bugün
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı34
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi15
- akp seçmeni8
- sivasspor'a verilen penaltı25
- trollerin karışması8
- bülent uygun10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü20
- fenerbahçe13
- anın görüntüsü20
- sinemaların batma aşamasına gelmesi20
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- patiswiss15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı13
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- icardi190511
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- yazarların en rum özelliği11
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington18
- nihavend longa11
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
- icardinin bir haftada 600 üzeri entry girmesi8
- ekşi sözlük14
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
- bir kadına yaklaşıp adres sormak9
başlığı sığdırmak uğruna uydurduğum kısaltma; 'sosyal paylaşım siteleri' belki de vardır bilmiyorum, her neyse sabah sabah yine içimde tarif edilemez bir karın ağrısı, ne yaptımsa geçmedi. belki sözlük derman olur deyu girdim içeri. zaten kim dinler beni sözlükten gayrı. ağrının nedenine gelince sps de gördüğüm bir paylaşım.
içeriği kısaca şöyle; macaristan cumhurbaşkanı'ndan tarihi itiraf:'türkler tarafından 150 yıl boyunca idare edilmek bizim için şans. yoksa ne dinimiz ne de dilimiz kalırdı.' doğru söze ne hacet.
buraya kadar herşey normal. sonra 'bu muhteşem açıklamayı paylaşmayan kalmasın, tepkimiz bitmeyecek' deyu devam eden sözler yığını. şöyle bir baktım ve tekrar takrar okudum en son cümleyi ve de paylaşanı tabi. o kadar samimiyetten yoksun geldi ki bana işte o anda başladı bu ağrı. bu ve bunun gibi kahramanlar acaba bu ülke için ne yapıyorlar? ne düşünüyorlar? bu olayın ne gibi boyutları vardır? bunu düşünüyorlar mı acaba? sadece tarihimizle övünüp, övnüp nereye kadar hocam?
kendisinden başka hiç bir allah ın kuluna, devletine iğne ucu kadar faydası olmayan kişilerin bu sitelerde ki milliyetçilik söylemlerini sindiremiyorum. bu konu hakkında en ufak bir bilgi kırıntısına dahi sahip olduğunu düşünmediğim, anlama ve değerlendirme kabiliyeti kıt, muhakeme yeteneği olmayan bu insanların milliyetçilik adına yaptıkları bu söylemler sinirime dokunuyor. başbakanından tut sokaktaki ergenine kadar herkesin dilinde aynı ifadeler. bu işin başka boyutlarını düşünen, dile getiren kimse yokmu yahu?
bu ülkede turizm diye bir sektör var değil mi? (turizmden gelir sağlayan biri değilim). turizm in milli gelirdeki payını da bilmeyen yoktur herhalde. üstelik boykot edilen edilen bu ülke, ülkeye turist getiren ülkler arsında başı çekmekte. bu olaydan sonra işin bu boyutundaki değişimler acaba kimim umurunda. ya da devasa şirketler acaba nasıl etkilenecek bu durumdan? herkes bilmiyor mu bu ermeni yasası denilen saçmalığın o piç cumhurbaşkanları'nın kişisel bir oy elde etme oyunundan başka bir şey olmadığını. beş yüz kusur milletvekili olan meclislerinin sadece kırk kusur milletvekilinin katıldığı bir oylamada bunun meşrutiyetinin hangi boyutlarda olduğunu.
bu duruma karşı elbette ülke olarak gösterilmesi gereken bir ortak duruş olmalı lakin bu yaptırımlar neyin nesi, bu sokak ağzı laflar. bürokrasinin ağzına sıçtınız be.
çok güçlü bir ülke olmalıyız. bir rusya, bir iran, çin ya da battı dediğimiz fransa gibi. her ne olursa olsun bu fransa, almanya'dan sonra avrupanın en güçlü ülkesidir. ancak biz, bir fransa kadar güçlü bir ülke oluruz işte o zaman, fransa ne böyle bir kanun ya da yasa çıkarmaya götü yer, ne de böyle bir şeye cesaret eder. ekonomik verilerin biraz iyileşmeye başladığı şu zamanda kendimizi bir bok zannedip, tehditvari söylemlerde bulunmanın bir faydası yoktur.
içeriği kısaca şöyle; macaristan cumhurbaşkanı'ndan tarihi itiraf:'türkler tarafından 150 yıl boyunca idare edilmek bizim için şans. yoksa ne dinimiz ne de dilimiz kalırdı.' doğru söze ne hacet.
buraya kadar herşey normal. sonra 'bu muhteşem açıklamayı paylaşmayan kalmasın, tepkimiz bitmeyecek' deyu devam eden sözler yığını. şöyle bir baktım ve tekrar takrar okudum en son cümleyi ve de paylaşanı tabi. o kadar samimiyetten yoksun geldi ki bana işte o anda başladı bu ağrı. bu ve bunun gibi kahramanlar acaba bu ülke için ne yapıyorlar? ne düşünüyorlar? bu olayın ne gibi boyutları vardır? bunu düşünüyorlar mı acaba? sadece tarihimizle övünüp, övnüp nereye kadar hocam?
kendisinden başka hiç bir allah ın kuluna, devletine iğne ucu kadar faydası olmayan kişilerin bu sitelerde ki milliyetçilik söylemlerini sindiremiyorum. bu konu hakkında en ufak bir bilgi kırıntısına dahi sahip olduğunu düşünmediğim, anlama ve değerlendirme kabiliyeti kıt, muhakeme yeteneği olmayan bu insanların milliyetçilik adına yaptıkları bu söylemler sinirime dokunuyor. başbakanından tut sokaktaki ergenine kadar herkesin dilinde aynı ifadeler. bu işin başka boyutlarını düşünen, dile getiren kimse yokmu yahu?
bu ülkede turizm diye bir sektör var değil mi? (turizmden gelir sağlayan biri değilim). turizm in milli gelirdeki payını da bilmeyen yoktur herhalde. üstelik boykot edilen edilen bu ülke, ülkeye turist getiren ülkler arsında başı çekmekte. bu olaydan sonra işin bu boyutundaki değişimler acaba kimim umurunda. ya da devasa şirketler acaba nasıl etkilenecek bu durumdan? herkes bilmiyor mu bu ermeni yasası denilen saçmalığın o piç cumhurbaşkanları'nın kişisel bir oy elde etme oyunundan başka bir şey olmadığını. beş yüz kusur milletvekili olan meclislerinin sadece kırk kusur milletvekilinin katıldığı bir oylamada bunun meşrutiyetinin hangi boyutlarda olduğunu.
bu duruma karşı elbette ülke olarak gösterilmesi gereken bir ortak duruş olmalı lakin bu yaptırımlar neyin nesi, bu sokak ağzı laflar. bürokrasinin ağzına sıçtınız be.
çok güçlü bir ülke olmalıyız. bir rusya, bir iran, çin ya da battı dediğimiz fransa gibi. her ne olursa olsun bu fransa, almanya'dan sonra avrupanın en güçlü ülkesidir. ancak biz, bir fransa kadar güçlü bir ülke oluruz işte o zaman, fransa ne böyle bir kanun ya da yasa çıkarmaya götü yer, ne de böyle bir şeye cesaret eder. ekonomik verilerin biraz iyileşmeye başladığı şu zamanda kendimizi bir bok zannedip, tehditvari söylemlerde bulunmanın bir faydası yoktur.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar