllardır yaşadığı topraklardan kaçmaz yoksa.
Ortada bir soykırım varsa, o da Ermenilerin Karabağ'da soydaşlarımıza acımasızca uyguladığı vahşi katliamdır. Ama Türk düşmanı olanların, Karabağ'da Ermenilerin uyguladığı soykırımı görmezden gelmesi ve Türkleri suçlaması normal.
görsel
Ayrıca sırf bu paylaşıma bakarak insanlara "Türkçü" diyecek kadar sığ ve dar görüşlü olmamalı hiç kimse. instagram'da gördüğümüz doğru bir bilgiyi Türkçü bir sayfanın paylaşmış olması, bizi Türkçü mü yapar? Bilip bilmeden insanları "Türkçü" vs. Şeklinde kategorize edecek kadar sığ ve cahil insanların azalarak bitmesi dileğiyle...
iftiradır.

(bkz: Ermeni Tehciri)

(bkz: 1915)

(bkz: Ermeni terör örgütleri)

Hem mühendislik hem de tarih okuyorum. Türkiye soykırım falan yapmadı. Soykırım görmek isteyen şerefsiz batı dünyası tarihine bakabilir. Amerikalı ve Afrikalı yerlileri kırıp geçiren, Yahudileri ve cezayirlileri biçen kim?

Ortadoğu'daki zulmü de ekle. ABD ve israil zulmünü. Onların desteklediği ışid ve pkk zulmünü.
ermeniler için yapılan o yaptırıma soykırım demek kadar saçma bir şey daha olamaz. o tarihte ermeni çeteler sivil halka zarar veriyor; mallarını yağmalıyor ve hamile kadınları bile karnını deşip anne ve çocuğu öldürüyorlar. sırf ermeni isyanı yüzünden osmanlı cepheden daha fazla kaybı şehir merkezlerinde ve köylerde verdi. osmanlıda haliyle o ermenileri doğudan alıp suriye ye sürgün etti ki bu tarz uygulamalar o dönem için çağdaş kabul edilebilecek uygulamalardı. yolculuk esnasında güruhun bir kısmı açlıktan, hastalıktan vs den hayatını kaybetti. kayıtlara göre de öyle 1 milyon ermeni değil 30.000~40.000 civarı ölmüştü. bu rakam günümüz için çok fazla bir rakam gibi gelse de o dönem için hele ki savaşan bir ülkede yaşanan göç için oldukça normal bir durumdu. işte soykırım palavrasının aslı astarı bu kadar. üstelik batılı devletlerin işgal ettiği yerlerdeki yaptığı katliamlarda ölen insan sayısının yanında yolculukta ölenlerin sayısı devede kulak kalıyor. peki durum buyken neden batılı devletler yaptığı katliamlar neticesinde yargılamayı bırakın bunun hakkında tek kelime dahi konuşulmazken neden sözde ermeni soykırımını her sene ısıtıp ısıtıp mahkemenin önüne koyuyorlar ?
O amına koyduğum tarihçileri hiç demezler zaten sadece giritte 120 bin Türk nüfus vardı selanik istanbuldan sonra ikinci büyük Türk şehriydi nereye gitti o kadar adam diye.
alman anayasasında da almancanın resmi dil olduğu yok bak orasıda avrupa hadi resmi dilimizi kaldıralım.

fransız ve ispanyol anayasalarında vatandaşlardan fransız ve ispanyol olarak bahsedilir fransa vatandaşı ya da ispanya vatandaşı demez.

ermeni anayasasında (ve yunan) hem her insanın (ülke vatandaşının) anadili türkiyede olduğu gibi ülkenin resmi dilidir hemde o insanlara ermeni, yunan diye hitap edilir.

azıcık okuyun sonra laf atın tck'ya çünkü kendisi avrupa yasalarından alıntıdır.

düzeltme:şimdi işin ermeni olayına gelelim, kesinlikle bir soykırım değildir. ermeniler ayaklanmış rus,fransız,ingiliz ordularıyla bir olmuştur. eğer bu ordularla iş birliği yapmadıklarını söylerseniz binlerce insanın nasıl o kadar silahı bulduğunu anlatın dinleyelim.

bu durum savaştır ve dönemin osmanlı vatandaşlarına saldırıda bulunmuşlardır, karşılarında osmanlı vatandaşları ve ordularını bulmuşlardır. savaşın kaybeden tarafı oluncada soykırım yaptılar, denerek savaş tazminatı istediler.
Tarihçilere bırakalım derler, bırakmazlar çünkü "tarihçilere bırakalım" lafı, bizim Türkçe'mizde değil ama bürokrasinin Türkçe'sinde üç anlama gelir.

