bugün

roma da köleliğe karşı ayaklanmanın başmimarıdır.gladyatördür.
çekilen filmde bu karakteri kirk douglas oynamıştır.
Filminde basrolunu Kirk Douglasin oynadiği roma imparatorlugundaki koleleri ayaklandiran spartacusu konu alir.
eski devrimcilerden
isyan tohumu.emperyalist çevrelerce tarihteki çibanbaşı olarak da adledilen kaslı erkek formu.
tarihte kayıtlı ilk köle isyanı spartacus komutasında olmuştur ama ne yazıktır ki sonu ihanetle bittiği için spartacus hayatını kaybetmiştir.
roma imparatorluğuna 3.5 attıran köle isyanının lideri *
filmi ben hur kadar ses getirmese de izlenir özellikle kirk douglas ın o müthiş oyunculuğu tekrar tekrar izlenir.

--spoiler--
spartaküs ün ordusu ve roma ordusu karşı karşıya gelirler ve spartaküs yenilip esir alınır.romalılar kimin spartaküs olduğu bilmediğinden bir sürü esire spartaküs ün ismini verin ve sizin canınızı bağışlayıp köle yapalım derler.ancak hepsi spartaküs benim deyip spartaküs ü korurlar ve köle olmaktansa onurlu bir şekilde ölmeyi seçerler.
--spoiler--

filmin en can alıcı sahnesidir bu.bazen düşünüyorumda ya başarsaydı?
yönetmenliğini stanley kubrick in yaptığı sinema şaheseri..
babamın zorla seyrettirdiği mükemmel film*. eski filmlerini sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gerekir.
üçüncü nesil yazar. hoşgelmişseeeen.
bob ve rebeca'nın arkadaşı, 80'lerin sonunda ülkemizde de yayınlanmış çizgi film karakteri.
"O, roma'yı korkudan titretmiş; adı, hakları ellerinden alınanların kendilerini ezenlere karşı isyanı ile eş anlamlı hale gelmişti. spartacus, trakya'da dünyaya gelmiş, bir ayaklanma sırasında tutsak edilmiş ve köle olarak italya'ya getirilmişti. iÖ* 73'ün ilkbaharında capua'da aynı kaderi paylaşan 200 kişiyle birlikte silaha sarıldı. birkaç ay içinde yaklaşık 90.000 kişi asilere katıldı. roma ordusundan çok sayıda birliği yenilgiye uğratmış ancak iö 71'de kumandan licinus crassus tarafından nihai olarak mağlup edilmişlerdi. spartacus öldürüldü ve 6000 taraftarı, capua ve roma arasında yer alan via appia'da çarmıha gerildi."

national geographic türkiye dergisi, aralık 2005. yazan: emanuel eckardt. *
hoşbulan yazardır.*
(bkz: sözlük yemini)
kemal burkay şiiridir.

Hayat bir türküdür Spartaküs
Avutucudur geçicidir
Güneş tepeler üstünde yükselirken
Ve kıyıları döverken mor dalgalar
Hayat bir türküdür Spartaküs
Köylü kadınların küçük çocukların söylediği
Orda Trakya ovalarında

Özgürlük uçan kuşlara benzer
Ağaç yaprağına yağmur damlasına benzer
Varinia'nın gözyaşlarına Spartaküs
O Britanyalı köle kadının, o kır çiçeğinin
Bir gladiyatörün acı gülüşüne benzer
Kanları toprağa belenirken

Onlar dostluğu bilirler mi
Kardeşliği bilirler mi
Başkası için ölmeyi hiç
Onlar bilirler mi Spartaküs
Ayağa kalkınca Makedonya'nın
Lombardiya'nın taşı toprağı
Yaşlıları, hastaları, genç kızları
Özgürlük için saçları bayraklaşan

Onlar, Roma'nın uygar efendileri
Dövüşken horoz yetiştirir gibi
Avrupa'nın, Asya'nın, Afrika'nın
O, kölelikten başka hakkı olmayan
En güçlü insanlarını meydanlarda
Birbirine öldürtüp kahkahalarla gülen
Eğlenceye ve elmaslara çılgınca düşkün
Onlar, Roma'nın uygar efendileri

Frigya ovasında yetişen buğday
Acem ipeği, Mısır pamuğu
Besili sığırları Afrika'nın
Finike'nin sedir ağaçları
Ve genç kızları Normandiya'nın
Herşey, hattâ dalgalar, gökyüzü
Dağlar, esen yel ve gün ışığı
Güya bu efendiler içindi.

