bugün

iki muhteşem komutanın kıyaslanmasıdır. hangisi daha iyi desek allah taş eder adamı vallaha. ikiside devrinin en iyisi.
birisi anadoluya türk medeniyetini getirmiştir , diğeri ise avrupaya müslümanlığı ve bilmi götürmüştür. onun içindirki derlerki anadolu doğunun batısıdır , endülüs batının doğusudur.

sultan alparslan beyaz bir ata binmiş, kefene benzeyen beyaz bir elbise giymiş, atının kuyruğunu kendi eliyle bağlamış, silahlarını kuşanmıştı. Bu da sultanın, askerin başında bizzat savaşacağını gösteriyordu. Malazgirt Ovası’nda cuma namazını askerleri ile birlikte kılan Alparslan, namazdan sonra askerleri ile helâllaştıktan sonra şunları söyleyecekti.
'' Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Bugün ben sizlerden biriyim ve sizlerle birlikte savaşacağım. Bugün burada Allah’tan başka bir sultan yoktur.
Ey askerlerim! Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere yükselecektir.
Yâ Rabb! Seni kendime vekil yapıyorum. Azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ey Allah’ım! Niyetim halistir, bana yardım et. Sözlerimde hilaf varsa beni kahret. ''

geri dönüşü olmasın diye gemilerini yakan komutan olarak bilinen tarık bin ziyad ise kendilerinden onlarca kat büyük düşmanın ordusuyla karşılaşır ve askerine şöyle seslenir ;

'' Ey mücâhid kardeşlerim! Arkamızda deniz, önümüzde düşman var. Düşmana saldırmaktan başka hiç bir şeyimiz kalmadı. Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır. Şunu kesin olarak biliniz ki, bu yarım adada cimrilerin sofrasındaki yetimlerden daha yoksulsunuz! Düşmanınız ordu ve silâhları ile karşınıza çıkacak. Onların erzağı çoktur. Sizin ise kılıçlarınızdan başka yardımcınız ve düşmandan alacağınız erzakdan başka bir şeyiniz yoktur. ''