bugün

george clooney'nin george clooney'e benzemediği film. onun dışında herkesin bildiği bir konu olan petrol zengini arapların batı özentisini, halki fakir ve cahilken çocuklarını avrupalarda okutan arap şeyhlerini ve avrupalıların onları küçük görüp kullanmasını işlemiş.
George clooney'nin ortalığı sikip attığı film.

Konu sağlam film aceleye mi gelmiş yoksa baskıya mı uğramış bilemiyorum çok daha sağlam olabilirdi.
allahın cezası para, petrol için neler döndüğünü gösteren film. ayrıca george clooneye oscar kazandırmıştır.
2005 yapımı film olsa da geçen 9 yılda tıpkı ondan önceki 50 yılda olduğu gibi hiçbir şeyin değişmediğini ve değişmeyeceğini anlamamızı sağlayan filmdir.
temelde ise abd petrole bağımlı, ortadoğu abd'ye bağımlı, abd'li şirketler abd hükümetini yönlendiriyor, hükümetleri ise ortadoğu politikacılarını ve olan halka oluyor minvalinden bilinen noktaya varmamızı sağlayan bir filmdir.

clooney filmde hakikaten kendisine hayran bırakmıştır ve saçı sakalıyla bir iranlıya da benzemektedir. kendisini film boyunc ahiç yadırgamıyoruz. malum kocaman gözler, dudaklar tam bizim bölge insanıdır. ayrıca filmde farsça'da konuşur. yakışmıştır ve bence de oscarlık bir oyun sergilemiştir.

dünya'yı 5 yahudi ailenin yönettiği hep söylenir malumunuz. bu aileler de holding sahibi olan ailelerdir. bu aileler istedikleri adamı dünyanın herhangi bir ülkesinde iktidar yapar, istemedikleri adamı da kanalizasyon tünellerinde kafasından vurdururlar.

--spoiler--
filmde babası kraldan daha modern olan prensin nasıl bir katakulliyle abd tarafından öldürüldüğü - çünkü abd'nin alt yapısı sağlam ve demokratik bir ortadoğu'ya ihtiyacı yok, aksine herzaman iç karışıklık ve taht kavgaları yaşayan bir ortadoğu'ya ihtiyacı var- ortadoğu petrolü için neleri göze aldığını izliyoruz. bunu yaparken cia ile petrol şirketlerinin nasıl paralel çalıştıkları da anlatılmakta.

filmde her olay birileri tarafından sistematik ve planlı yapılırken, devlerin hesaba katmadıkları tek şey ise müslüman toplumun intikam alma planları oluyor. aslında burada anlatılan başka bir nokta daha var, müslüman çocuklar intihar saldırıları düzenlerken bile hiçbir şeyi değiştiremiyorlar. bir tesis vurabilirler, 100 kişiyi öldürebilirler ama işleyen kocaman bir çark var. abdli petrol devleri sadece ortadoğu'da yerleşik değiller 80 ülkenin yeraltı kaynaklarını çıkarıyorlar (petrol, doğalgaz, madenler vb.) dolayısıyla abd'de verilen bir karar öyle ya da böyle mutlaka uygulanıyor.
filmin abd'nin petrol için tüm dünyayı nasıl da skip attığı ve insan hakları ya da modern ve medeni bir dünya ile nasıl da hiç ilgilenmediği çarpıcı şekilde ortaya konuluyor.

filmin temposu düşük gibi görünse de izleyiciyi sürekleyen bir yapısı da var.

--spoiler--

sonuç, kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden.
aslında müthiş bir filmdir de, öyle herkesin anlayamayacağı, hele sensasyon, süperman ,batman , terminatör türü filmlerin müptelası şahısların hiç sevmeyecekleri bir filmdir.

--spoiler--
ama makyajsız bir şekilde "gerçeği" sunmaktadır. abd´yi abd´nin petrol kartellerinin yönettiğine getirmektedir sözü. dolambaçlı bir şekil bir yönetme şeklidir bu, öyle direk değil... arada gizli servisler, arka plan ayak oyunları rol oynamaktadır. "zor" bir filmdir syriana. clooney bu filmde kendisine hayran bırakır. hollywood un çevirdiği filmlerin içerisinde arapçanın belki de en çok duyulduğu, arapça konuşmaların orijinal dilinde ve ingilizce alt yazıyla verildiği bir filmdir, ve ben bu filmdeki kadar başka bir filmde arapça konuşulduğunu duyduğumu hatırlamıyorum.

abd gizli servisinin "intihar komandoları" üzerinde de etkisi olduğu şeklinde bir iddia vardır bu filmde , ki, bu iddianın abd pasaportu taşıyan insanların oynadığı ve yaptığı bir filmde dillendirilmesi çok cesur bir olaydır.