Köle doğmak boynunda bir zincirle
Sırtında bir kamçıyla
Yüreğinde bir damgayla Spartaküs
Uşaklık edeceğin saraylar yapmak
Geçemiyeceğin köprüler, sürüneceğin yollar
Çürüyeceğin zindanlar yapmak
Ve taşımak olmayan günahlarını sırtında
Doğduğun günden öldüğün güne kadar

Zincirleri kırmak güzeldir Spartaküs
Gökyüzü gibidir, yaşamak gibidir
Aşk gibidir
Çıkmak geceden güne
Zincirlerden öte uzundur dünya
Duvarlardan öte yaşamak geniştir
Besbelli sevginin en güzeli
Zincirleri kırmaktır yeryüzünde

Hiç unutabilir misin Spartaküs
Yüzünü Afrika'lı zencinin
Gözlerini unutabilir misin
Ancak bu denli sevebilir insan
Kılıç, kan ve Romalılar arasında bile
Gönlü böylesine sevgiyle taşan
Bu adam
Seni öldürmemek için kendi öldü
Sen o zaman vurulmuştun işte
Ölüm güzeldir böyle yaşamaktan

Bir Romalı yüreği gibi değil
Ezik bir köle yüreği gibi çiçek yetiştiren
Ak bulutların öptüğü
Makedonya dağlarından
Cins atlar büyüten, yapağı veren
Macar ovalarından
Çıkıp karlı Alp Dağlarını
Köle toprakları bir boydan bir boya aşan
Bir su gibi içip özgürlüğü
Mızrağının ucunda
Alınteri ve sevgi taşıyan
Kölelerin bayrağı Spartaküs

Sen ki o mermer saraylarda yaşıyan
Kan ve kemikler üstüne şanları kurulu
Parayla, döneklikle soylu olmuş kişilerin
Bilmediği bunca şeyi bilirdin
Sen ki bir çocuk için yaşamayı
Bir kadına gönül vermeyi
Eğilip toprağı öpmeyi bilirdin Spartaküs
Biz kölelerin de bir tanrısı vardır...
Bunu bilmiyordun işte
Çünkü kölelerin tanrısı yoktur

Yoksulluk kötüdür Spartaküs
Bilgisizlik kötüdür
Ama hiçbir şey boyun eğmekten
Daha kötü değildir
Sen de yenildin sonunda
Bir çarmıhta can verdin
Ama bir türkü gibi çağdan çağa
Erkekçe savaşmayı öğrettin insanlara
Adını öğrettin Spartaküs... *
aslen trakyalı olan gladyatör... magnus pompeius ve gaius julius ceaser spartacus isyanını bastırarak roma da adlarını duyurmuşlardır... işin zor kısmını general crassus yapmıştır ama pompeius kaymağını yemiştir...
türkiye'deki çakma solcuların,ezilenlerin,horgörülenlerin,asgari ücretle kölelik yaptırılanların örnek alması gereken kişdir.
spartakus bagyani. zeka küpü yazardir, selvi boylu al yazmalidir da bu ayni zamanda, süt icme calismalarinda basarilar diliyorum kendisine. *
spa yazar. havali radyoma bekledigim kisi. *
tarihteki en büyük esir, köle, işçi ve ezilenler örgütlenmesini anlatan eşsiz bir arthur koestler romanıdır.
roma imparatorluğunun güçlü ordusunu sadece köleleri silahlandırarak yenen isyankar köle. ezilen kölelere her zaman destek olmuştur.
tarihte köleliğe ilk bas kaldıran olarak bilinir.
yakalandıktan sonra yoldaşlarıyla birlikte roma'ya giriş yolu üzerinde çarmıha gerilmiştir.

editus: yanlış bu entry. zira kendisinin bedeni asla bulunamamıştır. yoldaşlarına gelince evet çarmıhta analarını ağlatmışlar zavallıların. buradan roma'ya sesleniyorum. vicdanına sokayım!
stanley kubrick'in yönettiği kirk douglas ve sir laurence olivier oynadığı film.

