bugün

susurluk davası yargılamalarında mahkemeye baskı yapıp yargılananların en ağır cezaya çarptırılmaları için aylarca yazılı ve görsel medyada aslan kesilip "biz demokrasi mücadelesi veriyoruz" diyen, bugün ise demokrasiyi kesintiye uğratıp imtiyaz elde etmek için uğraşan darbecilere karşı sessiz kalan solculardır.
"sol gelenekten gelen birisi için ergenekon'un bilmem kaç yıldır varlığı, devlet kurumlarıyla ilişkileri, bugüne kadar devlet 'adına' ve devletin birtakım kurumlarıyla 'birlikte' yaptıkları şeyler şaşırtıcı ve bilinmeyen olaylar olmadığı gibi, kesinlikle savunulabilir de değildir. söylemeye bile gerek yok ki ergenekon türü örgütlenmeleri savunan bir tutum, sol politik gelenekle kesinlikle bağdaşmaz. kaldı ki sol, bugüne kadar bu türden örgütlenmelerin üç beş kişinin sapkın davranışlarıyla ilgisinin olmadığını, tersine, aslında devlet eliyle kurulduğunu, kontrol edildiğini ve yönetildiğini, üstüne üstlük bu tür örgütlenmelerin hiç de yeni bir şey olmadığını savunup durdu. 6-7 eylül olayları, 1977 1 mayıs'ı, maraş, çorum katliamları, bahçelievler katliamı, faili meçhul cinayetler ve daha aklıma gelmeyen binlerce örnek, bugüne kadar solun 'derin devlet'le, nam-ı diğer ergenekon'la andığı olaylar değil miydi? solun bu konularda alnı aktır, kafası da karışık filan değildir ve bunun tersini söylemek, beyinden değil de omurilik soğanından konuşmak demektir. bütün bunlara rağmen bugünlerde ilgili/ilgisiz, bilgili/bilgisiz, eski solcu-yeni liberal/islamcı-muhafazakâr, taraf*lı/tarafsız herkes birden bire sol eleştirmeni olup çıktı.

aslında temel sorun, ergenekon aracılığıyla derin devletin tasfiye edildiği ve bunun ülkede demokratik bir ortam yaratacağı algısından kaynaklanıyor. derin devletin 'bir kısmı'nın tasfiye edildiği doğrudur, ancak bunun yerine küreselleşme süreçleriyle ve islamcı muhafazakârlıkla daha uyumlu yeni bir derin devlet organizasyonu geçiriliyor. üstelik bu, demokrasi getireceği düşünülen akp ile tsk, mit ve diğer devlet kurumlarının işbirliği/uzlaşması ile yapılıyor. buradan demokrasinin gelişeceğini zannetmek, saflık değilse eğer, en basitinden devletin sınıfsal özünü ve işlevini bilmemek/gözardı etmek demektir. ergenekon savcısı bile bu örgütün 'mit ve tsk ile ilişkisinin olmadığını' söyleyerek bu tasfiyenin sınırının neresi olduğunu gösterdi maalesef, ancak, aklıbaşında bir sosyalist bunları yemez, zira bu türden ilişkilerin nerelere kadar uzandığının zaten farkındadır. bunları söylemek ergenekon'a sahip çıkmak ya da varolan politik çatışmada tarafsız kalmak demek değildir, ama ergenekon'un tasfiyesinin ardından bizleri başka ne türden organizasyonların beklediğini anlamaya çalışmak demektir. sola düşen, ergenekon'daki bütün ilişkilerin ortaya çıkarılmasını, üyelerinin yargılanmasını ve başka türden bir derin devletin oluşmasını engellemektir ki, bu, bazılarının düşündüğü gibi akp ile birlikte, ya da akp savunusuyla değil, akp'ye rağmen ve ona karşı yapılabilir. zira akp hükümetinin ne ergenekon ilişkilerinin bütünüyle açığa çıkarılmasına ne de ülkede demokrasinin yerleştirilmesine niyeti vardır.

ergenekon'un tasfiyesiyle iş bitmez, zira demokrasi, paylaşım ve mülkiyet ilişkilerini de tartışmaya açmayı gerektirir. bu durumda solun politikası, bir taraftan derin devletin bütünüyle tasfiye edilmesini savunup yerine yenilerinin getirilmesini engellemek, diğer taraftan akp'ye karşı emek mücadelesini geliştirmek, hükümetin emek düşmanı politikalarına geçit vermemek olmalıdır. zira akp hükümetinin ekonomik ve sosyal politikaları alternatifsiz değildir ve bunu işçi ve emekçilere göstermek, bu politikalara karşılık alternatifler üretmek gereklidir. bizim üçüncü cephe dediğimiz, solun bugün geliştirmesi gereken, yani ne ergenekon'cu ne de akp taraftarı olan, ama tarafsız da kalmayan, sadece ergenekon'un gerçek yüzünü değil aynı zamanda akp'nin ergenekon'la ilgili gerçek yüzünü, yani ikiyüzlülüğünü de gösteren ve bunlara karşı emek mücadelesini geliştiren ve destekleyen politika tam da budur. ve maalesef sol eleştirmenliğine soyunanların birçoğunun emek mücadelesinden haberi bile yoktur."

(bkz: mustafa kemal coşkun)
ulusalcılığı solculuk zannedenlerin ağzındaki kelam. ama bilmezler ki bugün ergenekona kedi olanlar, o zamanlar susurluğa da kediydi.
türkiye'de sol denince akla gelen tüm isimlerin ergenekonla olan ilişkileri neticesinde aldıkları tavır ve davranış bütünüdür.