petrol konzern lerinin kontrolü altında bir abd... bu film bundan dolayi cok özeldir.
--spoiler`--

hollywood un yaptığı en cesur filmlerden birisidir bu film...hatta ben henüz daha "cesurunun" yapıldığını görmedim, de diyebilirim. çok az müzik vardır arka planda- ve filmin temposu yavaştır. ama başından sonuna kadar bir dolu "vahşet" sahnesiyle bezenmiştir. bizler "arka planı müzikle boyanmış klişe filmlere" alıştırıldığımız için biraz yadırgarız bu filmi...

ama seyrettikten sonra da "bu filmi mutlaka bir kere daha seyretmem lazım" deriz... mesela benim bu clooney´li damon lu güzel filmi bir kez daha seyretmem kesinlikle gerekiyor... bu , da öyle bir seyredişte anlaşılamayan filmlerden...
uyumadan önce bir doz alınız önerisini verebileceğim film.
traffic filminin uluslararası uyuşturucu trafiğini belgeseli andıran kapsayıcı bir kurguyla vermesinde olduğu gibi petrol üzerine dönen uluslararası oyunları (emperyalizm, uluslararası petrol şirketleri ve çevirdikleri oyunlar, arap monarşileri, radikal dinci terörün altyapısı vs. vs.) farklı boyutlarıyla, yer yer adeta belgeselvari bir havada ele alan başarılı bir film.
sabırlı izleyiciler için mükemmel bir filmdir. özgündür. oyuncuların performansı gayet iyidir. body of lies daki ürdün istihbarat başkanı karizma tip de bu filmdedir.
filmden:

"eğer insan tanrı suretinde yaratılmışsa, tanrı berbat durumda olmalı."
politik bir film olması açısından bu türde filmlerin (kaliteli) pek olmadığını söyleyebilirim. filmler genellikle politik olaylardan etkilenen unsurlar üzerine yapılır. ama bu film direk politikanın siyasetin kalbinde. dönen dolapların birebir içinde. ne ajanlar savaşını içeren soğuk savaş anlatıları ne de tipik james bond filmi. abd nin iran ın intihar saldırılarının içinde, kalbinde. bu anlamda filmi beğenmemek elde değil. ayrıca günaydın gece gibi taraf da tutmuyor yönetmen.. mümkün olduğunca gerçekci vermeye çalışılmış.
cok fazla sirket ismi ve ozel isim gectigi icin ilk seyredenler icin konuyu anlamakta zorluk cektiren, amerika'nin petrol icin neleri goze alip, ikili oyunlarla yaptigi politikalari konu alan oldukca agir bir film. en etkileyici yeri ise intihar saldirisi duzenleyen teroristlerin yasaminin da ele alinmasidir.
yönetmenliğini stephen gaghan ın yaptığı, oyuncu kadrosunda george clooney, matt damon, jeffrey wright, chris cooper, william hurt, tim blake nelson, amanda peet, christopher plummer, alexander siddig ve mazhar munir adlı oyuncuların yer aldığı ortalama üstü filmdir. traffic filminin yapımcıları burada da görevi üstlenmiştir.
zayıf ve karakterler arasında fazla dağıtılmış kurgusu ile konsantre olmayı güçleştiren, bilinçaltına politik mesajlar sallayan, ortadoğu'yu anlayamamış film.

--spoiler--

siyâsî olarak verdiği mesajlar ortalama bir amerikalı için ilginç olsa da bizim için sıradandır. sözgelimi george clooney'in amirlerine verdiği "siz iran'da din adamlarının etkisini zayıf mı zannediyorsunuz" anafikrindeki ayar cümleleri şahsen bana yeni bir ufuk açmadı. *

öte yandan "prensin, matt damon'a anlattığı parlemento ve kadınların seçme hakkı falan hayalleri sebebiyle vatanı için hizmet aşkıyla yanan adam olarak paketlenip sunulması" amerika'nın üstlendiği "demokrasiyi yayma" politikasının meşrûiyetini izleyicinin bilinçaltında kurmaya yönelik bir mesaj olduğu gayet açık. nedir yani bir ülkede kadın hakları ya da parlementer sistem olmazsa o ülke altyapıya yatırım yapamaz mı? isviçre gibi dünyanın en gelişmiş altyapısı ve iktisat yapısına sahip ülkelerinden birisi kadınlara seçme-seçilme hakkını 1970'de verdi, almanya ve ingiltere gibi ülkeler de parlementoları var diye değil, ellerine geçirdikleri kaynakları en verimli şekilde kullandıkları için yükseldiler.