ayrıca sanal aleme ilk adım attığım günlerden beri kullandığım nickname'im.
kendisiyle birlikte Capua'daki gladyatör okulundan kaçan 77 arkadaşıyla birlikte sayıları 100000'e ulaşan kaçak köle ve gladyatörlerle dev bir ordu kuran ve bu ordusuyla kentleri yağmalayan gladyatör. Romalı general Pompeius'un komutasında roma ordusuna yenildikten sonra adamlarının pek çoğu Romalılarca kılıçtan geçirilir, geri kalan 6000 kişi de çarmıha gerilir.
köleliğin en zor şartlarını maden ocaklarında ölümüne çalıştırılırken tecrübe eden spartacus, diğer köleler gibi hayatının yine aynı maden ocaklarında son bulacağına inanıyordu. çünkü orası, girenin asla çıkamadığı, erken ölenlerin şanslı kabul edildikleri kadar ölümcül bir yerdi. günde belirli saatlerde su ve az miktarda yiyecek verilen tüm köleler, aralıksız olarak gün boyu çalıştırılıyordu. her şeye rağmen güçlü kalmaya çalışan spartacus'un kaderi, yine orada çalışan bir başka köle david tarafından değiştirildi. bir gün, roma'nın en ünlü arenasının sahibi bir tavsiye üzerine gladyatör almak üzere o maden ocaklarına geldi. çalışmaktan bitap düşmüş köleler arasında gözüne en çarpan kişi yahudi david olmuştu. idarecilere rüşvet vererek ucuz yoldan gladyatör elde etmeyi hedefleyen arena sahibi, david'in bir arkadaşının daha yanında alınması konusundaki ısrarlarını mecburen kabul etti. spartacus, oradan kurtuluşunun david'in sayesinde olduğunu hiç bir zaman öğrenemedi. arena sahibi aslında spartacus'ı hiç sevmemişti. kendinden fazla emin hali ve ölümden korkmayan bakışlarıyla karşısındaki insanda saygıyla karışık hayranlık uyandıran birisiydi ve galiba onu kıskanmıştı. ileride başına bela olacağını bilseydi o gün ikisini de o madenlerde ölüme terkedebilirdi. ne yazık ki bunu ancak zamanla anlayacaktı.

gladyatör okulunda her şeyi hızla öğrenen spartacus ve david, kısa sürede dövüşlerin en aranan isimleri oldu. özellikle trakyalı oluşunun verdiği doğal yeteneklerle spartacus her dövüşte mutlak bir üstünlük elde ediyordu. uzun süre gladyatör okulunda barışçıl bir ortamda yaşadılar. bir gün, arena sahibi bu işe son verip yeterli parayı kazandıktan sonra nil nehri kıyısına yerleşmeye karar verdi ve roma'nın ileri gelenlerinin yaptığı muhteşem teklifle arena işine son verme kararı aldı. teklife göre en meşhur 4 gladyatör, 2şerli ayrılarak birbirleriyle dövüşecek, galip gelen ikisi de kendi aralarında dövüşeceklerdi; fakat ölümüne. arena sahibi her şeyi göze alarak bu oyunu kabul etti. biliyordu ki bu ölüm oyunu arenanın sonu demekti. kendisine teklif edilen oldukça yüklü miktardaki parayı kabul ederek gladyatörlere durumu anlattı. spartacus, yakın arkadaşı olarak gördüğü draba iledövüşecekti. doğrusu onu öldürmeye kıyamazdı; fakat sevgili karısı varinya o gece draba'nın konuşmalarını duymuştu ve kocasına draba'nın kendisini öldürmek üzere arena sahibine söz verdiğini anlattı. draba'nın afrika'da yaşayan ailesi ve çocuklarına kavuşma hayalinini gerçekleşebilmesi için bu dövüşten galip gelmesi gerekiyordu ve öyle yapacaktı istemese de. bu plan arena sahibinin de işine yaramıştı, çünkü o da spartacûs'un karısı varinya'ya göz koymuştu. her nedense bu kadın ona çok çekici geliyordu. normalde gladyatörlere vereceği kadınların önce kendisi tadına bakardı. fakat varinya buna izin vermemiş, kendini öldürecek kadar saldırmıştı ona. duruma kızan arena sahibi, onun hakkından yalnızca spartacus gbi sert bir ekreğin geleceğini düşünmüştü. ama durum umduğundan farklı oldu, spartacus ve varinya sanki birbirleri için yaratılmış gibi uyumluydu. neyse, spartacus öldükten sonra varinya nasılsa ona kalacaktı, önemli olan buydu.

