bugün

(bkz: bir siyasal propaganda yolu olarak sinema)
(bkz: hollywood sinemasi sozum sana)
nükleer başlık kelimesinin beyinlerimizde yer etmesini sağlayan, uydudan bakıp teröristlerin don rengini görebildiklerini ispatlayan, vay be amerikalılar yapıyo be kardeşim replikleriyle izlenen, hep amerikalıların tutulduğu, sonunda mutlaka rusların kaybettiği, hatta küçük çocukların başlarında rambo gibi kırmızı bantlarla dolaşmasına sebep olan amerikan sineması stratejisi.
2.dünya savaşı sonrası kutuplaşmanın sinemaya taşınma halleri soğuk savaş dedikleri bu zannımca.
sovyetler'den kurtulunca, o klişe aksiyon filmlerinde, yeni hedefi arapları düşman imgesi haline getirmiştir.

amerika gerçek kahramanlarını sinemada yarattı. ve bu kültürle büyüyen her çocuk gibi biz de birer amerikan'ız. onların dilini ve değerlerini yavaş yavaş kabul ediyoruz.
türk filmlerine bakın, 80'li yıllarda türkiye amerika'nın türkçe konuşulan bir eyaleti gibi. ya da öyle gösterilmiş bilemeyiz ama emin olabileceğimiz büyük bir kesimin bu oluşumun içinde yer aldığı. bence türk insanı bu sıcak kanlılığıyla çok değil birkaç yıl sonra sinemada kendini izlediğini hissetmeye başlayacak.

şimdi kendime de deyinmeden geçemem. bunca eleştiri sadece bir pencereden baktığımda gördüklerim fakat bir şeylerin bilincide olmam göz yummamı veya bu gibi entry için kullandığım pencereden sorumlu olmamı gerektirmez. anlayacağınız bunlar benim düşüncelerim olduğu kadar, benim düşüncelerim değil.