not: "amerika demokrasiyi yaymıyor, öyle deyip dünyayı kandırıyor" kıvamında bir saflıkla cevap yetiştirmeye çalışacak olan demokrasi savaşçılarına selâm eder, propaganda ile ele geçirilmiş zihinleri ile mutlu bir hayat dilerim. zira türkiye'deki birinin demokrasi talep etmesiyle, bir batılının ülkesinde demokrasi talep etmesi şeklen aynı olsa da aralarında mahiyet itibariyle arada dağlar kadar fark vardır.

bir diğer mevzu da yaşlı arap kralın kim olduğu meselesi. bu adam sakalının şekli, avrupa'da yaşama isteği ve tekerlekli sandalyesinden de anlaşılacağı üzere suudî arabistan kralı fahd'dır.

prensin mühim zatların bulunduğu meclisde "kadınımız asırlardır ikinci sınıf vatandaştır" nutku çekmesi de bize türkiye'de masonlarca yürütülen sosyal propagandaları anımsatmadı değil.

bu açıdan batılı senaristlerin sunduğu, doğu ülkesini kurtaracak ideal devlet adamı tipinin oryantalizm kökenli yaklaşımlarla ve hiç alâkası olmadığı hâlde atatürk'e benzetilerek yüceltilmesinin mide bulandırır kıvama geldiğini söylemek gerek.

öbür prensin emirliğe seçilmesi iyi oldu bence. çünkü kurnaz olduğu bizzat kardeşi tarafından söylendi ama kendisi hiçbir siyâsî veya sosyal konuda düşüncesini söylemedi. kötü olduğu belli olan fikirlere sahip bir emir adayı ve düşüncesini hiç bilmediğimiz ikinci bir aday. ikincisi denemeye değer derim. filmde üzerinde çok durulan "kendi ülkesine altyapı yapma" bilincini kazandığı anda ölen prensten bir gömlek büyük hâle gelecektir hatta.

--spoiler--

tavsiye etmem.
2005 in en iyi filmlerinden biridir. izlemeyenler için şu günlerde digiturk salonlarında gösterimdedir.
george clooney'in 2005 te en iyi yardımcı erkek oyuncu oscarını aldığı film.
"karmaşık ve zor bir devirde yaşıyoruz. bu yüzden, syriana'nın bu karmaşıklığı duygulara dayanan bir şekilde yansıtmasını ve bunu anlatabilmesini istedim. iyi adam, kötü adam diye bir şey yok. cevaplar kolay değil. karakterler, geleneksel karakter yapılarına uymuyor; öyküler, yaşam dersi veren bir sona ulaşmıyor; soruların ucu açık kalıyor. herşeyi bir sona bağlamamaktaki amacım, filmin derinizin altına işlemesi ve sizinle daha uzun süre birlikte kalmasını sağlamaktı. bu bana 11 eylül sonrası kendimizi içinde bulduğumuz dünyanın en dürüst yansıması olarak göründü."

(bkz: stephen gaghan)
4 farklı kişinin hikayesi anlatılıyor ve bunlar üzerinden dünyadaki petrol üzerine oynanan kirli oyunları anlatıyor size. Çok gerçekçi ve cesur bir film izlenmesi gerek. Başrollerde Matt Damon, George Clooney, Jeffrey Wright oynar.

--spoiler--
Filmde gösterilen kraliyet zannımca Suudi krallığını işaret eder bize. Alexander Siddig tüm yeteneğiyle ileri görüşlü prensi oynamıştır, fakat acı gerçek olarak Amerikan iti diğer prens kral oluyordur. Nasıl diye sorarsanız CIA nokta atışıyla bu ileri görüşlü prensi vurur filmin sonunda, ve gerçek hayatta olduğu gibi umutlarımız tükenmiş şekilde filmi bitiririz.
--spoiler--
konusu güzel, kurgusu zayıf olan filmdir. sonunu zor getirsem de izlemekten pişmanlık duymamışımdır. lübnan ve hizbullah' la ilgili sahneler güncel bir hava katmıştır. ayrıca bir sahnede geçen "bu prens atatürk gibi ileri görüşlü" repliği de dikkat çekmiştir.

ayrıntılı bilgi:

http://www.imdb.com/title/tt0365737/
film çok ağır bir tempoda geçiyor,sakın ola kimse aksiyon sahneleri beklemesin,bu sebeple (titanic benzeri zırvaları seyretmek dururken) maalesef çok fazla izleyeni ,beğeneni olmayacak olan film,çünkü baştan sona kopmamak gerektiren,ve hayli genel kültür bilgisi isteyen syriana'yı hakkıyla izleyen ciddi bir belgesel seyretmiş gibi hissedebilir kendini,ortadoğunun gerçeklerini..