dövüş günü ne olduysa olmuş, tam da spartacus'un ölüme boyun eğdiği anda crixus adlı gladyatörün öncülüğünde arenada isyan çıkmıştı. bu sayede tüm gladyatörler kaçmış, arenaya aslanları ve yırtıcı hayvanları salarak ortalığı velveleye vermişti. bütün önlemleri alarak kaçma planları yapan spartacus, vezüv dağına çıkmayı önerdi ve kendisiyle birlikte 77 gladyatör ve pek çok kadın çocuğuyla onlara katıldı. grubun lideri aslında crixus'tu, fakat spartacus'un daha sakin yapılı oluşu ve herkesi etkileyen konuşması liderlik koltuğunun yer değiştirmesinde önemli bir etken oldu. grubun tüm sorumluluğu onun üzerindeydi ve sonu belli olmayan bir yolda ilerlemeye başladılar. çıkarılan isyan sonradan çok büyük olaylara neden olacaktı. daha önceden de gerçekleşen köle isyanlarının nasıl sonuçlandığını hepsi çok iyi biliyordu; fakat o okulda ölmektense özgürce ölmeyi tercih eden gözü kara köleler, artık geri dönmeyi düşünmüyordu. vezüv dağı onlara savunma için mükemmel bir olanak tanıyordu. nasılsa romalı askerler dağın dik yamaçlarını geçemezlerdi, hem cüret etseler dahi yukarıdan gelecek olan saldırılarla her şekilde alt edilirlerdi. bir sorun vardı yine de, dağın tepesindeyken yiyecek ve su sıkıntısı çekeceklerdi. neysek ki her şeyin hakimi olduklarına inandıkları jüpiter onlarlaydı. her sıkıntı zamanla aşıldı. dağın eteklerine kamp kuran roma ordusu vur-kaç taktiğiyle ve bölgede bulunan fillerin de saldırılarıyla alt edildi. bu, tüm kölelere umut vermesine veriyordu; ama asıl roma ordusunun yenilmezliğini hepsi adı gibi biliyordu.

vezüv dağından kurtuldukları zaman artık yeni bir hedefleri vardı; güneş ülkesini kurmak. bu ülkede asla kölelik olmayacaktı, asla cinayet işlenmeyecekti. herkesin eşit hak ve özgürlüklere sahip olacağı bu ülkede sadece güzel şeyler yaşanacaktı. ve neredeyse hepsi de bu umuda inanıyordu, aralarındaki bir hain hariç. spartacus onun kimliğini saptamıştı; ama bunu kimseye söylememişti. hatta aklını kullarak o haine yanlış bilgiler verdi ve roma'yı yanıltarak savaşlarda başarılar kazandı. yine de hepsi adı gibi biliyordu bu başarıların çok sürmeyeceğini, çünkü roma ordusuyla yapılacak meydan savaşının kazanılma olasılığı hiç yok gibiydi. 60 binleri bulan köle ordusu düzensizdi, ellerindeki silahlar roma ordusuna kıyasla çok daha azdı ve çoğunluğu basit köylülerden oluşuyordu. ayrıca bu ordu bir çok milletten insanı bir arada bulunduruyordu. ve her milletin de kendi lideri vardı. spartacus, aldığı kararları bu liderlere bildiriyor, onlar da kendi gruplarına aynı şeyi iletiyordu. fakat spartacus'un lidrliğini hazmedemeyen velideri olduğu galyalı grup tarafından sık sık kışkırtılan crixus, alınan ortak kararlardan bağımsız hareket ederek onları zor durumda bırakıyordu. ve meydan savaşında yine galyalıların tutarsızlığı yüzünden yenildiler. ayrıca ünlü komutan crassus'un da bu savaşın kaybedilmesinde büyük rölü vardır. spartacus, bu meydan savaşında her türlü yolu denemesine rağmen dört bir taraftan da kuşatılmış olmaları ve galyalıların ordudan bağımsız hareket etmeleri savaşın kaybedilmesine neden oldu.