1: Tarihçilere bırakırmış gibi yapalım ama bırakmayalım.

2: Tarihçilere bırakalım ama aralarından "bizim kafamızda" olanları seçip onlara bırakalım.

Ya da 3: Tarihçilere bırakalım ama bizim istediğimiz sonuçları çıkarsınlar.

"Bizim işimize gelmeyen bulgulara ulaşan tarihçinin anasını ağlatalım, sülalesini sinemaya götürelim" gibi yan anlamlar da ekleyebilirsiniz isterseniz...

size çok eski olmayan 5-6 yıl önceki meseleyi hatırlatmak isterim;

Taner Akçam, "Ermeni kırımı" meselesini araştıran en yetkin tarihçimiz. Türkiye'de yaşatılmayacağını bildiği için Amerika'da, Minnesota Üniversitesi'nde çalışıyor.

Daha önce içeri atmışlardı, kaçmıştı. o zaman da hiç olmazsa "gıyabında" hüküm giydirmek istemişlerdi (bedenine ulaşamazlardı ama hiç olmazsa bu dümenle kitaplarını yasaklayabilirlerdi), yürümedi.

Çünkü Taner Akçam hemen Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne koştu ve şu ünlü "301. maddenin" düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğuna dair karar aldırdı. Ortada Akçam aleyhinde bir gelişme yoktu ama "prensip olarak" aldırdı.

Bilindiği gibi, Türk Ceza Kanunu'nun sözkonusu maddesi, hiçbir ülkenin hukukunda olmayan bir garabetle, "Türklüğe hakaret" ile ilgili. Hani şu, kontrgerilla örgütünün Hrant Dink'i öldürmesine kadar varan keyfiyet...

iktidar bu maddeyi "yumuşatmış" ama kaldırmamıştı, Dink'in vurulmasından sonra. Artık keyfe keder uygulanmıyordu ama madde yerli yerinde duruyordu. (her konuda vır vır konuşan kürt politikacıları tek kelime etmemişti! Hadi hdp üyeleri, hadi arslan parçaları, hadi saçı dökülmüş samanlık güzeli, hadi çok bıyıklı erkek sinemacı, neden tek kelime etmediniz acaba bi anlatsanız...)

Hükümet iyi niyetli davranmadı ama bürokrasi de onu takip etti...

Avrupa hukukunda böyle bir madde olmadığı gibi, böyle bir maddeye içerik sağlayacak tanım bile yok. "Francitude", "Deutschlichkeit", "Englishness" gibi kavramlar Fransız, Alman, ingiliz dillerinde yok ki bunlara dayanılarak suç üretilebilsin! Bunlar ancak o dillerin şairlerinin uydurdukları (örneğin şiirlerini Fransızca yazan Senegalli sömürge şairi Leopold Sedar Senghor) ve genel kabul görmemiş "hoşluklar"...

Yani, Türk devletine hakaret suçu olur, Türk milletine hakaret suçu olur, ama "soyut bir Türklük kavramına" hakaret suçu olmaz.

Kaldı ki, "Ermeni kırımını kabul ya da reddetmek", hiçbir şekilde "Türklüğe" hakaret ya da tam tersine onu övme sayılamaz. Bu abestir. Asıl konuyla alakası yoktur!

Aksini düşünüyorsanız, "bir Türk başbakanı olan Adnan Menderes'i idam edenleri" de "Türklüğe hakaret etmiş" sayalım!

Gene kaldı ki, bir tarihçinin Ermeni kırımını "kabul etmesi" başka şeydir, bir devlet yetkilisinin kabul etmesi bambaşka şey! Siz politikacı olarak çeşitli nedenlerle kabul ya da reddedebilirsiniz, ama bilim adamının araştırmasına da yargısına da karışamazsınız.

neyse uzadı da uzadı... demek o ki;

Evet, tarihçilere bırakacaksın gerçekten. Bırakmazsan taner akçam olayında olduğu gibi bıraktırırlar...

tek çare şu maddeyi toptan kaldırmak ve ileride AiHM ile yeniden papaz olmamaktır.