bugün

henüz yazılmamıştır.
''işte bu savurganlığı anlayamıyorum ben!sevgiyi her dağ başından bir kum tanesi hesabıyla toplayıp avucuna hapsediyorsun.tam avucun dolacakken, parmaklarını açıp havaya savuruveriyorsun hepsini...onca emek boşuna gidiyor.sevgi savurganlığında birbirimizle yarışıyoruz sanki.'' *
kitap 14 kısa öyküden oluşuyor.
her bir öykü ortalama on sayfa ve genel olarak benzer konular işlenmiş.ihanet, ölüm ve günümüzün yüzeysel aşklarını betimlemelerle, söz öbekleriyle derinleştirme çabaları.*.öykülerle ilgili hoşuma giden tek şey ise öykülerden birinde cemal süreya ve edip cansever dizeleriyle karşılaşmamdı.
bir şey düşünmek istemediğiniz, zaman geçirmeye çalıştığınız bir dönemdeyseniz okunulabilir.
bunlardan birisi şu olsa gerektir:

'hey gidi abuziddin abi
sen ne güzel insandın
delikanlı geçinirdin ama
gündüz adam
gece madamdın.'
söylenmemiş şarkılar canan tan’ın 2008 yılının hemen başında yayımladığı on dört adet hikayeden oluşan kitabı.on dört farklı hayat anlatan bu hikayeler çok sade,bilindik ve tahmin edilebilir kurgularla yazılmış.hikayeler başladığı anda sonları tahmin edebilebiliyor örneğin.bu yönden canan tan sınıfta kalmış.kitabın dikkat ettiğim bir diğer yönü ise ölümlerin hep trajik bir şekilde gerçekleşmesi:kanser,trafik kazası vs. anlatılmak istenenler sade biçimde hemencecik anlatılmış.kitap sanki yayınevine ,bir an önce basılması için, yetiştirilmeye çalışılmış.bu kadar yerdiğim kitapta beğendiğim hikayeler de yok değil tabi ki:veda,sen her şeysin gibi.canan tan’ın bu hüzünlü hikayelerden,ayrılık acılarından oluşan kitabını zaman geçirmek,biraz da iç karartmak için okunabilir.

edit:Eleştiri bana aittir.